ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - 15 Temmuz şehidi Mesut Acu'nun oğlu Anıl Can Acu, babasının darbe girişiminden 3 ay önce gittiği umrede şehitlik mertebesini dilediğini belirterek, "Babamın dileği kabul oldu." dedi.

Ayakkabı imalatçısı 56 yaşındaki Mesut Acu, FETÖ'nün darbe girişimine direnmek için ailesi uyuduktan sonra gittiği Genelkurmay Başkanlığında, FETÖ mensubu bir subayın kalbini hedef alarak açtığı ateşle şehit düşerek, eşi ve 4 çocuğunu geride bıraktı.

Acu'nun oğlu Anıl Can Acu, o gece yaşananlara ilişkin detayları annesinden ve mahallede bulunan güvenlik kameralarını takip ederek öğrendiklerini söyledi.

Acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu ifade eden Acu, darbe girişiminin olduğu gün, annesinin babasını uyandırarak olayları haber verdiğini dile getirdi.

Bunun üzerine babasının dışarı çıktığını anlatan Anıl Can Acu, şöyle konuştu:

"Babamın kaçta çıktığını kameralardan tespit ettik. Yolda giderken bir arkadaşıyla birlikte TBMM'nin önüne gelmişler ve orada atılan bombayla yaralanmış. Yine kamera görüntülerinden elde ettiğimiz bilgiye göre babam, Genelkurmay Başkanlığının içine kadar girmiş. Genel Sekreterlik koridorunda darbeci Sinan Sürer tarafından kısa namlulu silahtan atılan tek kurşunla şehit edilmiş."

Adli tıp raporuna göre babasının vücudunda şarapnel parçaları olduğunu aktaran Acu, "Gösteriyor ki babam, yılmayıp Genelkurmay Başkanlığının içine kadar giriyor. Koridora yaklaşık 50 kişi giriyor ama ateş açılınca dağılıyorlar. Babam ve Resul Kaptancı kalıyor. Onlar oraya ölmeye gittiklerini biliyorlar, ikisi de şehit oldu." diye konuştu.

- "Allahuteala kuluna dileğini yaşatıyor"

Anıl Can Acu, babasının hayatta önemsediği en önemli şeyin "insan olabilmek" olduğunu ifade ederek, "İnsanlığın olduğu yerde aranılan her şeyin bulunabileceğini söylerdi. İnsan olmadıktan sonra yapılan hiçbir şeyin değeri olmadığını bize anlatırdı. Çok dürüsttü." şeklinde konuştu.

Babası Mesut Acu'nun en büyük istediğinin umreye gitmek olduğunu ve şehit düşmeden yaklaşık 3 ay önce de bu dileğinin yerine geldiğini belirten Acu, şunları kaydetti:

"Umrede kız kardeşleri de babamın yanındaydı. Babamdan, kariyerleri için dua etmelerini istemişler. Babam, umreden döndükten sonra ne için dua ettiğinin sorulması üzerine, 'Ben tek bir şey için dua ettim. Ben, sadece şehitlik istedim' demiş. Babamın dileği kabul oldu, çünkü umreden geldikten 3 ay sonra şehit oldu. Babam 56 yaşındaydı. Böyle bir şeyi nasıl düşündü bilmiyoruz. Savaş durumu yok, bu yaşta bir kişinin şehit olma olasılığı mümkün değildi ama Allahuteala kuluna dileğini yaşatıyor."

- "Baba yokluğu anlatılmaz"

Babasının şehit olmasının üstünden 2 yıl geçmesine karşın acının hala ilk günkü gibi olduğunu dile getiren Anıl Can Acu, "Baba yokluğu anlatılmaz. Allah'ın bize lütfettiği şehitlik makamını gördük. Onun onurunu yaşadık, çünkü herkese lütfedilen bir derece değildir." değerlendirmesinde bulundu.

Acu, babasının huzur içinde olduğunu hissettiğini dile getirerek, "Babamızın bu dünyada olduğu gibi ahirette de güzel yerde olduğunu düşünüyoruz. Allahuteala inşallah şehadetini kabul eder, inşallah şehadet dileğinde bulunanlara da bunu nasip eder." dedi.

- "Darbe girişiminden 3 gün önce rüya gördüm"

Babasının şehit düşmesinden bir süre önce gördüğü rüyayı da paylaşan Anıl Can Acu, şöyle devam etti:

"Darbe girişiminden 3 gün önce rüya gördüm. Bugüne kadar kimseye anlatmadım. Rüyamda, yüzü gözükmeyen iki ayrı ses vardı. Bana, 'Peygamber Efendimiz sana geldi' diyorlar. Ben de 'Ben kimim ki anlamında, Peygamber Efendimiz bana niye gelsin' diye yanıt veriyorum. Israrla, 'Sana geldi, git' diyorlar. Ben de 'O zaman nerede' diye sorduğumda rüyamdan uyandım. Bunu, Peygamber Efendimizin bana babamın şehit olacağını söylemeye geldiği ya da 'Ben şehit olacaktım, babam şehit oldu' şeklinde yorumladım."

Babasının "nasıl bir insan olunması gerektiğini sözlerle değil davranışlarıyla gösterdiğini" anlatan Acu, "Babam yere düşen birine yardım ederek, bize yardım etmekten kaçınmamamız gerektiğini öğretirdi. Biz de babamdan ne gördüysek öyle evlat olmaya çalıştık." ifadelerini kullandı.

- "Torunun adını Mesut koyduk"

Anıl Can Acu, bir kız, bir erkek evlat sahibi olduğunu belirterek, "Kızım dedesi şehit olduğunda 8 aylıktı. Şimdi bir oğlum dünyaya geldi. Dedesine niyet etmiştik. O nedenle oğlumun ismini 'Mesut' koyduk. Bir cümle vardır bilirsiniz, 'Bir gideriz, bin geliriz' diye. Şimdi bir Mesutumuz daha oldu." diye konuştu.

Sınırların olmadığı bir dünyayı hayal ettiğine dikkati çeken Acu, "İnsanların iç içe, barış içinde yaşadığı bir dünya istiyorum. Bırakın insanlar arasında en ufak kavga dövüşü, ben dinler arasında bile rekabetin olmadığı bir dünya istiyorum." şeklinde konuştu.