ANKARA (AA) - "Kozmik Oda" soruşturmasında, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyelerince kumpas kurulduğu gerekçesiyle açılan davanın sanıklarından Adem Eraslan, FETÖ içinde yer aldığını kabul etti, bundan pişmanlık duyduğunu söyledi.

Eski Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve darbe girişiminin ardından TSK'dan ihraç edilen eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse'nin de aralarında bulunduğu 121 kişinin yargılandığı davaya Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.

Duruşmaya eski tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile sanık avukatları katılırken, tutuklu bazı sanıklarla bulundukları cezaevlerinden telekonferans sistemiyle bağlantı kuruldu.

Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in dosyasının ayrılarak yetkisizlik kararıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiğini, bu mahkemenin karşı yetkisizlik verdiğini bildirdi ve Yılmazer'in dosyasına hangi mahkemenin bakacağına Yargıtayın karar vereceğini açıkladı.

- Etkin pişmanlıktan yararlanmak istedi

Bulunduğu cezaevinden telekonferans sistemiyle savunması alınan sanık Adem Eraslan, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini söyleyerek savunmasını yaptı.

Eraslan, 1996-1997'de Kayseri'de, lise eğitimi görürken, okuma salonunda tanıştığı Şenol Dutlu adlı kişi aracılığıyla FETÖ ile ilk kez temas kurduğunu bildirdi. Dutlu'nun kendisine ders anlattığını aktaran Eraslan, sonraki süreçte Eyüp Bilgin adlı kişinin kendisiyle ilgilenmeye başladığını anlattı.

Üniversite eğitimi gördüğü Malatya'da FETÖ evinde kaldığını, kendileriyle Nafi Yiğit adlı kişinin ilgilendiğini, sonradan "ev ağabeyi" olduğunu ve toplantılara katıldığını ifade eden Eraslan, hatırladığı kadarıyla beraber kaldığı kişilerin isimlerini, memleketlerini, okullarını aktardı.

Bir dönem de örgüt evinden ayrılarak FETÖ'den olmayan iki arkadaşıyla kaldığını bildiren Eraslan, mezuniyetinin ardından Kayseri'ye döndüğünü, Malatya'da kendilerinden sorumlu Yiğit'in kendisini aradığını, onun teklifiyle Osmaniye'ye giderek, 8 ay boyunca burada "ev abeyliği" yaptığını kaydetti.

Sonra polisliğe başvurduğunu belirten Eraslan, polis okulundan mezun olunca Nurettin adlı sınıflar amirinin kendisini odasına çağırdığını bildirdi.

Eraslan, "Bana, 'Gülen cemaatiyle ilgin var mı?' dedi. 'Önceden vardı, ama şimdi yok' dedim. O da 'Tamam. Bir daha sorarlarsa önceden olduğunu da söylemeyeceksin' dedi ve Ankara'da göreve başladım" dedi.

- "Maklube olduğunu görünce..."

Eraslan, Ankara Hassas Koruma Şube Müdürlüğünde göreve başladığını belirterek, "Önce Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün girişinde çalışmaya başladım. Beraber çalıştığım Mustafa Yücel ile zamanla arkadaş olduk. Bir gün beni yemeğe davet etti. Gittiğimde maklube olduğunu görünce evin örgüt evi, şahsın örgüt üyesi olduğunu anladım. FETÖ ile irtibatım bu şekilde tekrar başladı" bilgisini verdi.

Sonraki yıllarda TEM Şube'de çalışmaya başladığını ifade eden Eraslan, Hassas Koruma Şube Müdürlüğü ve TEM Şube Müdürlüğünde çalıştığı dönemde FETÖ toplantılarına katıldığını, bu toplantılara kendisi ve Mustafa Yücel'in dışında Fatih Kurt, Emrullah Sarıoğlu, Hasan Bozoğlan, Halis Karaot, Murat Agül, Adem Gedikli, Hüseyin Topal, İlyas İcik, Ferhat Yaşar, Şükrü Köseoğlu, Bayram Çiftçi, Abdullah Özer Demirel, İlyas Varlı, Sinan Yıldız, Birkan Ayaksız, Yahya Şükrü Genç, Sinan Güngör, Şaban Yılmaz, Dilaver Tok, İbrahim Fıçıcı, Ferhat Yaşar, Emrah Yurdakul, Halit Kocaağaoğlu, Erhan Budancamalak'ın da arasında bulunduğu kişilerin katıldığını anlattı.

