Hatay’da eski Antakya Evi’nde kurulan, Türkiye’nin ilk ve tek olma özelliğine sahip, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi, içerisinde barındırdığı ve birçok hastalığa iyi geldiği belirtilen 280 bitki türüyle adeta ecza deposunu andırıyor.

Hatay’da Hatay Valiliği tarafından yaptırılan ve 2013 yılında açılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi, içerisinde 280 çeşit bitki barındırıyor. Bitkilerin fotoğraflarıyla birlikte kurutulmuş ve yağ hallerinin de sergilendiği müzeye, gelen yerli ve yabancı turistler büyük ilgi gösteriyor.

Müze de görevli Biyolog Abdullah Er, Hatay genelinde 2500 civarında bitki yetiştiğini 280 tanesinin müzede tanıtım ve sergisinin yapıldığını belirterek “Burası 2013 yılı Haziran ayı itibari ile hizmete girdi, yani yaklaşık olarak 5 yıldır faaliyet gösteriyor. Hatay bitki türü açısından zengin bir ilimiz. Burası da bu zenginliği ifade etmek için kurulmuş bir müze. 2013 yılında dönemin Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz tarafından projesi onaylandı, tamamen kendi şahsi fikriydi ve Türkiye’de ilk olarak Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi olarak hizmete girdi. Hatay genelinde 2500 civarında bitki türü yetişiyor. Bunun yaklaşık olarak 350 tanesi endemik olmak özelliği taşıyor. Hatay’da yetişen yaklaşık 350 endemik bitkinin de yaklaşık 40 tanesinin sergisini yapıyoruz. Tabi ki burada ki amaç tıbbi ve aromatik bitkiler. İnsan sağlığına katkısı olan şifalı bitkiler. Hatay genelinde yaklaşık 900’e yakın tıbbi ve aromatik bitki yetişiyor ama biz bunu 550 olarak kabul ediyoruz. Çünkü Eczacılık Fakültesi ile işbirliği ile tedavi edici özelliğinin onlarla birlikte karar verildiği için yaklaşık 600 civarında tıbbi ve aromatik bitkinin yetiştiğini kabul ediyoruz. Müzemizde onlardan 280 tanesini tanıtım ve sergisini yapıyoruz” dedi.

Turistler genelde ilkbahar ve sonbahar aylarında müzeyi ziyarete geldiğine dikkat çeken Er, “Hatay’ın ikliminden dolayı, yazın çok sıcak, kışında yağmurlar bol olduğu için gezme imkanı bulamıyorlar. İlkbahar ve sonbahar da daha çok ziyaretçi yoğunluğumuz oluyor. Tabi kış döneminde okuldan gelen ziyaretçilerimiz oluyor, anasınıfından, üniversite son sınıf öğrencisine varıncaya kadar her kesimden ziyaretçileri burada ağırlıyoruz ama şehir dışından, yurt içi ve yurtdışından gelen ziyaretçilerimiz de Google yazdığı zaman aslında Hatay’da gezilecek yerler denildiği zaman burayı çok rahatlıkla bulabiliyor. Zaten müzenin bulunduğu konum itibari ile de Habib-i Neccar Camii’ne çok yakın oluşu, ilk ışıklandırılan Kurtuluş Caddesi’nde yer alması, kilise, cami ve havraya yakınlığı itibari ile Hatay’a gelen ziyaretçiler burayı görmeden gitmiyorlar” ifadelerine yer verdi.

Biyolog Abdullah Er Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi’nin doğal bir ecza deposu olduğunu vurgulayarak “dışarıdan gelen ziyaretçi, her kesimin ilgisine bağlı ama genelde bizim Hülasa odamızı daha çok beğeniyorlar. Oradaki uçucu yağlar, onun değişik renkte oluşu özellikle bayanların ilgisini çekiyor. Bu içerisinde bulunduğumuz oda da aktar görüntüsü var. Yani doğal bir ecza deposu. Burası doğal bir ecza deposunu andırıyor gibi bir görüntüye sahip, doğrusu da aslında öyle. Tamamen doğadan elde edilen bitkilerle, tedavi yöntemlerinin uygulandığı bir merkez olarak kabul edilebiliriz. Tamamen şifalı bitkilerin yer aldığı bir müze” dedi.

Öğrencilerini müze ziyaretine getiren Fen Bilgisi öğretmeni Gülay Aslan ise öğrencilerine ders olarak anlatmalarına rağmen somut olarak görerek hafızalarında daha iyi yer etmesini amaçladıklarını belirterek “çocukları buraya getirdik, çünkü bölgemizde yetişen endemik bitkileri tanıtmak. Bunları ders olarak tabi ki anlatıyoruz ama somut olarak dokunsunlar, görsünler, hafızalarında daha iyi bir şekilde yer edinmesi adına sosyal bir etkinlik olarak da, hem onların sosyalleşmesi hem de gerçekten bölgede yetişen bitkilerin hakkında bilgi edinmeleri için buraya getirmiş bulunuyoruz” ifadelerine yer verdi.