Reina saldırısı ardından DEAŞ’lı terörist Abdulkadir Maşaripov’u durdurarak üst aramasını yapmadıkları iddia edilen 2 polisin ‘görevi ihmal’den yargılanmasında başlandı. Duruşmada saldırı sonrasında çevrede yaşananları anlatan polis memurları, haklarındaki suçlamaları reddetti.

Reina saldırısının ardından mekandan çıkıp, Ortaköy’e giden DEAŞ’lı terörist Abdulkadir Maşaripov’u durduran ancak üst aramasını yapmayarak görevlerini ihmal ettiği belirtilen iki polisin yargılanmasına başlandı. İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada 6 aydan 2 yıla kadar hapsi istenen polis memurları Akif A. ile Süleyman G. hazır bulundu.

Kimlik tespitlerinin ardından savunmasını yapan polis memurlarından Akif A. olay gecesi izinli olduğunu ve arkadaşıyla saldırının gerçekleştiği alana yakın bir yerde dolaştığını kaydetti.

Olay bölgesine doğru yürüdüğünde kendi ekip amirinin gördüğünü kaydeden Akif A., “Yardımcı olmak için ekip amirimin aracından bir çelik yelek alarak giydim. Henüz Reina’nın içerisine girilmemişti. Yerde yatan yaralı bir polis memuru vardı. Ambulans çağırdık. O sırada güvenlikçiler bana bir telsiz getirdi ve şahsın Arapça konuştuğunu söylediler. Çevreden Arapça bilen olup olmadığını sormaya başladım ancak bulamadım. Bu sıralarda Özel Harekat Polisleri içeri girdiler. İlçe Müdürümüz ve diğer yetkililer de güvenlik kamera odasına girip görüntüleri izlediler” dedi.

“Görüntülerdeki kişinin ben olup olmadığım belli değil”

Saldırganın üzerini değiştirmiş olabileceğinin kendilerine aktarıldığını kaydeden Akif A., “Saldırı anında ilk etapta birçok kişi eğlence mekanının içinden dışarı çıkmıştı. Sonrasında içerisinde çıkarılan kişiler yaralı olsa dahi üstleri aranarak çıkarılarak memurlar eşliğinde olay yeri incelme büro amirliğinin önünde toplandı. Hiç kimsenin ayrılmasına izin verilmedi. Gece kulübü bu şekilde boşaltıldı. Eylemi yapan şahsı durdurup üst aramasın yapmadan bıraktığım iddia ediliyor. Bu ana ilişkin görüntüleri izledim ancak görüntüler net değil. Ben olup olmadığı belli değil. Olayı gerçekleştiren şahsı durdurup durdurmadığımı üst araması yapıp yapmadığımı hiç hatırlamıyorum. Olay gecesi benim üzerimde siyah deri ceket koyu gri pantolon vardı. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.

“Hiç kimseyi durdurduğumu hatırlamıyorum”

Savunmasını yapan diğer sanık Süleyman G. ise olay gecesi mesaide olduğunu ve gözaltı aracında görevli olduğunu kaydetti.

Birinci köprünün altında olan olay yeri inceleme amirliği bürosunun önünde durdukları sırada Reina’dan kendilerine doğru koşarak gelenler olduğunu anlatan Süleyman G. “Ne olduğunu anlamak için araçtan indik. Arkamızda Özel Harekat Polisleri vardı. Gelen kişiler ‘Reina’yı tarıyorlar’ dediler. Koşarak gelen yaralı bir şahıs yere düştü. Biz bu şahsı yoldan geçen bir araçla hastaneye gönderdik. Özel Harekat polisleri müdahale etmek için Reina’ya doğru giderken biz yerimizde kaldık. Telsizlerden şahsın denize atladığı yönünde ve eşgaline ilişkin bilgiler veriliyordu. Ambulanslar zırhlı araçlar geliyordu. Sesi duyan herkes kaçmıştı. Hiç kimseyi durdurduğumu hatırlamıyorum. Telsizden yapılan tarife göre o çevrede şüphelendiğimiz kimse olmadı. Telsizden denize atladığı yönünde bilgiler verilince de bizim oradan geçme olasılığı olmadığını düşündük. Ben hiç Reina’nın içerisinde girmedim. Olduğum yerde kaldım hep. Yarım saat sonra Reina’dan çıkan herkesin polis amirliğinin önünde toplanması yönünde anons geldi. Bu anons üzerine herkesi burada topladık. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum” diye konuştu.

Söz alan sanık avukatları da görüntülerdeki kişilerin müvekkilleri olmadığını kaydederek dosyadaki görüntülerin yeninden bilirkişiye gönderilmesini talep ettiler.

Mahkeme, dava dosyasındaki görüntülerin bilirkişiye gönderilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.