Toplantılarda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in vaazlarının dinlendiğini, kitaplarının okunduğunu belirten Eraslan, Aksaray ve Konya'da kamp yaptıklarını ifade etti.

Eraslan, "Konya kampını TEM Şubeden Bayram Çiftçi ve İlyas İcik organize etti. Bir de Emniyet Genel Müdürlüğünden Mehmet Karabey diye bir şahıs vardı" dedi.

- Örgütün programları

Eraslan, TEM'den sonra Foto Film Şubesi'nde çalıştığını, 2014'te Mardin'e tayininin çıktığını aktararak, bu dönemde birçok kişinin farklı yerlere dağılması nedeniyle örgütle irtibatının kopma noktasına geldiğini belirtti ve şöyle konuştu:

"Mardin'de göreve başlamadan önce İlyas İcik beni aradı, 'Telefon numaranı verdik. Seninle irtibata geçecekler' dedi. Aynı şubeden Mehmet Emin Işık beni aradı. Ne zaman geleceğimi, kiralık ev bakmamı isteyip istemediğimi sordu. İstemediğimi söyledim. Mardin'de ilk toplantıyı Şanlıurfalı olan mahrem imam 'Selim' kod adlı kişi yaptı. Telefonuma ByLock programını yükledi. Başkalarının telefonuna da yükledi. Selim, 2015 sonlarında ByLock kullanılmayacağını belirterek, bu defa Telegram X'i yükledi. Bunu yüklerken programın, yapının Başbakanlıktaki elemanlarınca da kullanıldığını söylemişti. Ardından Eagle, daha sonra da Tango görünümlü programı da bir önceki programı kaldırtarak ekledi."

- "Darbeden bilgisi olduğunu düşündüm"

Eraslan, Kayseri'deyken kendisiyle ilgilenmeye başlayan Eyüp Bilgin ile en son haziran veya temmuz 2016'da görüştüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:

"Okul aile birliğinden olduğunu söylediği iki bayanla geldi. Midyat tarafını gezmek istedi. Bu kişiye o tarihte hakkımda İstanbul'da yürütülen soruşturmadan bahsederek, tutuklanmaktan korktuğumu söyledim. 'Korkma. Eğer öyle bir şey olursa kimsenin adını verme. 13 yıldır bunlar çalıp çırparken, biz deli gibi adam yetiştirdik. Aldıkları adamların yerine yine kendi adamlarımızı koyacağız' dedi. Sonra 'Eğik bir bina düşün, ne yaparsın?' diye sordu. 'Güçlendiririz' dedim. O da 'Yıkıp yenisini yapsak ne dersin?' dedi."

Bilgin'in kastını o anda anlayamadığını söyleyen Eraslan, ancak 15 Temmuz'dan sonra Bilgin'in, o tarihte darbe girişiminin hazırlıklarından haberdar olduğunu düşünmeye başladığını aktardı.

Eraslan, darbe girişimi akşamı, Şanlıurfa'da kendileriyle ilgilenen "Selim" kod adlı kişinin, "Darbeye girişen askerlere mukavemet etmeyin, yardım edin" mesajı gönderdiğini anlatan Eraslan, kendisinin ise buna, "Amirlerimin emrini uygularım. Darbe ile işim olmaz. Bundan sonra beni aramayın" mesajı gönderdiğini kaydetti.

Örgüte geçmişte üye olduğu için pişmanlık duyduğunu dile getiren Eraslan, "Kozmik Oda" soruşturmasına ilişkin suçlamalarla ilgili de bilgisi olmadığını söyledi.

Duruşmada, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast yapacakları iddia edilen askeri personeli yakalayan ekipte yer alan sanık polis memuru Bülent Gürbüzoğlu ile komiser yardımcısı Bülent Bek de savunma yaptı.

Gürbüzoğlu, olay günü Cebeci'de ekip arkadaşlarıyla devriye attıkları sırada Bek'e şubeden, "Çukurambar'da iki DHKP/C'linin bir devlet büyüğüne yönelik suikast hazırlığında olduğu"na ilişkin telefon geldiğini anlattı.

Çukurambar'a giderek, Emniyet Amiri Serdar Mercan ve Şube Müdür Yardımcısı Yaşar Çor ile buluştuklarını ifade eden Gürbüzoğlu, burada Mercan'ın iki plaka verdiğini ve ihbarda örgüt üyelerinin bu araçları kullandığının belirtildiğini aktardığını söyledi.

