İSTANBUL (AA) - Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, bankaların operasyonel giderlerini doğru yönetmesi gerektiğini belirterek, "Bankalar olarak eğer biz operasyonel giderleri doğru yönetirsek, kamusal yükleri makul bir seviyeye çekersek, faiz oranlarını aşağı çekme şansımız var." dedi.

Aydın, Bloomberg HT'nin düzenlediği Türkiye Ekonomi Zirvesi kapsamında düzenlenen "Türkiye'de Bankacılığın Geleceği" panelinde Türk bankacılık sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Her bankanın ayrı ayrı ATM ve para taşıma grupları bulunduğuna işaret eden Aydın, şunları kaydetti:

"Her birimiz her sokağa bir tane banka şubesi kurduk. Her birimiz kendimize ayrı bir bilgi işlem şirketi oluşturduk. Dijitali her birimiz farklı farklı yapıyoruz. Yani bankalar birlikte operasyonel giderleri azaltma imkanımız olduğu gibi, bireysel anlamda da her bankanın operasyonel giderini doğru yönetmesi lazım. Yani işlemi bankadan mı yapacağım, ATM'den mi yapacağım, internetten mi yapacağım, mobilden mi yapacağım? Bunun iyi çalışılması lazım. Özetle bankalar olarak eğer biz operasyonel giderleri doğru yönetirsek, kamusal yükleri makul bir seviyeye çekersek, faiz oranlarını aşağı çekme şansımız var. "

Aydın, yıl sonunda bankacılık sektörü mevduat büyümesinin kredi büyümesinin biraz altında kalacağını tahmin ettiklerini söyledi.

Bilanço büyüklüğünü yüzde 17-18'ler civarında gördüklerini aktaran Aydın, "Mevduat büyümesi ile kredi büyümesi arasındaki farkı mevduat dışı kaynaklarla finanse ediyoruz. Bunlar da yüzde 20'ye yakın bir rakam. Öz kaynak getirisi çift haneli rakamlarda. Öz kaynak, sermaye birikimimize yeni kredi verebilme gücümüzü artıran bir noktada. Genel karlılık oranımız ülkenin genel karlılık düzeyiyle aynı seviyede seyrediyor." diye konuştu.

Aydın, bankacılık sektörünün dünya ve Türkiye ile paralel gelişim gösterdiğini ifade ederek, "Türkiye'nin mevcut koşullardaki büyüme oranlarını finanse edecek bir güce, kudrete ve risk iştahına sahibiz." dedi.


- "Hemen hemen 2017'ye yakın büyümeleri elde ederiz"


Hüseyin Aydın, 2018 beklentilerini paylaşarak, "Fiyat istikrarının sağlandığı, Orta Vadeli Programda (OVP) belirtilen hedeflerin realize olacağını düşündüğümüzde, yani yüzde 5 ve azıcık üstünde bir büyüme, yüzde 8'ler civarında bir enflasyon, roll over rasyosu yüzde 90'ın biraz üstünde… Bu varsayımları dikkate aldığımız zaman hemen hemen 2017'ye yakın büyümeleri elde ederiz. Bu büyümeyi yaptığımız zaman 2017'den dikkati çeken özellik şu; belki kredi büyümesiyle mevduat büyümesi arasındaki takriben 130 ile 150 milyar lira arasındaki bir boşluk var. Bunu Türk bankacılık sistemi çok rahat mevduat dışı borçlanmak suretiyle bulabilir. Bunu bulduğumuz zaman Türkiye'nin o meyandaki büyümesini finanse edebilecek konumdayız." ifadelerini kullandı.

