İZMİR (AA) - Ortaköy'de 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla bağlantılı olduğu ileri sürülen ve haklarında "resmi belgede sahtecilik" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla dava açılan 22 kişinin yargılanmasına başlandı.

İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya 21 tutuklu sanık ile tutuksuz sanık suça sürüklenen çocuk . ve avukatları katıldı.

Tutuklu sanık Çeçen kökenli Rus vatandaşı Aliaskhab Shaikhulaev, tercüman aracılığıyla alınan ifadesinde kendisinin ve ailesinin terör örgütü DEAŞ'la bağlantısının olmadığını ileri sürerek, 2017 yılının Ağustos ayında ticaretle uğraşmak ve daha iyi yaşamak için Türkiye'ye geldiğini iddia etti.

Rusya'dan İstanbul'a, daha sonra çocuğunun hastalığı nedeniyle Konya'ya gittiğini söyleyen sanık, mahkeme başkanının "İstanbul'da doktor yok muydu, niye Konya'ya gittin?" sorusuna "İstanbul'da pahalı, Konya'da ucuz." yanıtını verdi.

Shaikhulaev operasyonda ele geçirilen bilgisayarında DEAŞ ve Ortaköy'deki saldırıyı gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov ile ilgili delillerin bulunmasıyla ilgili olarak, "Haberleri telefondan takip ediyordum. Belki görüntü indirmiş olabilirim." dedi.

Mahkeme Başkanı Konya'dan sonra İzmir'e geldiği belirlenen sanığa İzmir'deki operasyonda "41 pasaport, 12 cep telefonu, 1 tablet bilgisayar, çatışma bölgelerinde kullanılan palaska, 2 kütüklük, 1 bel aparatı, 1 GPS cihazı, 1 keskin nişancı tüfeği dürbünü, 1 gece görüş dürbünü, operasyonlarda kullanılan el feneri, 15 adet yabancı uyruklulara verilen sahte geçici kimlik belgesi" ele geçirildiğini anımsattı. Sanık, bu belge ve malzemelerden haberi olmadığını ileri sürdü.

- "Kime ait bilmiyorum"

Tutuklu sanık Aminat Gasanova ise yakalandığı operasyonda polisi sahte kimlik ibraz ederek yanıltmaya çalıştığı suçlamasına ilişkin, "Eşim ticaretle uğraşıyor. Daha iyi yaşamak için gelmiştik. Türkiye'de vizemiz bitmişti. Sahte kimliği eşim verdi." dedi.

Tutuklu sanık Abdullah Lakhialov da terör örgütüyle bağlantılı olmadığını ileri sürerek, İzmir'deki evi tutuklu sanıklardan Osman Nurtai'den kiraladıklarını, ele geçirilen keskin nişancıların kullandığı malzemelerin kendi odasında bulunduğunu ama kime ait olduğunu bilmediğini, daha önce Nurtai'ye malzemeleri almasını söylediğini iddia etti.

Tutuklu sanıklardan Patimat Khabibova ve Khairat Atakhova da operasyonda ele geçirilen malzemeleri daha önce görmediklerini, suçsuz olduklarını ileri sürdü.

Suça sürüklenen çocuk ise Doğu Türkistanlı Çin vatandaşı olduğunu, Türkiye'ye 2 yıl önce geldiğini, annesinin bu davada tutuklu olduğunu belirterek, "Telefonu açtığımda haberlere baktım. Reina saldırısına dair görüntüler inceledim. Merak ettim. DEAŞ'la alakam yok. 15 yaşındayım, annem 36 yaşında. Nereden çıktı anlamıyorum, bir bağlantımız yok." dedi.

Duruşma savcısı, sanıklardan 11 kadın için "dini inançları gereği eşlerine koşulsuz itaatte olmaları ve eşlerinin talimatlarından çıkamayacakları" değerlendirilerek yurt dışı yasağı konulup tahliyesi, diğer sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamı yönünde mütalaa verdi.

Mahkeme heyeti, Aminat Gasanova, Amina Asimu, Büşra Şerkavi, Khairat Atakova, Mira Zhamukametova, Patimat Khabıbova, Risalet Abdulcabbarov, Şeyma Miterfi, Zuhru Mengibay ve Shahnoza Abdurahimoava'nın yurt dışı yasağı konularak tahliye edilmesine, diğer sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Suça sürüklenen çocuk tutuksuz sanık 'nın ise suç tarihinde 12-15 yaş aralığında olduğuna dikkati çeken mahkeme heyeti, çocuğun hastaneye sevk edilerek üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği konusunda heyet raporu alınmasına karar vererek duruşmayı erteledi.

- Olay

İstanbul Ortaköy'de 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla bağlantılı oldukları iddia edilen şüphelilere yönelik İzmir'de başlatılan operasyonda, terör örgütü DEAŞ üyesi olduğu öne sürülen 11'i kadın 22 zanlı, Buca ve Bornova ilçelerindeki 4 ayrı adrese eş zamanlı düzenlenen operasyonda gözaltına alınmıştı.

Zanlıların, Ortaköy'deki terör saldırısını gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov ile Konya'daki hücre evinde birlikte kaldıkları, terör örgütü DEAŞ'ın Suriye'deki yöneticilerinin talimatı ve İstanbul'daki örgüt üyelerinin yönlendirmesiyle İzmir'de hücre evi yapılanmasına gittiği öne sürülmüştü.