Gürbüzoğlu, şöyle konuştu:

"Araçları aramaya başladık. Bir aracın alışveriş merkezi önünde park halinde olduğu söylendi. Geldiğimizde Yaşar Çor ve Serdar Mercan oradaydı. Çevrede tertibat aldık. Bir müddet sonra aracın başına, iki kişi diğer araçla geldiler. Araçtan inmediler. Mercan, 'Araç bu' dedi. Silahlı olarak aracın etrafını sardık. 'Polis, elleriniz havada dışarı çıkın' ikazında bulunduk. Araçtakiler inmediler, bir şey söylemediler. Ben aracın önünde dururken aracın iki yanındaki polisler kapıları açtı. İçindekileri yere yatırdılar. Arkadan kelepçe taktılar. Onları birkaç metre ileri götürdük. Burada subay olduklarını söylediler. Derhal kelepçelerini açtık. Kimliklerini amirlere gösterdiler ve tekrar kelepçelenmediler. O aşamadan sonra gayet serbesttiler. Hatta tuvalete gidip, geldiler.

Amirlerimiz, kişiler asker olduğu için Merkez Komutanlığına ve savcılığa bilgi verdiler. Bu arada Serdar Mercan, Ümit komisere arabada tutanağı yazmamızı söyledi. Ümit Bek ile ekip minibüsüne gittik, tutanağı yazmaya başladık. 20 dakika kadar sonra bağırtı koptu. Serdar Mercan ve Yaşar Çor geldi, ellerinde kağıt parçası vardı. Şahıslardan birinin kağıdı yutmak istediğini söylediler ve tutanağa eklememizi istediler. Serdar ve Yaşar daha sonra tutanağı birlikte yazdırmaya başladılar. Tutanak tutulurken bir rütbeli geldi. Yakaladığımız iki kişinin komutanıymış. T.C. numarasını sorarak, tutanağa onun gelişini de ekledik."

Tutanağı amirlerinin dediği şekilde yazdığını söyleyen Gürbüzoğlu, suç işleme kastıyla hareket etmediğini kaydetti ve beraatını istedi.

Sanık Bek de örgütsel amaçla hareket ettiği suçlamasını reddederek, "Tutanağın hazırlanmasıyla ilgili yaşananları soruşturma aşamasındaki beyanımda anlattım. Ayrıca benden önce dinlenen Gürbüzoğlu da anlattı. Olay Bülent'in anlattığı şekildedir. Yaşanan olaylarda Mercan ve Çor'un talimatıyla hareket ettim. Suç işleme kastıyla hareket etmedim" diye konuştu.

Savunmasını yapan diğer sanıklar da suçlamaları reddettiler.

Davaya yarın devam edilecek.

- İddianame

Sanıklar, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetme", "özel hayatın gizliliğini i̇hlal", "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" ve "i̇ftira" suçlarından yargılanıyor.

"Kozmik Oda" kumpasının FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirildiği belirtilen iddianamede, "Kozmik Oda" soruşturmasının, 19 Aralık 2009'da Ankara Emniyet Müdürlüğüne yapılan, "Çukurambar bölgesinde 2 ayrı araçta bulunan kişilerin Bülent Arınç'a saldırıda bulunabilecekleri" şeklindeki ihbar üzerine başlatıldığının öne sürüldüğü ancak ihbarın sahte olduğu ifade edilmişti.

Emniyet görevlilerince ihbara konu kişilerin çok önceden takip edildikleri ve bu kişilere kumpas kurulduğu aktarılan iddianamede, şunlar kaydedilmişti:

"Kozmik Oda kumpas soruşturmasının esas itibarıyla eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a saldırı yapacağı iddia edilen kişilerin belirlenmesi amacıyla değil, Bülent Arınç'a saldırı iddiaları bahane edilerek, FETÖ hakkında, devletin mahrem bilgilerinin yer aldığı Seferberlik Tetkik Kurulunda ne tür araştırmaların yapıldığı, bu birimde hangi belgelerin bulunduğu ve birimin faaliyetlerinin ne olduğunun belirlenmesi ve devletin askeri sırlarının casusluk amacıyla temin edilmesi için yapıldığı anlaşılmıştır."