İSTANBUL (AA) - İHSAN FAKİH - Lübnanlılar ve bölge ülkeleri, 6 Mayıs'ta gerçekleştirilen genel seçim sonuçlarının açıklanması ve Başbakan Saad el-Hariri'nin yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmesinden bu yana ülkenin siyasi krizden geçtiği konusunda hemfikir.

Lübnan devletini tehdit eden siyasi krize karşı yalnız olan Başbakan Hariri, krizden çıkıp siyasi istikrara ulaşmada iyimserlik gösteriyor.

Lübnan'da 2 yıldan fazla süren cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluğun ardından Kasım 2016'da eski ordu komutanı General Mişel Avn, cumhurbaşkanı olarak seçildi.

Cumhurbaşkanlığında yaşanan boşluk dolayısıyla ülkedeki siyasi aktörler arasında, Müslümanlar ile Hristiyanlar ve Şiiler ile Sünniler arasındaki dağılım konusunda anlaşmazlıklar yaşandı.

Lübnan anayasasının 49. maddesi uyarınca gizli oylamayla seçilen cumhurbaşkanı, ilk oturumda milletvekillerinin üçte iki çoğunluğunu alması gerekirken, takip eden oylama oturumlarında ise salt çoğunluk yeterli oluyor.

Hükümet, ülkedeki farklı dinleri ve mezhepleri karşı karşıya getiren iç savaşı 1990 yılında sonlandıran Taif Anlaşması gereğince Müslüman ve Hristiyanların oluşturduğu 128 sandalyeye sahip parlamento üyelerini seçmek üzere genel seçim yapmıştı.

Suudi Arabistan öncülüğünde gerçekleştirilen ve Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki parlamento üye sayısını eşit tutan Taif Anlaşması, 1990 yılında Lübnanlı 62 milletvekilinin huzurunda imzalanmış ve ülkedeki iç savaşa son verilmişti.

Cumhurbaşkanlığı makamı Hristiyan Marunilere, Meclis Başkanı makamı Şiilere ve Başbakanlık makamı ise Sünnilere veriliyor.

- Lübnanlı bileşenler arasındaki bölünmeler

Lübnan'daki mezhepsel bileşenlerinin çoğu kendi içindeki iç bölünmelerden ve diğer bileşenlerle de bakanlıkların dağılımından ötürü anlaşmazlık yaşıyor.

- Hristiyanlar arasındaki anlaşmazlık

Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın partisi Özgür Yurtseverler Hareketi ile Maruni Hristiyan Semir Caca'nın liderliğindeki Lübnan Güçleri Partisi arasında ortaklık temeli üzerine yapılan mutabakat zaptına rağmen Hristiyanların, Başbakan Hariri'nin kuracağı hükümetteki bakanlıklar konusunda anlaşmazlık yaşıyor.

Genel seçimlerde 15 milletvekili çıkaracak kadar oy alan Maruni Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi, kabinede en az 4 bakanlık isterken, Maruni Hristiyan olan ve seçimlerde 24 milletvekili çıkaran Özgür Yurtseverler Hareketi ise buna karşı çıkıyor.

Taleplerinde biraz daha ileri giderek bakanlık sayısının, müttefikleriyle birlikte 29 milletvekiline sahip Özgür Yurtseverler Hareketi ile aynı olmasını isteyen Lübnan Güçleri Partisi, ayrıca Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında paylaşılan Dışişleri, Savunma, İçişleri ve Maliye bakanlıklarından birini alma hakkını da saklı tutuyor.

Özgür Yurtseverler Hareketi ise elde ettiği vekillerin sayısına göre daha fazla bakanlık almayı ve dolayısıyla Lübnan Güçleri Partisine karşı Hristiyanlar arasındaki konumunu güçlü tutmaya çalışıyor.

Şu ana kadar Özgür Yurtseverler Hareketi, Başbakan Hariri'nin talepleriyle uyuşan Lübnan Güçleri Partisi'nin bakanlık sayısını düşürme yönündeki çabalarını sürdürüyor.

Şii müttefikler Hizbullah ile Emel Hareketi ise Lübnan Güçleri Partisi'nin bakanlıklara ilişkin talebine henüz itirazlarını belirtmemişler.

Lübnan'da hükümetin kurulma sürecinin hızlandırılmasına katkıda bulunmak için Cumhurbaşkanı Avn'ın liderliğindeki Özgür Yurtseverler Hareketi'nin, Lübnan Güçleri Partisi'nin 4 bakanlık talebinden vazgeçirme yönündeki girişimlerine son vermesi gerekiyor.

Siyasi kulislerde Lübnan Güçleri Partisi'ne, Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında paylaşılan Dışişleri, İçişleri, Savuna ve Maliye bakanlıklarından biri olmak üzere toplam 4 bakanlık verilerek orta yolun bulunacağı konuşuluyor.

Bunun Hizbullah ve Emel Hareketi'nin, Lübnan Güçleri Partisi'nin söz konusu bakanlıklardan birini alması için kırmızı çizgilerinden vazgeçmeleri ile mümkün olabileceği belirtiliyor.

