İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgüt'nün (FETÖ) şifreli mesajlaşma programı ByLock'u kullandığı belirlenen ve 17-25 Aralık gibi kumpas soruşturmalarında görev alan FETÖ sanığı eski emniyet müdürlerinin eşleri ve kardeşlerinin de aralarında bulunduğu 12 tutuklu sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Esra Filiz Saygılı, Ayşe Arıkanoğlu, Sümeyye Aksoy, Fatmagül Durmuş, Hatice Gök, Huri Yılmaz, Rabia Ataç, Zeliha Özlem Açıkgöz, Nurcan Kunt, Neslihan Sönmez, Selda Özdemir ve Faruk Serdar Köse ile avukatları katıldı.

Savunması alınan FETÖ sanığı eski emniyet müdürü Yakub Saygılı'nın eşi Esra Filiz Saygılı, şüphe üzerine 5 aydır tutuklu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Yakub Saygılı'nın eşi olmam dışında, iddianamedeki hiçbir değerlendirmeye katılmıyorum. İddianamede yazılan telefon numarası bana ait değildir. ByLock'u televizyondan duydum. Bunu indirmedim ve kullanmadım. 4 yıldır eşini cezaevinde bekleyen bir insanım. 70 yaşın üzerinde, sağlık problemleri olan anne ve babamla beraberim. 13, 10 ve 3 yaşlarında 3 çocuğumla hayat mücadelesi veren bir ev hanımıyım."

Eşinin üzerine kayıtlı fiber internet hattından BuLock'u indirip kullandığı iddiasını kabul etmeyen Saygılı, o dönemde eşinin tutuklanması ve yeni doğum yapmış olması nedeniyle emniyet camiasından tanımadığı çok kişinin geçmiş olsun ziyaretine geldiğini, onlara güvenerek isteyenlere interneti kullandırdıklarını, bu gelenlerin programı indirmiş olabileceğini söyledi.

Saygılı, ByLock kullanıcı adının kızlarının isimlerindeki harflerden oluştuğu iddiasına ilişkin, "Eşim tutuklandıktan sonra dostumuz kadar düşmanımız olduğunu da fark ettim. Bu nedenle İstanbul'dan Bursa'ya, anneme taşındık. Arada eve gelip gidiyorduk. Oturduğum sitede çocuklarımın ismini herkes biliyor. İnternet şifresi açıktı. Eve gelenlere veriyorduk. Gelenler kullanmış olabilir. Bursa'da yaşarken dahi bu programı kullandığım yazılıyor." diye konuştu.

Mahkeme başkanının "FETÖ hakkındaki düşüncelerin nedir?" sorusu üzerine Saygılı "Örgütün kötü yüzü olduğunu düşünüyorum ama ben bunun içinde asla yer alamam." dedi.

- "Sağlık sorunları yaşıyorum"

FETÖ sanığı eski emniyet amiri Kazım Aksoy'un eşi Sümeyye Aksoy da, kayınvalidesinin vefatı nedeniyle savunmasını hazırlayamadığını belirterek, tahliye talebinde bulundu.

Eşinin 4 yıldır tutuklu olduğunu dile getiren Aksoy, şunları anlattı:

"10 yaşındaki kızımla yaşarken gözaltına alındım. Oğlum 18 yaşında yetişkin oldu. Tek derdim çocuklarımın bakımıyla, psikolojik sorunlarıyla ilgilenmek oldu. Babasına düşkün olan kızım şimdi benden de ayrı kalmak zorunda kaldı. Eşim tutuklandıktan sonra annesi ve babası üzüntüden kısmi felç geçirdi. Kahramanmaraş'ta oldukları için oğullarını ziyarete gelemediler. Benden bilgi alıyorlardı. Benim tutuklandığım onlara söylenmedi. Kayınvalidemin ısrarla beni sorması üzerine tutuklandığımı şubatta söylediler. Üzüntüden hastalandı, 11 gün yoğun bakımda kaldı, 18 Mart'ta da vefat etti. Kendi annem ve babam da 70-80 yaşlarında. Bastonsuz yürüyemezler. Kızım onların yanında. Kocaeli'ne cezaevine ziyaretime gelemiyorlar. Ben de hastayım. Doğuştan duruş bozukluğu sorunum var. Kırık kalça kemiği ve eklem kıkırdak ameliyatı geçirdim. Yeniden ameliyat olmam gerekiyor. Nezarethane 15 gün, cezaevinde hücrede de 20 gün kaldım. Sağlık sorunları yaşıyorum. Kayınvalidemin vefatından dolayı psikolojim bozuldu. Savunma hazırlayamadım."

- "ByLock'u kullanmayı gerektirecek bir hayatım yok"

FETÖ sanığı eski polis amiri Ayhan Arıkanoğlu'nun eşi Ayşe Arıkanoğlu ise hakkındaki suçlamaları reddetti.

Eşinin üzerine kayıtlı telefonda ByLock kullandığının iddia edildiğini dile getiren Arıkanoğlu, şunları söyledi:

"Ben bu hattı 10-12 yıldır kullanıyorum. Eşim de aynı numarayla alakalı ByLock iddiasından tutuklanmış. Aynı eylemden iki kişi tutuklanmış. ByLock'u kullanmayı gerektirecek bir hayatım yok. 2,5 yaşındaki çocuğumdan mahrumum. Babası tutukluyken doğum yaptım. Eşim tutukluyken birçok meslektaşının eşi beni 'hayırlı olsun' diye aradı. Bu kişilerle yaptığım görüşmelerde örgütsel bağ yoktur. Mahrem ablalarla görüştüğüm iddialarını kabul etmiyorum. Bu kişilerle aynı baz istasyonunda bulunmam kendileriyle görüştüğüm anlamına gelmez. Bunlarla evvelden beri tanışıyor ve buluşuyor olsam, HTS kayıtlarında irtibat görünürdü. 12 yıl Ziraat Bankasın'da çalıştım. Gözaltına alınan kadar görevime devam ediyordum ancak tutukluluk süremin uzaması nedeniyle banka haklı fesih gerekçesiyle beni çıkardı. 2003'ten bu yana kanser tedavisi gören annemle yaşıyorum, yüzde 60 engeli var, bakımıma muhtaçtır. 9, 7 ve 2,5 yaşındaki çocuklarım 5 aydır annelerinden mahrum, babaları da 3 yıldır tutuklu."