İSTANBUL (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan "Seçim İttifakları" analizinde, seçim ittifaklarının bundan sonraki süreçte partiler arasındaki ideolojik yakınlık ve uzaklık meselesini daha fazla gündeme getireceği belirtildi.

SETA, siyasal sistemlerde seçim ittifaklarını dünya örnekleri üzerinden değerlendiren ve Türkiye'de seçim ittifaklarının siyasetinin geleceğine yönelik muhtemel etkilerini ele alan "Seçim İttifakları" başlıklı kapsamlı bir analiz yayımladı.

Nebi Miş ve Hazal Duran'ın kaleme aldığı analizde, başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistemde görülen seçim ittifaklarının farklı modelleri incelenirken, ittifakların temel dinamiklerine değinilerek seçmen davranışına etkisi ve avantaj ile dezavantajları değerlendirildi.

Analizin ilk bölümünde, seçim ittifaklarının oluşmasında etkili olan unsurlara değinilirken seçim kuralları, parti sistemleri, bölgesel ve ideolojik faktörlerin, ittifakların oluşmasında etkili olduğu vurgulandı.

Bu bağlamda ittifakların "seçim öncesi" ve "seçim sonrası" ittifaklar olarak ikiye ayrıldığı aktarılan analizde, seçim öncesi ittifakların temel amacının seçim sonrasındaki iktidar formüllerini netleştirmek değil, ittifaka dahil partilerin seçimlerde istedikleri başarıyı elde etmelerini sağlamak olduğu belirtildi.

Ayrıca özellikle başkanlık sistemlerinde ittifakların oluşturulmasının küçük partilerin de sistemde var olabilmesi ve baraj sorununu aşabilmesi için bir fırsat olarak görüldüğü vurgulanan çalışmada, Meksika, Brezilya, Güney Kore, Fransa, İtalya ve Almanya örneklerinde seçim ittifaklarının oluşumu detaylı bir şekilde analiz edildi.

- Seçim ittifak örnekleri

Farklı siyasal sistemlerde seçim ittifaklarının incelendiği bölümde, Meksika'da ittifakların, hakim parti iktidarının sona ermesinin ardından yükselen siyasi istikrarsızlıklar sebebiyle son 20 yılda daha yaygın bir şekilde gerçekleştiği vurgulandı.

"Koalisyoncu başkanlık" olarak tanımlanan Brezilya örneğinde, kanunda detaylı bir şekilde tanımlanan seçim ittifaklarının yasal sınırları ele alındı.

Analizde, Güney Kore'de ittifakların partilerden ziyade liderlerin inisiyatifi ve karşılıklı güven esası ile oluşturulduğu ifade edilirken, bir yarı başkanlık sistemi olan Fransa'da seçim sisteminin iki turlu dar bölge çoğunluk sistemi olması sebebiyle sistemdeki sol ve sağ partilerin kendi içlerinde ittifak kurmaya yöneldiği anlatıldı.

Bir parlamenter sistem örneği olan İtalya'da seçim sisteminden ve parti sayısının fazlalığından kaynaklanan problemlerin partileri ittifak yapmaya zorladığı anlatılan analizde, ayrıca bu ülkede ittifakların yaygın olmasının, seçim barajının ittifaka dahil partilerle bağımsız partiler için ayrı ayrı belirlenmesine yol açtığı aktarıldı.

Almanya'da partilerin seçim kampanyaları esnasında seçim sonrasında hangi partiyle ittifak yapabileceklerine dair çeşitli sinyaller verdiği anlatıldı.

- 23 ülkedeki 364 parlamento seçimleri incelendi

Dünyadaki seçim ittifakları ile ilgili araştırmaların bulgularına da yer veren analizde, 2001-2011 yılları arasında dünya genelinde yapılan 147 cumhurbaşkanlığı seçiminin çok büyük bir bölümünde ittifakların sonuç üzerinde belirleyici olduğu vurgulandı.

Parlamenter sistemle yönetilen 23 ülkede 1946-2002 yılları arasında gerçekleştirilen 364 parlamento seçimi incelendiğinde, bu seçimlerin 240'ının sonuçlarının seçim öncesi ittifaklara göre şekillendiği belirtildi.

Aynı çalışmada söz konusu tarihler arasında koalisyon hükümetlerine katılan 144 partiden 38'inin (yüzde 26) seçim öncesi ittifak kurduğu bilgisine yer verildi.

- "Seçim ittifakı iki bloklu sistem inşa edecek"

Analizin son iki bölümünde, Türkiye'de seçim ittifakları düzenlemesi ve bunun Türk siyasetinin geleceğine muhtemel etkileri ele alındı.

Bu bölümde, seçim ittifaklarının Türkiye'de iki partili değil, iki bloklu bir sistem inşa edeceğine dikkati çekildi.

Türkiye siyasetinde 1946 yılında çok partili hayata geçilmesinden itibaren partilerin merkez-çevre, sağ-sol, muhafazakar-laik eksenlerinde konumlandığı, bu durumun da partilerin kendilerini söz konusu eksenler üzerinden tanımlamalarına yol açtığı vurgulanan analizde, Türkiye siyasetinde partilerin pozisyonunun ağırlıklı olarak iki eksen etrafında şekillenmesine yol açan bu durumun, seçim ittifakları ile beraber daha da belirginlik kazanacağı ve sistematikleşeceği ifade edildi.

