ANKARA (AA) - 17-25 Aralık sürecinde partisinden istifa eden eski AK Parti Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım'ın Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği iddiasıyla yargılanmasına başlandı.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu bulunduğu Burdur'daki cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılan Yıldırım, üzerine atılı suçları reddetti, hakkındaki iddiaların hiçbir somut delile dayanmadığını öne sürdü.

Mesleki geçmişi ve milletvekili seçilme süreci hakkında bilgi veren Yıldırım, kanaatlere dayalı olduğunu öne sürdüğü aleyhindeki tanık beyanlarını da kabul etmediğini belirterek, "Hakkımdaki tanık beyanları, istifam sonucu oluşan, 'istifa edenlerin hepsi paralelcidir' algısıyla verilmiş beyanlardır." dedi.

ByLock kullandığı iddiasını kabul etmeyen Yıldırım, söz konusu programın yüklü olduğu, adına kayıtlı telefonu kendisinin kullanmadığını savundu. Yıldırım, "ByLock raporu ekim ayında geldi. Hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde bu programın tarafımca kullanılmadığı belli oldu. Program, benim kullanmadığım bir hatta çıktı." diye konuştu.

Yıldırım, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i "Terör örgütü elebaşı" olarak nitelendirerek, Gülen ile yaptığı görüşmeleri, daha sorulmadan soruşturmayı yürüten savcıya anlattığını dile getirdi.

Örgütün finans kurumu BankAsya'ya Gülen'in talimatının ardından para yatırdığı yönündeki suçlamayı da kabul etmeyen Hasan Hami Yıldırım, Burdur ve Ankara'da satın aldığı evler için bu bankadan iki kez kredi kullandığını, kredi taksitleri dışında bu bankaya tek kuruş yatırmadığını iddia etti.

Yıldırım, Zaman Gazetesi aboneliğine ilişkin, "İddia makamı gazete aboneliğimi 17 Aralık'tan sonra da devam ettirdiğimi söylüyor. İstifa ettiğim tarihe kadar iki gazeteye aboneliğim oldu. İstifadan sonra partim ve ilçeyle ilişkilerim bozuldu. Bucak'a geliş gidişlerim seyrekleşti. Bunun üzerine her iki gazeteye olan aboneliğimi Ocak 2014'te sonlandırdım." dedi.

Sanık, dershanelerin kapatılması sürecindeki açıklamalarının sadece örgüte ait kurumlarla ilgili olmadığını, tüm sektörün cezalandırılacağı düşüncesiyle bu açıklamaları yaptığını öne sürdü.

- "Hiçbir faaliyetlerine katılmadım"

İstifa ettiği güne kadar FETÖ'nün hiçbir faaliyetine katılmadığını savunan Yıldırım, şöyle devam etti:

"İstifa ettikten sonra Milli Güvenlik Kurulu kararlarına kadar arada 1 yıllık dönem var. Doğru, bu dönemde bunların bazı programlarına, bazı açıklamalarına da katıldım. Ben o dönemde istifa ettim, ayrıldım. 50 yıl içinde bulunduğum çevreden 1 hafta içinde dışlandım. Bu kadarını beklemiyordum. Bir anda ortada kaldım. Bağımsız milletvekili olunca, yanlış gördüğüm konular hakkında açıklamalarım oldu. Pek çok konuyu eleştirdim. Bu yapılanmayla ilgili açıklamalarım, toplam açıklamalarımın yüzde 1'i bile değil. Açıklamalarımdan hiçbiri bunları övme falan değil. Daha çok hükümetin tutumunu eleştiren bir üslup ve o niyetle yapılmış açıklamalar. Mümkün olduğu kadar ölçülü eleştirilerde bulunmaya çalıştım."

- "O günün şartlarında inandırıcı gelmedi"

İstifa sürecine ilişkin bilgi verirken ağladığı görülen Yıldırım, "Ben üniversiteyi çalışarak okudum. Ailem dar gelirli. Biz kolay okumadık. Belki bunların verdiği bir sorumluluk hissiyle hareket ettim, etmeye çalıştım. Düşündüğümle yaptığım arasında tutarlılık aramaya çalışan birisiyim. Bu iddiaların ortaya çıktığı dönemde, iktidar partisi sadece karşı iddialarda bulunmakla yetindi. Bu durum o günün şartlarında bana inandırıcı gelmedi." dedi.

