ANKARA (AA) - BURCU ÇALIK - Ürdün merkezli Şiddete Karşı Kadınlar Derneğinin Başkanı Kholoud Khrais, Türkiye'nin yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'nı meşru bir mücadele olarak gördüklerini vurgulayarak "Türkiye'nin güvenliği bizim de güvenliğimiz demektir." dedi.

Başta Suriye olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında DEAŞ gibi terör örgütlerinin yaşamını altüst ettiği kadın ve çocuklara ulaşarak onları rehabilite edici çalışmalar yürüten Ürdün merkezli Şiddete Karşı Kadınlar Derneği'nin Başkanı Khrais, AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Khrais, Ürdün'de terör grupları ve onların yarattığı şiddetle mücadele etmek üzere kurulmuş ilk kadın sivil toplum kuruluşu olduklarını ifade etti.

Özellikle terör örgütü DEAŞ'ın toplumda yarattığı tahribatı rehabilite etmeye çalıştıklarını anlatan Khrais, DEAŞ'ın kadınları alınıp satılabilen bir meta olarak gördüğüne, onlara en ağır şiddeti yaşattığına ve bunun İslam diniyle asla bir ilgisi olmadığına dikkati çekti. Khrais, İslam'ın kadını onurlandırmış ve ona her türlü hakkını vermiş bir din olduğunu söyledi.

- "Meşru bir mücadele olduğunu ikrar ediyoruz"

Türkiye'nin Afrin'de yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'na yönelik değerlendirmeler yapan Khrais, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin güvenliği bizim de güvenliğimiz demektir. Türkiye'nin kendi sınırlarını güvence altına alma hakkı vardır. Türkiye'ye yöneltilmiş ne kadar terör eylemi varsa biz ona karşı Türkiye'nin mücadele etme hakkının olduğunu ve bu girişimin meşru bir mücadele olduğunu ikrar ediyoruz. Faaliyetlerimizin birçoğunu da Türkiye'de yaparak aslında bu ülkenin, Türkiye halkının nasıl barışsever bir halk olduğunu, terörle uzaktan yakından ilişkisinin olmadığını da teyit etmiş oluyoruz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın daha önceki görüşmelerinde terörle mücadelenin öneminin vurgulandığına işaret eden Khrais, iki ülkenin terörle mücadelede önemli başarılar kaydedeceğine inandığını belirtti.

- "DEAŞ'ın başındakiler ajanlar"

Terör örgütü DEAŞ'ın, özünde belli ülkelerin amaçlarını gerçekleştirmek için çalıştığını dile getiren Khrais, "DEAŞ bayrağı altında savaşan tabandaki insanlar aptallar, onların başındakiler ise ajanlar. Batılı ülkelerin ajanları. Belirli ülkelerin bölgedeki amaçlarını gerçekleştirmek için çalışan bir örgüt bu." dedi.

DEAŞ'ın İslam ile ilişkilendirilmesinin çok yanlış olduğunu vurgulayan Khrais, sözlerini şöyle sürdürdü:

"DEAŞ'ı kuranların, bu örgütün içerisinde mücadele edenlerin çoğu para karşılığında bu işi yapıyor. Çoğu uyuşturucu kullanıyor ve birçoğunun da geçmişte işlediği birçok suç var. Sabıka kaydı olan, büyük ve orta dereceli suçları işlemiş olan insanlar. Yani adi suçlular. DEAŞ'in varlığının esas sebebi İslam dininin imajını bozmak, adını kötüye çıkarmak. Hem öldürüyor, öldürürken de tekbir getiriyor. Tecavüzü meşru, helal bir şeymiş gibi gösteriyor. Halbuki İslam'ın yasakladığı şeylerin başında geliyor."

- 9 bin kadına destek verdiler

Kholoud Khrais, terör mağduru kadınlar için yürüttükleri çalışmalara yönelik şunları anlattı:

"Dernek olarak 5 bin Iraklı, 4 bin de Suriyeli kadına doğrudan rehabilitasyon desteği sağladık. Yıllarca DEAŞ'la yaşamış olan insanlar vardı. Kadınların, annelerin gözleri önünde çocukları katledilmişti. O kadınların psikolojileri bozulmuştu ve desteğe ihtiyaçları vardı."

Kuzey Irak, Erbil, Duhok gibi yerlerde savaş mağduru kadınlarla bizzat görüştüklerini de aktaran Khrais, "Cariye yapılmış, köleleştirilmiş ve hamile olan Ezidi kadınlarla karşılaştım. Bazı noktalarda da devletlerin yapamadığını gerçekleştirdik, aileleriyle görüşerek bin 500 gencin DEAŞ'a katılmasına engel olduk." şeklinde konuştu.

Kadının toplumun yarısı olduğuna dikkati çeken Khrais, kadının güçlendirilmesinin toplumun güçlenmesi, zayıflatılmasının ise toplumun zayıflatılması anlamına geldiğini kaydetti.