ANKARA (AA) - Diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin Soçi'de muhalefeti temsil etmesine ilişkin olarak, "Eğer biz orada bu işlevi görmeseydik Anayasa Komitesine havuz oluşturacak liste tamamen telkinlerimiz dışında davet edilmiş kişilerden oluşacaktı. Muhalefetin bu liste içinde yer alma imkanı kalmayacaktı." dedi.

Kaynaklar, Rusya'nın Soçi kentinde yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi ve öncesinde Viyana'da 25-26 Ocak tarihlerinde Cenevre görüşmeleri kapsamında düzenlenen Suriye konulu özel toplantıya ilişkin bilgi verdi.

Viyana'daki görüşmelerde “Soçi’de ne olacağı" üzerinde durulduğunu belirten kaynaklar, söz konusu toplantıda Rusya’dan üst düzey yetkililer, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ve Türk heyetinin bulunduğunu anlattı.

Türkiye’nin bu süreçte ülkeleri, muhalefeti ve Mistura’yı, Soçi Kongresi'ni, Cenevre sürecine anlamlı katma değer sağlayacak bir egzersiz haline getirmek için teşvik ettiğini söyleyen kaynaklar, hem Viyana hem de Soçi’de ev sahibi Rusya'nın belirgin bir esneklik ve yapıcı tutum ortaya koyduğunu vurguladı.

Soçi ve Astana düşüncesi gündeme geldiğinde Batı'daki Türkiye ile fikirdaş ülkelerde Soçi’nin kendi hedefi olan bir yol olup olmadığı yolunda kuşkular bulunduğunu hatırlatan kaynaklar, “Viyana’daki egzersiz yoluyla BM’nin endişelerinin giderilmesini sağladık. Burada hem bizim katkımız var hem de Rusya’nın Soçi bağlamında ne yapacağıyla ilgili verdiği imaj, ortaya koyduğu parametreler var.” diye konuştu.

Gelinen noktada herkesin tepkisinin olumlu olduğunu belirten kaynaklar, bunu bu noktaya getiren, sağlam tutan esas unsurun da Türkiye olduğunu vurguladı.

Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin Soçi’yi sadece Rusya’nın faaliyeti olarak görmediğini ve bir takım belirsizlikler olsa da garantör olarak sürecin başarısı için sonuna kadar desteklediğini ifade etti.

Soçi için yaklaşık bin 600 kişinin davet edildiğini, listeler üzerinden geçilse de muhalefetin birtakım endişelerinin tam olarak giderilmediği düşüncesiyle katılmama kararı aldığını hatırlatan kaynaklar, fakat bir kısım muhalefetin de Soçi’ye gittiğini ancak orada bir bayrak krizi yaşandığını anlattı. Kaynaklar, Rusya'nın bu konuyu "Bu, Suriye halkının mevcut tanınan bayrağı” diye açıkladığını aktardı.

Türkiye'nin süreci ilerletmek ve çabaların boşa gitmesini engellemek için meseleyi hem muhalefet hem de Rus tarafıyla ele aldığına dikkati çeken kaynaklar, neticede Türkiye'nin muhalefeti temsil etmesine karar verildiğini kaydetti.

Kaynaklar, "Dolayısıyla muhalefet açısından herhangi bir kayıp söz konusu olmadı. Fiziken katılmamış oldular ama katılsalardı yapmak istedikleri ne ise onların hepsi kayda geçirildi ve sonuç alındı.” ifadelerini kullandı.

Soçi'de Anayasa Komitesi kurulmasına ilişkin 150 kişilik isim listesinin belirlenmesi konusunda Mistura'ya yetki verildiğini bildiren kaynaklar, zaten Cenevre'de yapılmak istenen şeyin bu olması nedeniyle Soçi'nin söz konusu görüşmelere gerçek anlamda bir katma değer oluşturduğunu söyledi.