Yıldırım, istifa etmeden önce parti yetkilileriyle görüşmeler yaptığını ancak bir sonuç alamadığını ve bunun üzerine istifa ettiğini belirterek, şunları söyledi:

"Kimseyi kusursuz göremem, göremedim. O gün için bilemezdim ki bunların arkasındaki adamlar birtakım yapılanma içine girmişler. 17 Aralık'tan sonra bazı açıklamalar yapınca hakkımda ihraçla ilgili çalışmalar yapıldığını öğrendim. Önümde iki seçenek vardı, ya atılacaktım ya da istifa edecektim. Partililerle görüştüm, sonuç alamadım. İstifa ettim. İstifa eden bir çok milletvekili var. Neden ben suçlanıyorum? İstifa ettiğim dönemde Türkiye'de çok farklı bir ortam vardı. İstifa edenler o dönemde paralelci ilan edilmişti. Benim paralelci yaftası yemem de o dönemde başladı, sonra bu algı gelişti. Ayrılmak isteyenlere o kadar merhametsiz, o kadar aşağılayıcı bir durum takınılıyor ki ben bunu gördüm. Bir hafta içinde en yakın arkadaşlarım bir anda ilişkisini kesti. Böyle bir ortamda eleştirilerde bulundum. Doğru bulmadığım hususları açıkça dillendirdim. Fetullahçıların programlarına katılmam da bu dönemde oldu. Yokluğa teslim ediliyorsunuz. Doğrusu o dönem işime geldi. O programlarda kendimi gösterme imkanı buldum. Onun dışında seslenecek bir yer bırakılmıyor."

- "Muhalefetten teklif geldi"

İstifa ettikten sonra muhalefetteki iki büyük partiden kendisine partilerine katılma yönünde teklif geldiğini ileri süren Yıldırım, etik bulmadığı için bu teklifleri geri çevirdiğini söyledi.

15 aydır tutuklu bulunduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:

"O dönemde elbette Fetullahçılarla ilgili eleştiriler de yok değildi. Daha çok hükümet tarafından karşı açıklama şeklinde yapıldığı için bu eleştirileri göz ardı ettim. Ortada somut bir şey yoktu. Ben öyle görüyordum. O gün için bu operasyonu yapan kişilerin cemaat bağlantıları bilinmiyordu. Biraz pragmatist davrandım, işime geldi. Bu programlara katıldım. Ben bunların cemaat görüntüsü altında bir terör örgütü, bir ihanet şebekesi olduklarını bilemezdim. O günün şartlarında gördüklerim ve bildiklerimle hareket ettim. Şimdiki bildiklerime sahip değildim. FETÖ üyesi değilim, olamam. MGK kararlarından sonra hiçbir açıklamalarına katılmadım. Ne geçmişte ne sonrasında bunlarla hiçbir bağım olmadı, olamaz. benim geçmişim bellidir. Her şeyim açıktır."

- "Talimat almam söz konusu değil"

Kaçmadığını, soruşturmayı öğrenince teslim olduğunu anlatan Yıldırım, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Savunmanın ardından Mahkeme Başkanı, Yıldırım'a danışmanı Ülkay Ayhan'ı nereden tanıdığını ve bu kişiyi danışman olarak seçmesinin nedenlerini sordu. Yıldırım, Ayhan'ı milletvekili olduktan sonra tanıdığını, geçmişini bilmediği bu kişinin AK Partili belediyelere kişisel gelişim kursları veren bir firmada çalıştığını ve firma tarafından kendisine önerildiğini söyledi.

Örgütün, bu kişi aracılığıyla gönderdiği talimatlar doğrultusunda hareket ettiği iddiasını kabul etmeyen Yıldırım, "Talimat almam söz konusu değil. Talimatla hareket eden biri olsam partimde kalırdım. Bu danışmanın çalışmalarından memnun olmadım. 2014'te çıkarmak istedim ama maaşı kesilecek, çocuğunu düşündüm." dedi.

Yıldırım'ın avukatı Osman Selen, kişisel birikimine göre yaptığı değerlendirmenin sonucu siyasi bir kararla istifa eden müvekkilinin beyanlarına katıldığını söyledi.

Yıldırım'ın terör örgütünün talimatıyla hareket etmesinin mümkün olmadığını öne süren avukatı, "Müvekkilim hakkındaki beyanlar kanaate dayanıyor. Somut bir delil yok. İnsanların şanssız tesadüflere maruz kalması mümkün. 50 yıl bir kenara atılıp kanaatlerle yargılama yapılamaz. Müvekkilim istifa etmeseydi bugün burada değildi." dedi.

Beyanların ardından ara karar açıklayan mahkeme heyeti, Yıldırım'ın tutukluluk halinin devamına hükmetti. AK Parti Milletvekili Zeyid Aslan'ın tanık olarak dinlenmesine karar veren mahkeme, davayı 24 Mayıs'a bıraktı.