İZMİR (AA) - 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında şehit olan polis Muhammet Oğuz Kılınç'ın eşi Ayşe Büber Kılınç, "Üzüntümüzü anlatacak hiçbir kelime bulunmamakta. Sevdiklerimizi kaybetmemizin yaratığı büyük hüznün yanında vatanını korumak için ön saflarda mücadele verenlerin yakınları olduğumuz için gurur duymaktayız." dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğünde, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla anma etkinliği düzenlendi.

Programda, 15 Temmuz Şehitlerini Anma kapasamında Demokrasi ve Milli Birlik Köşesi ile "Bir milletin diriliş gecesi" konulu hat ve minyatür sergisi açıldı.

Adı,"15 Temmuz Şehitler Salonu" olarak değiştirilen salonda düzenlenen etkinlikte 15 Temmuz konulu video izlendi.

Etkinlikte konuşan 15 Temmuz şehidi polis Muhammet Oğuz Kılınç'ın eşi DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Araştırma Görevlisi Ayşe Büber Kılınç, eşinin Ankara İl Emniyet Müdürlüğü önünde başına gelen kurşunla şehit olduğunu söyedi.

O karanlık gecede ülkenin bekası, beraberliğinin bozulmaması için 7'den 70'e, kadınından erkeğine, siyasi düşüncesi, inancı ne olursa olsun herkesin meydanlara koştuğunu kaydeden Kılınç, cumhuriyet, demokrasi, birlik ve beraberlik için var gücüyle çalıştığını ifade etti.

"Bu mücadele sonunda 248 kişi şehit oldu, pek çok kişi yaralandı" diyen Kılınç, şöyle devam etti:

"Üzüntümüzü anlatacak hiçbir kelime bulunmamakta. Sevdiklerimizi kaybetmemizin yaratığı büyük hüznün yanında vatanını korumak için ön saflarda mücadele verenlerin yakınları olduğumuz için gurur duymaktayız. Bugüne kadar vatanını, demokrasisini, cumhuriyetini, milli ve manevi değerlerini hedef alan tüm saldırlara canı pahasına karşı koyan Türk milleti,15 Temmuz gecesinde de bu ülkenin birlik ve beraberliğine yapılan saldırlara büyük inançla ve güçle karşı koyarak tüm dünyaya gücümüzü bir kez daha göstermiştir."

Kılınç'ın, konuşması boyunca gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü.

Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak da dünyada soğuk savaşın sona ermesinin ardından İslamı tehdit olarak gören bir sürecin başladığını, CIA ile çalışan Fetullah Gülen'e de yeni bir görev verildiğini belirtti.

"Müslümanları servet ve iktidar ile tanıştırırsanız onlar kendi arasında çatışıyor, dışarıdan sopa gösterirseniz dayanışıyorlar ve direniyorlar" görüşünün etkisiyle yeni bir hareket başladığını anlatan Dilipak, "dine karşı bir din" geldiğini, kendisinin bu konudaki uyarılarının "komplo" denilerek geçiştirildiğini ifade etti.

Fetullahcı Terör Örgütü'nün elebaşı Gülen'in henüz 20 yaşında değilken Erzurum'da medrese dersi aldığını, ancak haylaz bir çocuk olduğunu aktaran Dilipak, öğrenciler arasında kavgaya sebep olması nedeniyle hocasından tokat yiyen Gülen'in polise giderek "irtica yapıyorlar" şikayetinde bulunduğunu, o günden sonra çeşitli kesimlerce istihbarat amaçlı kullanıldığını kaydetti.

-"Alacakları cevabı elbette tahmin edemediler"

DEÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Erdal Çelik ise milletin şanlı tarihinin istiklal ve istikbal uğruna verilen mücadele ile yazılabileceğini vurguladı.

"Bizi biz yapan değerleri kimseye vermeyiz" ifadesini kullanan Çelik, "Bu dirayetli duygular ki bizlerin 15 Temmuz gecesi şer odaklarına karşı bayrağımızı göklerde tutmasını sağlamıştır. O gecenin kahramanları sayesinde aziz milletimiz kendi tarihini yine kendi kalemiyle yazmasını bilmiştir. Düşman askerine yönelmesi gereken namlular, kendi evlatlarımıza yöneldi, milli irade bombalandı. Varlığımıza uzanmaya çalışan o kirli ellere, içerideki dışarıdaki şer odaklarına tanıklık ettik. Alacakları cevabı elbette tahmin edemediler. Devletimizi tehdit ve baskı ile boyun eğdirmeye çalışanlar aziz milletimizin kadim gücünü öngöremedi." ifadesini kullandı.

Programda, 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenler için Kuran-ı Kerim okundu, dua edildi.