İSTANBUL (AA) - Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki görevinden çıkarılan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'nun, ''terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 7,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı.

İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuksuz sanık İbrahim Kaboğlu ile avukatları katıldı.

Mahkeme Başkanı, Kaboğlu'nu, KHK ile getirilen sınırlama gereğince üç avukatın temsil edebileceğini belirterek, diğer avukatlardan izleyici bölümüne geçmelerini istedi. Bazı avukatlar, bu karara itiraz etti.

İtirazların ardından sanık Kaboğlu'nun, kimlik tespiti yapıldı. Bu sırada, İbrahim Kaboğlu, KHK ek listesinde adı yer aldığı için Marmara Üniversitesi'nde çalışamadığını, Sorbonne Üniversitesi'ne de pasaportuna el konulduğu için gidemediğini söyledi.

Kimlik tespitinin ardından sanık hakkında suçlamaları özetleyerek okuyan mahkeme başkanı, "Hepsini okumama gerek yok değil mi?" diye sorması üzerine sanık Kaboğlu, "Gerek yok. Bu kadarı bile rencide edici." dedi.

Sanık Kaboğlu savunmasında, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye ilişkin "Her sözcüğüne katılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Benim bin 500 öğrencim vardı. Aynı soruya bin 500 farklı yanıt alırdık. Bildirinin herkes tarafından bütün kelimelerinin, virgüllerinin paylaşılması koşulu bulunmamaktadır. Tam 23 ay 10 gün geçti imzanın üzerinden, imzacılar kaçmıyordu. Neden buradalar?" diye konuştu.

Kaboğlu, adı KHK ek listesinde yer aldığı günün ertesinde savcılığın kendisine davet yazısı yolladığını anımsatarak, 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmasaydı bu listede adının yer almayacağını, bu davanın siyasal nitelikte olduğunu öne sürdü.

''OHAL ilan edilmeseydi bu davalar da ortaya çıkmayacaktı.'' iddiasında bulunan Kaboğlu, barış hakkı ve ifade özgürlüğünün anayasal bir hak olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Buradaki çelişki şu; bildiri toplu, fakat davalar tekil. Bu çelişkiyi aşmak, adil yargılanma için kolay olmayacak. Acaba barış bildirisine rıza gösterenlere karşı başlatılan linç girişimi cezasızlık sorunundan mı kaynaklanıyor? Bildiriye olur veren kişiler yaşama hakkından yoksun edilme eşiğine kadar linç kampanyasına tabi tutuluyor. Onları öldürmeye azmettirme eşiğine ulaşan kişilere herhangi bir işlem yapılmıyor. Burada Anayasa'nın 138. maddesi açısından üzerinde durulması gerekir. Bütün haklardan yoksun kılıcı uygulamalara tabi tutulduk."

İddianamede yer alan suçlamaya ilişkin eleştirilerini sıralayan Kaboğlu, hukukta somut neyse metinde de ne yazıyorsa ondan sorumlu olunacağını öğrendiklerini ve bunu öğretmeye çalıştıklarını ifade ederek, iddianamenin hukuken çok sıkıntılı olduğunu savundu. Kaboğlu hakkında mahkumiyet kararı verilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini ifade etti.

Mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi amacıyla duruşmayı erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, İbrahim Kaboğlu'nun "terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan 7,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.