İSTANBUL (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) hazırladığı "Uluslararası Göç Ekonomisi" başlıklı analizde, Dünya Bankası ekonomistlerinin, Türkiye’nin başarılı yaklaşımını örnek göstererek, Avrupa ülkelerinin Suriyeli mültecilerin kamu maliyesini bozacağına dair endişelerinin yersiz olduğunun altını çizdiği belirtildi.

SETA’nın yayımladığı ve Nurullah Gür tarafından kaleme alınan "Ülke Deneyimleri Işığında Uluslararası Göç Ekonomisi" başlıklı analizde, uluslararası göçün ev sahibi ülke ekonomisinde büyüme, emek piyasası, kamu maliyesi ve enflasyon gibi alanlara etkisi masaya yatırıldı.

Dünyada 1990’da 152 milyon olan toplam göçmen sayısının 2015’te 243 milyona yükseldiği, aynı dönemde göçmenlerin toplam nüfustaki payının da yüzde 2,9’dan yüzde 3,3’e çıktığı aktarılan analizde, yaklaşık 3 milyon mültecinin bulunduğu Türkiye’nin, en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğu vurgulandı.

Analizde, uluslararası göçün inovasyon, sermaye birikimi, beşeri sermaye, dış ticaret ve iç talep gibi çeşitli kanallar yoluyla ev sahibi ülkelerde ekonomik büyümeyi desteklediği belirtilerek, gelişmiş ülkelerdeki vasıflı göçmen ve mültecilerin üniversitelerde yaptıkları çalışmalar ve gelecek vadeden sektörlerde kurdukları şirketlerin birçok yeniliğin önünü açtığı kaydedildi.

Göçmen ve mültecilerin iç talebi beslemenin yanı sıra ev sahibi ülkenin ihracatını da artırma potansiyeline sahip olduğu aktarılan analizde, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin özellikle Gaziantep, Adana, Kahramanmaraş ve Mardin gibi şehirlerin ihracat performansını pozitif etkilediği bildirildi.

Analizde, bazı göçmen ve mültecilerin kendi ülkelerinden getirdikleri sermaye ile ev sahibi ülkede şirketler kurduğu, bunun da sermaye birikimi ve yatırımları destekleyerek ülkede ekonomik büyümeyi artırabildiği kaydedildi.

Yerli üreticiler ile göçmen ve mültecilerin kuracakları yeni şirketlere pozitif veya negatif ayrımcılık yapmadan eşit çalışma koşulları sağlandığında artacak rekabetin üretkenliği ve ekonomik büyümeyi destekleyebileceğine dikkati çekilen analizde, kültürel farklılıkların yarattığı zenginliği örselemeden sosyal bütünlüğü sağlayan bir entegrasyonu başarabilen ev sahibi ülkelerin uluslararası göçün ekonomik kazanımlarından daha fazla faydalanabildiği bildirildi.


- “Yerli halkın çalışmak istemediği alanlardaki boşluğu Suriyeliler dolduruyor"


Uluslararası göçün ev sahibi ülke ekonomisine etkisine dair en hararetli tartışmaların yaşandığı alanlardan birinin de emek piyasası olduğuna işaret edilen analizde, göçmen ve mültecilerin ev sahibi ülke vatandaşlarının işlerini ellerinden almaktan ziyade, emek piyasasındaki eksiklikleri doldurma ve halihazırda çalışanların verimliliğini artırma potansiyeli sunabildiği belirtildi.

Analizde, Türkiye’nin sınır illerinde Suriyeli mültecilerin, yerli halkın işlerini elinden almak yerine onların çalışmak istemediği alanlardaki boşluğu doldurduğunun bölgedeki birçok iş adamı tarafından dile getirildiği aktarıldı.

Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlarının kayıt dışı iş bulma olasılıklarını azaltırken, kayıt içi istihdamı da artırdığı belirtilen analizde, şunlar kaydedildi:

“Suriyeli mülteciler Türk vatandaşlarına göre kayıt dışı işlerde daha düşük ücretlere çalışmayı kabul ettiklerinden dolayı kayıt dışı istihdamda düşüş yaşanmış olabilir. Diğer taraftan, mültecilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde ekonomik aktivite canlandığı ve kamu hizmetlerinde mülteci kamplarından ötürü artış yaşandığı için kayıt içi istihdam olanaklarının artması sürpriz değildir. Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki emek piyasasında kadın çalışanları ve vasıfsız işçileri daha fazla etkiledikleri görülmektedir. Suriyeli mültecilerin Türkiye emek piyasasındaki ortalama ücret seviyesine ise anlamlı etkisi bulunmamaktadır.”


- "Türkiye’nin başarısı örnek gösteriliyor"


Analizde, uluslararası göçün kamu maliyesine yük getirdiğine dair kesin bir yargıya varılamayacağı, hatta bazı koşullarda uluslararası göçün orta ve uzun vadede kamu maliyesine pozitif yansımalarının olduğu ifade edildi.

SETA analizinde, “Göçmenlerin ev sahibi ülkede aldıkları sosyal yardımların bütçe açığını artırdığına dair genel bir kanı var. Ancak bu inanışa sahip olanlar göçmenlerin emek piyasasına katılmaları, şirket kurmaları, mal ve hizmet talep etmeleri neticesinde ekonomik aktiviteyi destekleyerek vergi gelirlerini artırma potansiyeline sahip olduklarını görmezden gelmektedir.” görüşlerine yer verildi.

Türkiye’nin finansal açıdan uluslararası toplumdan yeteri kadar destek alamasa da bugüne kadar Suriyeli mülteciler için yaklaşık 30 milyar dolar para harcadığı vurgulanan analizde, Dünya Bankası ekonomistlerinin, Türkiye’nin başarılı yaklaşımını örnek göstererek Avrupa ülkelerinin Suriyeli mültecilerin kamu maliyesini bozacağına dair endişelerinin yersiz olduğunun altını çizdiği aktarıldı.

Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin enflasyona etkisini inceleyen bir araştırmaya göre, Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde tüketici fiyat endeksinin yüzde 2,5 azaldığı kaydedilen analizde, "Suriyeli mültecilerin fiyatlar üzerindeki negatif etkisi kayıt dışı istihdamın yoğun olduğu sektörlerde görülmektedir. Bu durum, Suriyeli mültecilerin kayıt dışı istihdamın yoğun olduğu alanlarda ücretleri aşağı çekerek maliyetlerin düşmesine neden olduklarına işaret etmektedir. Diğer taraftan, Suriyeli mültecilerin kayıt içi istihdamın yoğun olduğu sektörlerde tüketici fiyatları endeksini etkilemediği görülmektedir." yorumu yapıldı.

Analizde, Suriyeli mültecilerin düşük gelirli muhitlerdeki konutların fiyatlarını yükselttiği de belirtildi.

SETA analizinde, Suriyeli mültecilerin Türkiye ekonomisine katkı sağlamalarına yönelik hayata geçirilebilecek politikalarla ilgili önerilere de yer verildi.