İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın Ekonomisti Dr. Abdülaziz Alsavi, Mısır halkının 25 Ocak 2011'de başlattıkları ayaklanmayla 30 yıllık eşitsizlik, adaletsizlik, yolsuzluk ve yoksulluk rejimini devirdiğini belirterek, "Devrim sonrası çıkarları ve haksız kazançları elinden alınan ordu, 3 Temmuz 2013'te yaptığı darbeyle Mısır'ı tekrar felakete sürükledi." dedi.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın Ekonomisti Dr. Abdülaziz Alsavi, Tunuslu Muhammed Buazizi'nin 17 Aralık 2010'da kendini yakmasıyla başlayan Arap Baharı'nın ikinci adresi Mısır'da gerçekleştirilen devrimin yedi yılını AA muhabirine değerlendirdi.

Mısır'da 25 Ocak 2011'de başlayan halk ayaklanmasının en önemli nedeninin insan temel hak ve özgürlüklerindeki yetersizlikler olduğunu ifade eden Alsavi, Mısır halkının, aş, hürriyet, adalet ve onur gibi dört taleple meydanlara döküldüğünü söyledi.

Alsavi, devrimden önceki Mısır'da adalet sisteminin tamamen çöktüğünü, Mübarek diktasıyla yönetilen ülkedeki seçimlerde özgür iradenin tamamen yok sayıldığını kaydederek, "Her türlü hile ile seçimler iktidar lehine sonuçlanıyordu. Yani seçimler sahtekarlık üzerine yapılıyordu. Görünürde birçok parti vardı. Ama aslında Mısır'da tek bir parti vardı, o da devletin partisiydi. Yani Hüsnü Mübarek'i 30 yıl iktidarda tutan Hizbul Vatan Partisi. Ülkenin kaderini bu parti ve lideri Mübarek belirliyordu." ifadelerini kullandı.

Siyasi anlamda tam bir kaos içinde yaşayan Mısır'ın diğer ciddi sorunun ise hızla artan ekonomik kriz, işsizlik ve sermayenin eşitsiz şekilde dağılımı olduğuna vurgu yapan Alsavi, şunları söyledi:

"Mısır'da korkunç bir sermaye var ve bu sermaye sadece belli kişilerin kontrolünde. Halk ise bu sermayeden yoksun bir şekilde fakirlikle mücadele ediyor. Mısır'da yaşanan tüm bu trajedilerin arkasında derin devletin olduğunu çok iyi biliyor ve görüyoruz. Eğer bir tanıdığınız varsa her şeye sahip olabilirsiniz yoksa yoksul ve yoksun bir Mısır vatandaşı olarak yaşamınızı sürdürmeye mahkumsunuz.

Böyle bir süreçte başladı Mısır halkının ayaklanması çünkü insanlar artık yoksulluktan bıkmıştı. Aş ve iş istiyordu. Ama Mısır halkı aynı zamanda kendi iradesini de ortaya koyacağı bir yönetim şekli yani adil seçimler de istiyordu. Gittikçe çöken adalet sisteminin de yeniden yapılanmasını istiyordu. Yani Mısır halkı, aş, hürriyet, adalet ve onur gibi dört taleple meydanlara döküldü."

- ''Mısır'da devletin ordusu yoktur, ordunun devleti vardır''

Alsavi, halk ayaklanmasıyla 18 Şubat 2013'te Mübarek rejiminin devrildiğini anlatarak, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan-ı Müslimin) lideri Mursi'nin demokratik seçimlerle iş başına gelmesinden sonra da ülkeyi arka planda yer alan 19 kişilik Yüksek Askeri Konsey'in yönettiğini kaydetti.

Mursi'nin seçilmesini hazmedemeyen askeri diktanın, Mısır derin devletinin ve uluslararası aktörlerin Mursi'ye karşı korkunç bir karalama kampanyası başlattığını belirten Alsavi, "Hem askeri diktanın baskıları hem bir anda çözülemeyecek sorunlar Mursi'nin elini kolunu bağladı. Üstelik askerin o dönemde harcadığı 22 milyar dolar vardı. Bu paranın nereye gitti sorulduğunda dolar karşısında Mısır parasının erimemesi için harcandı şeklinde açıklamalar yaptılar. Devrim sonrası çıkarları ve haksız kazançları elinden alınan ordu, Mısır'ı tekrar felakete sürükledi." diye konuştu.

Alsavi, Mursi'nin gerek insan hak ve özgürlükleri noktasında, gerekse ekonomik krizi bitirme noktasında attığı olumlu adımların bazı kesimleri rahatsız ettiğini anlatarak şöyle devam etti:

"Aslında 30 yıldır Mübarek diktasında yönetilen bir ülkenin değişimine ne asker ne de derin devlet dediğimiz kesim inanabildi. Demokrasi ve insan hakları noktasında hızla iyileşen Mısır askerleri rahatsız etti. Çıkarları ve maddi kazançları ellerinden alınıyordu. Yani devlet ellerinden alınıyordu. Çünkü Mısır'da devletinin ordusu yoktur, ordunun devleti vardır. Ve bu ordu 30 yıl boyunca halkına sadece korku saldı.

