İSTANBUL (AA) - Maltepe'de, Pendik-Kadıköy hattındaki minibüste, başörtüsü nedeniyle bir kadın tarafından darbedildiği iddiasıyla şikayetçi olan lise öğrencisi Fatma Dilara Aslıhan Yiğit, "Artık kapalısıymış, açığıymış, herhangi bir darp ve darbeye, sözlü hakarete maruz kalma dönemi kapatıldı. Artık herkes aynı hak ve özgürlüklere sahip. Açığının, kapalısının hiçbir şekilde yadırganamayacağı, saldırı altında kalmayacağı bir dönemdeyiz. Fakat böyle olayların yaşanması çok üzücü." dedi.

Maltepe'de 13 Şubat'ta lise öğrencisi 16 yaşındaki Fatma Dilara Aslıhan Yiğit'i minibüste darbettiği ileri sürülen Ayhan Almila Kursar'ın "halkın bir kesimini sosyal, sınıf, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılıklarına dayanarak alenen aşağılama", "inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve "hakaret" suçlarından 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası talebiyle yargılanmasına yarın devam edilecek.

Yiğit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olay günü okuldan çıktığını ve minibüse bindiğini, daha sonra arka koltukta oturan bir kadının başörtüsünü çekmeye çalıştığını anlattı.

Daha sonra şikayetçi olduğu Kursar'a başörtüsünü açmaması için müdahale etmeye çalıştığını dile getiren Yiğit, "Eli hissettiğim zaman arkama döndüm fakat kadın aniden başörtümü çekerek, başımı açtı ve o an çok şaşırmıştım. Böyle bir olay beklemiyordum. Çünkü biz o devirleri atlattık. 28 Şubat dönemini atlattık. Gerçekten de onur kırıcı bir davranıştı." ifadelerini kullandı.

Fatma Dilara Aslıhan Yiğit, artık insanların kılık, kıyafetleri nedeniyle sorun yaşamamaları gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Artık kapalısıymış, açığıymış, herhangi bir darp ve darbeye, sözlü hakarete maruz kalma dönemi kapatıldı. Artık herkes aynı hak ve özgürlüklere sahip. Açığının, kapalısının hiçbir şekilde yadırganamayacağı, saldırı altında kalmayacağı bir dönemdeyiz. Fakat böyle olayların yaşanması çok üzücü. Artık herkes eşit hak ve özgürlüklere sahip. Herkes istediği gibi okuyup, gezip, çalışabiliyor. Bunun dinle ya da başörtü veya şortla kısıtlanması çok kötü."

Sürdürdüğü hukuk mücadelesinde birçok sivil toplum kuruluşunun yanı sıra, ciddi olarak da toplumsal destek gördüğünü aktaran Yiğit, "Yalnız olmadığını bilmek çok güzel bir duygu. Bazen pes etme duygusu gelse bile bu desteklerle ayakta kalmayı başarabiliyorum." dedi.

Fatma Dilara Aslıhan Yiğit, sözlerini "Basına yansımış veya yansımamış olabilecek olaylar da var. Benim isteğim şu; basına yansısın ya da yansımasın, herkesin kendi hak ve özgürlüklerine sahip çıkıp, bunların arkasında durmasını istiyorum. Çünkü birinden destek almak evet güzel ama bu işleri tek başına başarmak bence çok daha iyi." şeklinde tamamladı.


- "Bu bir nefret suçudur"

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz da Yiğit'i hukuk mücadelesinde yalnız bırakmadıklarını dile getirerek, "Bir kere şunu çok açık ve net söylememiz lazım. Bu bir insan hakları ihlalidir. Bu bir nefret suçudur ve nefret suçunun Türk Ceza Kanunu'nda karşılığı 7 yıl 10 aydan başlar." dedi.

Yılmaz, sanık Kursar'ın tutuksuz yargılandığını anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ancak ben bu tip davalarda şunu çok önemsiyorum; kendi başına bir sembol değeri olabilecek ve Türkiye geneline yayılabilecek, bundan sonraki insanların giyim, kuşam ya da din ve vicdan hürriyeti gibi tamamen kendine ait kararlarının başka birisi tarafından ihlal edilemeyeceğinin, edilirse aynen Fatma Dilara'nın olduğu gibi 7 yıl 10 aydan başlanacağının bu toplumda yaygınlaşması gerekiyor. Çünkü Fatma Dilara da ilk örnek değil. Nasıl ki Fatma Dilara'nın başörtüsüne tahammül edemeyen bir zihniyet varsa, bazen de şort giydiği için o şorta tahammül edemeyen, yani insanların giyimine, kuşamına bakarak insanları yargılayan bir zihniyet, indirgemeci bir zihniyet bu toplumda artık yaşayamaz, yaşamamalı. Çünkü Türkiye gerçekten son 15-20 yıldır 28 Şubat ile birlikte insan hakları konusunda ciddi bir mücadele verdi ve bu mücadelenin temelini kişinin din ve vicdan hürriyetini oluşturuyor."

Kendinden yaşça küçük bir kız çocuğunun başörtüsünü indirmenin ne kadar büyük ve onur kırıcı bir hareket olduğunun anlaşılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, olay sosyal medyaya yansıdığında fikir ayrılıkları da olsa toplumda artık insan haklarına yönelik bir mutabakat bulunduğunun görüldüğünü aktardı.

Yılmaz, "İnsanların din ve vicdan hürriyetlerini özgürce yaşayabilmelerine olan saygı ve inancın her geçen gün bizim toplumumuzda bir karşılığı ortaya çıkıyor. O yüzden umutluyum ama bu kadın gibi insanlar da yok değil. Bu insanların da Türk Ceza Kanunu'nda nefret suçu olarak tanımlanan bu davranışın karşılığını görmeleri gerekiyor." diye konuştu.

Sare Aydın Yılmaz, bilinçli bir neslin geldiğine dikkati çekerek, "Bu mücadelede Fatma Dilara'nın yanındayız. Sadece Fatma Dilara değil, şort giydiği için de şiddete, hakarete, aşağılamaya maruz kalan kadının da yanındayız. Artık giyim ve kuşam üzerinden insanları değerlendirme devri Türkiye'de bitmiştir. Türkiye eski Türkiye değil." değerlendirmesinde bulundu.


- Olay

Maltepe'de lise öğrencisi Fatma Dilara Aslıhan Yiğit, Pendik-Kadıköy hattındaki minibüste giderken, başörtüsü nedeniyle kendisine hakaret eden bir kadın tarafından darbedildiği gerekçesiyle şikayette bulunmuş, bunun üzerine gözaltına alınan Ayhan Almila Kursar tutuklanmıştı.

Kursar hakkında, "halkın bir kesimini sosyal, sınıf, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılıklarına dayanarak alenen aşağılama", "inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve "hakaret" suçlarından, 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Kursar, bir süre sonra tahliye edilmişti.