İZMİR (AA) - İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 280 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.

İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada tutuklu sanık eski pilot yüzbaşı Hakan Barış, iddia makamının mütalaasına ilişkin yaptığı savunmasında, darbe girişiminin yaşandığı gece evinde televizyon izlerken tutuklu sanıklar eski filo komutanı Beşir Kanat ve kol komutanı Nihat Kafes'in aramasıyla göreve gittiğini, filo personelinden 18 kişiyle birlikte olduğunu, ifadelerinde bir çelişki olmadığını beyan etti.

Birliğe gittiklerinde, olan bitenleri görmelerinin ardından filo personeli olarak olayları birkaç kez sorguladıklarını, emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiğini, darbe girişimine hiçbir şekilde destek vermediğini iddia eden Barış, televizyonda alçak uçuş yapan uçakları gördüklerinde Kanat'a "Bu işin neresindeyiz? Kanunsuz bir eylemde bulunmayız" tarzında sözler sarf ettiğini, Kanat'ın da, darbe girişimine destek verilmeyeceğine yönelik sözleri duyduğunu dile getirdi.

O gece Kaklıç Hava Meydanı'nda bulunan tutuklu sanık eski Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan'ın darbe girişimini önleme girişiminde bulunmak için Eskişehir'e uçtuğu bilgisini almasının ardından rahatladığını aktaran Barış, "Demirarslan'ın Eskişehir'e uçmasından sonra, Kanat'ın bana 'Çiğli'deki iki amirali alıp Akıncı Üssü'ne götür' tarzında uçuş emri vermesi beni rahatsız etti. Bu emri hemen sorguladım. Ancak, buna ilişkin Kanat'tan yeterli olabilecek bir cevap alamadım. Kanat bana, 'Bize de böyle bir emir geldi' demekle yetindi. O günün şartlarında uçuşu kafasına koymuşsa farklı davranırdı diye düşündüm. Ben farklı davranmadım çünkü uçmak istemiyordum." dedi.

- "Emre uymayacağımı komutanın yüzüne söyleyemezdim"

Kanat'ın verdiği emirde bir kanunsuzluk olmamasına rağmen buna şüpheyle yaklaştığını anlatan Barış, şu ifadeleri kullandı:

"Ayrıntılı olmayan bu emri uygulamak istemedim ancak bu emre uymayacağımı, komutanın yüzüne doğrudan söyleyemezdim. Uçuş ekibi de birbirinden habersizdi. Öncesinde birbirimizle hiç konuşmamıştık. Uçağa giderken minibüste sadece bir dakika konuşabildik. Ben uçmamak için bahane arıyordum zaten. Uçağın ikinci pilotu da uçmak istemediğini belirtmesinin ardından ben de uçmak istemediğimi söyledim. Bunun üzerine uçağa gitmeden oradan ayrıldık. Bu ifademi tanıklar da doğrulamaktadır. Uçmak için değil, uçmamaya bahane bulmak için uçağa doğru gittim. Bırakın uçağı çalıştırmayı, uçağın yanına bile gitmedim. Amacım, uçakta teknik bir arıza bahanesi uydurup uçmamaktı. Sonuç olarak uçuş gerçekleşmedi. Eğer iki amirali Çiğli'den alıp Akıncı Üssü'ne götürseydim suç işlemiş olurdum. Oysa ki uçağa dokunmadım bile."

Kanat'ın emrini yerine getirmediği için ceza almaması gerektiğini savunan Barış, FETÖ ile herhangi bir bağlantısına rastlanılmadığını, ailesinden birinin de bu örgütle iltisaklı olmadığını öne sürerek beraatini istedi.

Mahkeme heyeti duruşmaya öğle arası verdi.