Kaynaklar, "Soçi kendi başına bir barış planı haline gelmedi. Onun sayesinde bir katma değer oluşturuldu. Çünkü Soçi'ye Suriye'nin değişik yerlerinden, değişik gruplardan kişiler katıldı. Ve bunlar Cenevre'de ortaya konan parametreleri ve Mistura'nın görev yönergesini de onaylamış oldular. Bu önemli bir şey. Zira bugüne kadar bunlar Cenevre'de rejim ve muhalefeti temsil eden yapı arasında sadece müzakere ediliyordu. Bundan sonraki süreçte BM Özel Temsilcisi Mistura’ya önemli bir sorumluluk verildi. 150 kişi seçmeyecek, muhtemelen 25-30 belki maksimum 40 kişilik bir komite oluşturacak." ifadelerini kullandı.

Basındaki "Soçi’de rejim ile muhalefet görüşmesi yapıldığı"na yönelik iddiaları yalanlayan kaynaklar, rejimin zaten katılmadığını, sadece rejimi destekleyenlerin bireysel kapasiteleriyle katılımda bulunduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin muhalefeti temsili noktasında istişareler neticesinde Anayasa Komitesi kurulmasına havuz oluşturacak birtakım isimleri belirlediklerinin altını çizen kaynaklar, "Eğer biz orada bu işlevi görmeseydik Anayasa Komitesine havuz oluşturacak liste tamamen telkinlerimiz dışında davet edilmiş kişilerden oluşacaktı. Muhalefetin bu liste içinde yer alma imkanı kalmayacaktı." değerlendirmesinde bulundu.

Mistura'ya verilen yetkinin sınırsız olmadığını, listeyi belirleme sürecinin rejim, muhalefet ve Türkiye gibi konuya müdahil taraflarla istişare ile yapılacak bir şey olmadığına dikkati çeken kaynaklar, oranların üçte bir rejim, üçte bir muhalefet, üçte bir bağımsızlar olması yönünde bir anlayış ortaya çıktığını söyledi.

Türkiye, İran ve Rusya'nın sunacağı 50'şer kişilik listeden seçim yapılması yönünde bir durum olmadığının altını çizen kaynaklar, "Biz garantör olarak yaptığımız çalışmanın ürününü bir katkı ve tavsiye olarak sunuyoruz ama neticede BM özel temsilcisi belirlenmiş kriter ve oranları dikkate alarak, mümkün olan maksimum temsil imkanını vererek ve de ehil kişileri istişare halinde belirleyecek. Bunlar yaklaşık olarak konuşulan sayılar." ifadelerini kullandı.

Kaynaklar, bundan sonraki süreçte Mistura'nın muhtemelen yeni bir tur için tarih belirleyeceğini ve sürecin kısa zamanda netleşmesini beklediklerini bildirdi.

- Mihraç Ural başka isimle katıldı

Kaynaklar, 2013 yılında Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde 52 kişinin ölümüne yol açan terör saldırısının sanığı terörist Mihraç Ural'ın Soçi Kongresi'ne başka bir isimle katıldığını, Türkiye'nin de bunu tespit eder etmez orada güvenlikten sorumlu otoritelerle görüştüğünü, büyükelçiliğin de hemen doğrudan girişimde bulunduğunu anlattı.

Rusya'nın ilk tepkisinin konuyu bilmedikleri ve terörist Ural'ın muhtemelen başka bir isimle katıldığı yönünde olduğunu belirten kaynaklar, teröristin iadesinin istendiğinin altını çizdi.

Türkiye ile Rusya'nın Halep'te ateşkesin sağlanmasından bu yana yapıcı bir ilişkisi olduğunu dile getiren kaynaklar, Rusya'nın da siyasi çözümü bulmak istediğine inandıklarını ve hem sahada hem de diplomatik alanda eş güdüm olduğunu belirtti.

Türkiye'nin PYD konusundaki tutumunun Mistura'ya da her görüşmede iletildiğine değinen kaynaklar, kendisinin de bunun bilincinde olduğunu Türkiye'ye söylediğini aktardı.