- Şiiler 6 bakanlığı eşit şekilde paylaşıyor

Şii kanadından Hizbullah 13 ve müttefiki Emel Hareketi 16 olmak üzere parlamento seçimlerinde 29 vekil çıkarmışken, Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi de 3 sandalye elde etmişti.

Hizbullah ve Emel Hareketi'nden oluşan ikili ittifak kendi paylarına düşen 6 bakanlığı eşit şekilde paylaşıyor.

Batı'nın kendisine mensup kişi ve kuruluşlara yönelik bir dizi yaptırımları karşısında kaygılanan Hizbullah, Lübnan'ın yeni hükümeti çatısı altında devlet kurumlarında güçlü şekilde yer alarak kendini uluslararası ve bölgesel baskılar karşısında korumaya odaklanmış durumda.

Lübnan'daki seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani, Hizbullah'ın (Tahran müttefiki) ilk defa Lübnan parlamentosunun 128 sandalyesinden 74'ünü kazanarak bir zafer elde ettiği açıklamasında bulunmuştu.

Bunun üzerine Lübnanlı milletvekili Fadi Saad, Süleymani'nin sözlerine sert tepki göstererek, "Bu ifadeler İran'ın, Lübnan'ın iç meselelerine müdahale ettiğini gösteriyor." ifadelerini kullanmıştı.

- Başbakanlık makamını Sünniler temsil ediyor

Başbakan Hariri'nin liderliğindeki Müstakbel Hareketi, 6 Mayıs'ta yapılan seçimde oy oranında düşüş yaşandı ve 2009 yılındaki genel seçimlerde aldığı 33 vekil sayısı 21'e düştü. Ancak Müstakbel Hareketi, hala Lübnan'daki Sünnilere liderlik ediyor ve Sünnilerin hakkı olan başbakanlık makamını elinde tutuyor.

Başbakan Hariri'nin birkaç gün önce eski başbakanlarla bir araya gelerek bakanlıkların paylaşımı ve kendisinin de Sünnilerin meşru temsilcisi olduğu konusunda mutabakatın sağlanmış olabileceği öngörülüyor.

Bu arada Hizbullah gibi siyasi güçler, 6 Mayıs seçimlerinde kazanan ve kendilerine yakın Sünni isimlerin bakan olarak atanması yönünde Hariri'ye baskı kurma yönünde girişimlerde bulunurken, Hariri ise söz konusu isimlerin bakan olarak hükümetinde yer almasını kesin bir dille reddediyor.

- Dürziler ve diğer bileşenler

Lübnan'da 6 Mayıs'ta yapılan parlamento seçimlerinde 8 milletvekili çıkarak Dürzi lider Velid Canbolat'ın İlerlemeci Sosyalist Partisi'nin yanı sıra 4 vekil çıkaran eski Başbakan Necib Mikati'nin Azm Hareketi ile 3 vekil çıkaran Sami el-Cemil'in liderliğindeki Lübnan Ketaib Partisi gibi meclisteki yerini alan diğer bazı parti ve bağımsız üyeler de var.

Bunların parlamentodaki 4 büyük parti ile ittifak kurması bekleniyor.

Lübnan'da en az 200 bin mensubu bulunan Dürzi bileşenin çoğu, Canbolat liderliğindeki İlerlemeci Sosyalist Partisi'nin tabanını oluşturuyor.

Canbolat, Taif Anlaşması uyarınca Dürzilere tahsil edilen 3 bakanlığı kendi partisinin üyelerine verilmesi konusunda ısrar ediyor. Bu da Lübnan Demokrat Partisi lideri ve mevcut hükümette Yerinden Edilmişler Bakanı Talal Arslan'ın kabine dışında tutmak anlamına geliyor.

Dolayısıyla Hizbullah ve Özgür Yurtseverler Partisi tarafından önerilen ancak Başbakan Hariri'nin karşı çıktığı yeni iki bakanlığın oluşturulması yönündeki önerinin kabul edilmemesi halinde durumun daha da zorlaşacağı öngörülüyor.

Bu nedenle orta yolun bulunması adına Demokrat Partisine verilecek 2 partinin yanı sıra Canbolat ve Arslan tarafından kabul edilen üçüncü bir kişiye de ayrı bir bakanlık verilebileceği mümkün olur.

- Siyasi krizin temelleri ve beklentileri

Parlamentodaki siyasi blokların her biri, eski seçimlere göre yeni gelişme ve değişime yol açtığı gerekçeleriyle bakanlık dağılımında kendi paylarına düşenden fazlasını istiyor.

Siyasi partiler, oylarını aldıkları kendi mezhepsel tabanını memnun etmek uğruna daha çok avantaj elde etmeye çalışıyor.

Başbakan Saad Hariri, hükümeti kurmakla görevlendirilmesinin ardından bakanlıkların bütün siyasi partiler arasında adil şekilde dağılımının gerçekleşmesi ilkesi doğrultusunda herkesle istişare yapma hedefini belirlemişti.

Lübnan'daki siyasi partiler, mezhepsel bağlılığa dayandığı için bakanlıkların paylaşılması meselesi bu faktöre bağlı kalmaya devam edecek. Ayrıca bu durum, her şeye rağmen iyimser olan Başbakan Hariri'nin işini zorlaştırma konusunda katkıda bulunacağı kaydedildi.