ANKARA (AA) - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ve Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT) Genel Müdürlüğü işbirliğiyle yürütülen ve Avrupa Birliğince (AB) finanse edilen "Su Elçileri Eğitim ve Farkındalık Artırma Teknik Destek Projesi"nin kapanış konferansı yapıldı.

Bir otelde düzenlenen konferansta konuşan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, dünya nüfus hızıyla su ve gıda tüketim oranlarındaki artışın doğru orantılı olduğunu söyledi.

Ceylan, dünya nüfusunun 1900'lü yıllarda 1 milyar 650 milyon, 2000'de 6 milyar, günümüzde ise yaklaşık 7 buçuk milyar olduğunu hatırlatarak, "Yüzyılda nüfus 4 kat artmış. 2050'ye dek nüfusun bu miktarın üzerine 5'e katlanması bekleniyor." dedi.

Küresel ısınmanın iklim değişikliğine sebep olduğunu belirten Ceylan, "Dünya yüzeyinde kuraklıklar artıyor. Son 30 yılda ülkemizde yağışlar yüzde 10 oranında azalmıştır. Son 20 yılda ülkemizde su tüketimi yüzde 40 düzeyinde artış gösterdi." ifadesini kullandı.

Ceylan, şöyle konuştu:

"Şu anda arıtma tesislerimiz nüfusumuzun yüzde 80'ini kapsayacak seviyeye ulaşmıştır. Yüzde 100'e ulaşmak 2023 hedefleri arasında yer alıyor. Tabiatı biz Allah'ın emaneti olarak görüyoruz. Çevre emanetini, tabiat varlıklarını gelecek kuşaklarımıza bu emaneti aktarma gayreti içine olmalıyız. Çevre, hayatımızın olmazsa olmaz parçasıdır."

- "Atalarımız ruh hastalarının tedavisinde suyu kullanmıştır"

Programda konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem ise bireyin çevre konusunda küçük yaştan başlayarak önce ailede sonra okulda eğitilmesi gerektiğine değindi.

Suyun medeniyetler için büyük öneme sahip olduğunu belirten Erdem, büyük uygarlıkların su kenarlarında kurulduğunu ve teknolojinin ilerlemesiyle sudan faydalanma seviyesinin arttığını aktardı.

Erdem, gelişmiş ülkelerin su potansiyellerinden azami gelir elde ettiklerini aktararak, "Kişi başına kullanılabilir su varlığı, dünya ortalamasıyla kıyaslandığında Türkiye'nin su zengini ülkeler arasında yer almadığı görülmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

"Su Elçileri" projesi aracılığıyla hayat için en önemli madde olan suyun, ülkenin eğitim gündeminde tutulduğunu ifade eden Erdem, insan vücudunun ve dünyanın dörtte üçünü suyun oluşturduğunu hatırlattı. Erdem, şöyle konuştu:

"İnsan vücudunda bu oran kaybedildiğinde hastalıklar baş gösterir. Bu oran dünya üzerinde de bozulursa, yaşayamayız. Allah, her şeyi aklımızla görecek şekilde bahşetmiş. Topraktaki tüm elementleri demiri, çinkoyu, fosforu insan vücudunda vermiş. İnsanı yaratırken de çevreyi de aslında içinde vermiş. Projelerimizle biz bu farkındalığı idrak etmeli, ettirmeliyiz. Avrupa'da içine şeytan girmiş diye insanlar öldürülürken, cüzzamlılar adalara sürüklenirken, bizim atalarımız ruh hastalarının tedavisinde suyu kullanmıştır. Hayat ve inanç felsefesi olarak suya gereken önemi vermeliyiz. Huyumuz suyumuz olmalıdır."

- "Su tüketimi yönetilmeli"

Daha sonra kürsüye gelerek katılımcıları Türkçe selamlayan AB Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Bölüm Başkanı Francois Begeot ise konuşmasında su tüketiminin yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

Çevre ve su imkanlarının yönetiminin uluslararası işbirlikleriyle yürütülmesine değinen Begeot, kaynak farkındalıklarının halk nezdinde artırılması gerektiğine vurgu yaptı. Begeot, "AB, çevre konusunda Türkiye'ye destek vermektedir. Şimdiye dek özellikle su yönetimi konusunda faydalı işbirlikleri geliştirdiğimizi görüyoruz." diye konuştu.

Daha sonra katılımcılara proje boyunca farklı mecralarda yayımlanan kamu spotları ile "Su Elçileri Belgeseli" izlettirildi.

- Su Elçileri Projesi

Bu yılın ocak ayında başlayan ve 2 milyon 349 bin avro bütçeli projenin hedef kitlesi ilk, orta ve üniversite öğrencileri ile gençler, öğretmenler ve anneler olarak belirlendi. Türkiye'de çevrenin korunması, akılcı su kullanımının sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı hedefleyen proje kapsamında çocukların ve gençlerin farkındalığı arttırılırken, pilot üç bölgede yaklaşık 40 bin kişinin bilgilendirilmesi sağlandı. Proje kapsamında ayrıca su kullanımı ve çevrenin korunması hakkında ulusal ve uluslararası kamuoyuna yönelik farkındalık arttırıcı iletişim kampanyaları düzenlendi.