Analizde, yeni dönemde bu iki blokun oluşmasında, Türkiye'nin yönetim sisteminin başkanlı bir siyasal sisteme dönüşmesinin de etkili olacağı vurgulanırken, blok içerisinde yer alacak partilerin ideolojik yönelimleri ve seçmen profilleri açısından birbirine benzeyen partilerden oluşacağı görüşüne yer verildi.

Bu nedenle bloklar arasında oy geçişkenliğinin az, fakat ideolojik yönelimleri benzer seçmenlerin aynı blok içinde (sağ ya da sol) yer değiştirmesinin yaygın olacağına vurgu yapılan analizde, bu durumun seçim ittifaklarının oluşmasında ve oluştuktan sonraki başarısında en etkili faktörlerden biri olacağının altı çizildi.

- "İdeoloik yakınlık, daha fazla gündeme gelecek"

Analizde, seçim ittifaklarının bundan sonraki süreçte partiler arasındaki ideolojik yakınlık ve uzaklık meselesini daha fazla gündeme getireceğine vurgu yapılarak, ittifak yapacak partiler arasındaki ideolojik uyumun da ittifakın bileşenlerinin belirlenmesi ve başarılı ya da başarısız olmasında etkili olacağı kaydedildi.

Bu bağlamda, CHP-HDP-İYİ Parti düzleminde partilerin ideolojileri ve seçmen tabanları arasındaki uyumsuzluğun bu partilerin ittifak yapmalarını zorlaştıracağına dikkati çekilen analizde, ideolojik yönden uyumsuz bu üç partinin bir ittifak oluşturması halinde seçmen tabanlarını ellerinde tutmalarının zor olduğu ifade edildi.

Analizde, bu üç partinin arasındaki olası ittifak görüşmelerinin AK Parti-MHP ittifak görüşmelerindeki gibi sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesinin güç olacağı, bu sebeple bu cephedeki ittifak çalışmalarının seçimlere kadar üstü örtülü bir şekilde devam edeceği belirtildi.

HDP ile açıktan ve belirli prosedür ve şartlara bağlı bir ittifak görüşmesinin CHP'yi ulusalcı ve Atatürkçü seçmenine karşı zor durumda bırakacağı vurgulanan analizde, İYİ Parti'nin ise CHP'nin HDP ile ittifak kurmasını bekleyeceği anlatıldı.

Analizde, İYİ Parti'nin, doğrudan bu partilerle ittifak görüşmesine girmeyeceği anlatılarak, HDP'ye yaklaşılmasından rahatsız olan CHP seçmeninin kendisine geleceğini varsayıp ittifak hesapları yapmasının kuvvetle muhtemel olduğuna yer verildi.

- "Seçime katılım oranı artar"

Analizde ittifakların seçmen davranışı üzerinde de etkili olacağı ifade edilirken, küçük partilerle seçmenlerinin oylarının sistemde önemli hale gelmesinin, bu partilerin seçmenlerinin oy verme motivasyonu artıracağı aktarıldı.

Özellikle seçim barajı bulunan ülkelerde partilerin bir platform altında birleşerek seçime gitmesinin seçimlere katılım oranını artırdığına dikkati çekilen analizde, ittifak yapan partilerin toplam oyları yüzde 10’u geçtiğinde ittifakın içindeki partilerin kendi oyları yüzde 10’nun altında kalsa bile barajı geçmiş sayılacak olmasının uzun dönemde etkilerinin olacağı vurgulandı.

Analizde, bu tip bir uygulamanın ileride partilerin bölünme motivasyonunu artırabileceği ve bunun da seçmen davranışına yansıyacağı belirtilerek, oylarının ziyan olmayacağını düşünen seçmenlerin, cumhurbaşkanının seçilmesinin zaten istikrarı sağlayacağı düşüncesiyle milletvekilliği seçimlerinde küçük partilere oy vermek için kendilerini daha rahat hissedecekleri kaydedildi.

Bu sebeple birbirlerine ideolojik olarak çok uzak ve programları farklı olan partilerin bile sadece kağıt üzerinde ittifak yaparak az sayıda da olsa milletvekili çıkarmak için uğraşmalarının kuvvetle muhtemel olduğu anlatılan analizde, seçim çevresi ile ilgili (dar ya da daraltılmış bölge) bir değişikliğe gidilmediği için çok küçük oy oranına sahip partilerin büyük illerden milletvekili çıkarabilmeleri ihtimal dahilinde olmasının da bu olasılığı güçlendirdiği tespiti yapıldı.

- "Taban barajı önerisi"

Analizin sonuç bölümünde ise Türkiye'de parti sisteminin bu durum etkisiyle çok parçalı bir yapıya dönüşmesini engellemek için söz konusu düzenlemeye taban barajı eklenmesi önerisine yer verildi.

Analizde, herhangi bir ittifaka dahil olarak seçime gidecek partilerin milletvekili çıkarabilmesi için tek başına en az yüzde 3 ile 5 arasında oy alması gerektiği düzenlemesinin yapılması halinde Meclis'in çok parçalı bir parti sistemine doğru gitmesinin önleneceği vurgulandı.