Mursi'nin cumhurbaşkanlığını sonlandırmak isteyen askeri vesayet halka sürekli, 'Sivil bir cumhurbaşkanı sizin ve bu ülkenin sorunlarını çözemez' düşüncesini empoze etti. Asıl acı olan şey, Mısır halkının da artık demokratik seçimlerle iş başına gelen bir liderden çok yine askerin sorunları çözeceğine inanması oldu. Asker içerideki muhalifleri kışkırtarak, medyayı ve mahkemeleri de yanına alarak Mursi karşıtı eylemleri başlattı. Devrim için Tahrir Meydanı'na inen milyonlar bu kez Mursi'yi devirmek için toplandı. Ve bu devrimi 3 Temmuz 2013'te askerin yönetime el koyması ile bitirdiler."

- ''Mısır halkı hiçbir zaman savaşı ve kanı sevmedi''

Dr. Abdülaziz Alsavi, Mısır dışında yaşayan muhaliflerin mutlaka bir araya gelmesi ve şu anda yaşananları tartışması, Mısır'ın geleceği konusunda kararlar alması gerektiğini söyledi.

Bunları her uluslararası platformda gündeme getirdiklerini söyleyen Alsavi, '' Tabii ki devrim devam ediyor. Yaşadığımız ülkelerde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bir araya gelip hatalarımızı, yanlışlarımızı konuşmamız lazım. Devrimin başarısız olma nedenlerini tartışmamız ve yeni çözüm önerileri sunmamız lazım. Çünkü hepimiz bir an önce ülkemizde demokratik bir yapının yeniden oluşmasını ve istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Alsavi, sadece Türkiye'deki Mısırlıların değil dünyanın her tarafında yaşayan Mısırlıların bulundukları ülkelerde kamuoyu oluşturmaya çalıştığına değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diaspora, Mısır'da yaşanan insan hakları ihlallerini, insani ve ekonomik yoksunlukları o ülkelerin gündemine taşıyor, birlikte yaşadıkları insanlara birebir anlatıyorlar. Uluslararası Mısır Cemiyeti, özellikle Avrupa ülkelerinde siyasi liderle görüşüyor. Sisi'nin yurt dışı ziyaretlerinde aktif bir kamuoyu oluşturuyor, protestolar düzenliyorlar. Mesela Sisi'nin Fransa ve Almaya ziyareti sırasında çok ciddi bir kamuoyu oluşturuldu ve tüm bunlar yapılırken İhvan ve İhvan olmayanlar ayırımı gözetmeden Hristiyan, laik, liberal, solcu tam bir birlik içinde yapılıyor. Çünkü bu dava tüm Mısırlıların davası. Sorun artık İhvan'la asker arasında yaşanan bir sorun değil. Mısır'da bir halk var ve onun karşısında duran bir asker var.

Mısır halkı demokrasi istiyor. Çünkü demokrasi ile yönetilmeyi bir yıl gibi kısa bir zaman için olsa bile yaşadı ve gördü. Mısır halkı demokrasiyi geri istiyor ama bunu silahla yapmak istemiyor. Çünkü Mısır halkı hiçbir zaman savaşı ve kanı sevmedi. Devrim sırasında da halk silaha sarılmadı. Mısır'da binlerce insana işkence uygulayan binlerce insanın ölmesine ve tutuklanmasına neden olan Mübarek bugün masum, Mursi ise bir suçlu gibi hapishanede ve idamla yargılanıyor."

-"Sisi ülkeyi daha da batırdı"

Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın Ekonomisti Dr. Abdülaziz Alsavi, şu anda iktidarda olan eski general Abdülfettah Sisi'nin içerideki ekonomik sıkıntıları azaltmak için sürekli dışarıdan borç aldığını hatırlatarak, Mısır'da kötü olan gidişatı daha da arttırdığını savundu.

Mısır'ın bir an önce askeri diktanın ve rejimin yönetimden gitmesi gerektiğini vurgulayan Alsavi, şunları kaydetti:

"Cunta lideri Sisi, Kıbrıs'la bir anlaşma yaptı ve Mısır petrollerini Kıbrıs'a verdi. Nil Nehrin'den bazı hisseleri Etiyopya'ya verdi. İki adayı da Suudi Arabistan'a verdi. Bunu da İsrail için yaptı. Mısır bir an önce askeri vesayetten kurtulmalı ve demokrasi ile yönetilmeli. Mısır'da her geçen gün daha da artan yoksulluk son bulmalı. Mısır bir an önce bu ekonomik krizden kurtulmalı. Eğitim ayrıca önem verdiğimiz diğer çok önemli bir sorun. Önemli diğer bir konu ise kadınların devrimdeki rolü ve şu anda Mısır'daki durumları. Biliyorsunuz şu anda Mısır hapishanelerinde çok sayıda kadın var. Ve bu kadınlar şiddet, taciz hatta tecavüzlere kadar varan olaylarla karşı karşıya." değerlendirmesinde bulundu.

Alsavi içeride ve dışarıda kendine yeten güçlü bir Mısır'ın Arap coğrafyasında oynayacağı rolü herkesin çok iyi bildiğini belirterek, "Dışarıda yaşayan muhalifler ya da diaspora olarak bir an önce bunları Mısır'da uygulamaya sokmak için çaba göstermek zorundayız. Bunun için çalışmalıyız. Diasporada yaşayan yaşayan Müslüman Kardeşler başta Türkiye olmak üzere bulundukları bütün ülkelerde belli bir program çerçevesinde çalışmalarını yürütüyor. Çalışmalarımızı hukuk, yeni bir anayasal sistem, medya, ekonomi, uluslararası ilişkiler üzerinden yapmaya çalışıyoruz." diye konuştu.