Bankacılık sisteminin hiç para kazanmaması durumunda, mevcut faiz oranlarının aşağı seyrinin azami 200 baz puan olacağını belirten Aydın, şöyle devam etti:

"Hesaba göre o da olmuyor. 1,8 ama ben 200 baz puan diyorum. Yüzde 18 deklare edilen bir faiz bankacılık sistemi hiç para kazanmasa yüzde 16… Peki nedir bu yükü oluşturan? Bunların biri kamusal yük, yani devletin kaynağı kullanmada üstüne eklediği yükler. Bunlar bilinen yüklerdir. Detayına girmek istemiyorum, ekonomi yönetimi bunları biliyor ve paylaşıyor ama bize düşen bir ödev var. Kamusal yükler devlete düşen bir görevse bize düşen bir görev var, operasyonel maliyet. Yani paranın kendisinin dışındaki maliyeti oluşturan en önemli unsurlardan biri kamusal yükler ama onun yanında en az onun kadar operasyonel yükler. Oradaki maliyetle kar arasındaki fark daha düşük. Yani bu 2,5, öbürü 3,1 falan… Şimdi bu operasyonel yüklerin doğru yönetiliyor olması gerek. Bu konuda bankacılık sistemi çok bireysel davranıyor."

Aydın, bankacılık sektörünün yüzde 17 sermaye yeterlilik rasyosuyla güçlü görünümünü sürdürdüğünü vurgulayarak, Türk bankalarının küresel ölçekte karlı pazarlarda çalışmalarını devam ettirdiğini dile getirdi.

- "Mevduat dışı kaynak bulmakta sorun yaşamayız"

Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici da bankacılığın kaynak problemi yaşayacağını tahmin etmediğini belirterek, "Dünyadaki nakit kaynak akışı devam ettiği sürece kaynak sorunu yaşamayız. Mevduat dışı kaynaklar bulmakta sorun yaşamayacağımızı düşünüyorum." diye konuştu.

Girişimciliğin finansmanının sadece bankalar tarafından sağlanamayacağına dikkati çeken Leblebici, "Maalesef açıp mevzuat okuyoruz. Çok fazla araç var ve bu araçları uygulamaya çalışıyoruz. Ancak girişimciliğin finansmanı ekosistemini büyütebilirsek Türkiye'nin geleceği çok parlak. Diğer yandan sermaye piyasalarını bu işin içine dahil etmemiz şart." değerlendirmelerini yaptı.


- "Katılım bankacılığı 2017'de bankacılık sektörünün üzerinde büyüdü"


Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Melikşah Utku ise katılım bankalarının Türkiye'deki tecrübesinin 35-40 yıla yaklaştığını ifade etti.

Katılım bankacılığının 2005'te mevzuat alt yapısının oluşması ve Türkiye'nin büyüme potansiyeli ile çok hızlı bir şekilde büyüdüğüne işaret eden Utku, "Yani 2002'den baktığınız zaman son 2 yılı katmazsanız, neredeyse bankacılık sektörünün iki katı hızla hemen her yıl büyüdü. Yüzde 2'nin altındaki bir pazar payından yüzde 6'lara kadar gelmişti." dedi.

Utku, sektörden çıkışlar yaşanmasaydı, katılım bankacılığının Türk bankacılık sektörü içindeki payının yüzde 10'a yükselmesinin muhtemel görüldüğünü vurgulayarak, katılım bankacılığının 2017'de hem mevduat hem de kredi açısından bankacılık sektörünün üzerinde büyüdüğünü sözlerine ekledi.


- "Dış yatırımları artırırsak değer zincirinden daha fazla pay alabiliriz"

Citibank AŞ Genel Müdürü Serra Akçaoğlu, Türkiye'nin inşaat sektöründe yakaladığı büyümenin diğer sektörlere de yayılması gerektiğini söyledi.

Çok uluslu şirketlerin Türkiye'de yatırımının artması halinde, Türk şirketlerinin dünyada daha rekabetçi hale geleceğini belirten Akçaoğlu, "Ülkemize olan dış yatırımları ve katma değeri yüksek üretimi artırırsak dünyadaki değer zincirinden daha fazla pay alabiliriz. Bu şekilde cari açık da azalacaktır." dedi.

Akçaoğlu, Türkiye ekonomisinde sürdürülebilir iyileşme için kamu kesimiyle özel sektörün birlikte çalışması gerektiğini vurgulayarak, dünyada hız kazanan teknoloji devriminin de ıskalanmaması gerektiğini söyledi.

Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Paul Doany de küresel rekabet ortamında teknolojik alt yapının önemine işaret ederek, fiber yatırımların gelişen dünyadaki yerini anlattı.