İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye'nin, yaklaşık 40 yıldır bölücü bir terör örgütü olan PKK ile mücadele ettiğini, 40 binden fazla kişiyi bu terör örgütünün öldürdüğünü belirterek, "Bu terör örgütüne de pek çok ülke destek veriyor. Silah desteği, lojistik destek, eğitim desteği veriyor, başka başka destekler veriyor. Niye veriyorlar? Türkiye zayıf düşsün diye, Türkiye enerjisini buraya harcasın diye, Türkiye bölünsün diye. Hepimiz bunu görüyoruz ve bu etnik teröre karşı da bütün Müslümanların her yerde bir ve beraber olma zarureti vardır." dedi.

Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen, dünyanın muhtelif bölgelerinden Müslüman ilim adamlarının katılacağı "Vahyin Kutsadığı Şehir: Kudüs" toplantısının açılışında, İslam coğrafyasının olduğu yerlerde terör, çatışmalar, kan, gözyaşı, yıkılan evler, okullar, hastaneler, yerinden yurdundan edilen milyonların olduğunu hatırlattı.

"İşte Afganistan... Neredeyse 20 yılı geçti. Kan ve gözyaşı var. İşte Irak, 1990'lı yıllardan beri problem var, 2003'ten beri Irak'ın durumu ortada. İşte Suriye... 2011'den beri kan ve gözyaşı var. Libya öyle. Mısır'da olup bitenlere hep beraber şahit olduk. Terör örgütleriyle, Türkiye'ye yapılmak istenenlere de hep beraber şahit oldu." diye konuşan Bozdağ, Müslümanların yaşadığı coğrafyada, teröre, şiddete en ufacık taviz vermeyen, lanetleyen bir dinin mensuplarının, dini istismar etmek suretiyle, terör örgütleri kuran, insanları, İslam'dan, Müslümanlıktan uzaklaştıran yaklaşımlar ortaya koyduğunu söyledi.

- "Müslümanlar terör örgütlerine karşı yek vücut olmalı"

DEAŞ, El-Kaide, Boko Haram, FETÖ ve daha başkaca İslam'ı, Kuran'ı, dini istismar eden terör örgütlerinin, Müslümana ve İslam'a en büyük zararı veren terör örgütleri olduğunu ifade eden Bozdağ, "Bunlar, insanların İslam'dan ve Müslümanlıktan da uzaklaşmasına yardım ediyorlar. Müslümanların İslam'dan soğumasına, Müslüman olmayanların da 'İslam buysa ben yokum' demesine yol açan kanaatler oluşmasına sebebiyet veriyor. Şeytanlar bir araya gelse, 'İslam'a ve Müslümanlara zarar vermek için nasıl organizasyon yapalım?' dese, eminim ancak böyle organizasyon yapabilir." diye konuştu.

Onun için de Müslümanların, terör örgütleri karşısında yek vücut olması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Peygamber Efendimizin hayatı bütün Müslümanlar için örnektir. Peygamberimizin hayatının hangi evresinde terör var? Teröre rıza var? Teröriste rıza var? Yok öyle bir şey. Adı barış olan bir dinden, terörist, şiddet, nefret, kin ve düşmanlık üretenler, bu dine değil, belki şeytana hizmet ediyorlar. Bizim bu noktada dini doğru anlatmak, doğru öğretilmesini, doğru anlaşılmasını sağlamak gibi önemli bir görevimiz var. Sesimizi bu dinimizi istismar eden terör örgütlerine karşı hep birlikte yükseltmeliyiz. Aksi takdirde, bu terör örgütlerinin güçlendiği ortamda Allah'ın ismini anmak bile hepimiz için daha zor hale gelebilir. Onun için bunlara karşı yek vücut olmak, birlikte hareket etmek, bunlara yaşam alanı, nefes alma alanı tanımamak zorundayız."

Burada en büyük görevin İslam alimlerine, dini idare başkanlarına, onların emrinde çalışanlara düştüğünü dile getiren Bozdağ, "Bulunduğunuz yerlerde, terörün ve teröristlerin İslamı ve Müslümanları istismar etmesine izin vermeyecek zemin hazırlayacak çalışmalar yaptığınızı düşünüyor, bu çalışmaların arttırılmasının faydalı olacağına inanıyorum." dedi.

- "Terör örgütüne pek çok ülke destek veriyor"

Etnik terörün de İslam dünyasının dört bir yanını yaktığını, ideolojik terörün de İslam dünyasına ve Müslümanlara zarar verdiğini belirten Bozdağ, konuşmasında şunları kaydetti:

"Türkiye, yaklaşık 40 yıldır bölücü bir terör örgütü olan PKK ile mücadele etmektedir. 40 binden fazla insanımızı, bu terör örgütü öldürdü. Bu terör örgütüne de pek çok ülke destek veriyor. Silah desteği, lojistik destek, eğitim desteği veriyor, başka başka destekler veriyor. Niye veriyorlar? Türkiye zayıf düşsün diye, Türkiye enerjisini buraya harcasın diye, Türkiye bölünsün diye. Hepimiz bunu görüyoruz ve bu etnik teröre karşı da bütün Müslümanların her yerde bir ve beraber olma zarureti vardır.

Türkiye'nin hemen yanı başında, İslam dünyasının ortasında, Suriye'de, Irak'ta yaşananların hepsine şöyle bir baktığınızda, Müslümanların yaşadığı coğrafyayı yangın yerine çevirmek için ne oyunlar oynandığını hep beraber görüyoruz. Bir yandan ırkçılık vesile edilerek etnik terör, öte yandan din istismar edilerek dini kullanan terör örgütleri, öte yandan mezhepçilik fitnesini bir yandan körükleyerek önümüzdeki yıllar içinde Müslümanları birbirine kırdıracak yeni planlar, yeni tuzaklar ortaya konuyor. Bizim bu planlar, bütün bu tuzaklar karşısında elbette tedbirli olmamız gerekiyor. Bölgemizde, teröristlerin, terör örgütlerinin çoğalmasına, güçlenmesine göz yumarsak emin olun hep beraber bir kez daha kaybederiz. Terör kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin, hedefi, fikri, ideolojisi, rengi, dili, dini ne olursa olsun terör, terördür, insanlığın ortak düşmanıdır. Bu ortak düşmana karşı hepimizin birlikte mücadele etmesi şarttır."

Suriye'de 7 yıllık süreç içinde yaşanan çatışmalar sırasında 800 bin civarında Suriyeli'nin hayatını kaybettiğini hatırlatan Bozdağ, yaklaşık 10 milyon civarında Suriyeli'nin yerinden, yurdundan edildiğini, 3,5 milyon Suriyeli'nin de Türkiye'de misafir edildiğini anımsattı.

- "Terör örgütleri, bölgedeki demografik yapıyı değiştirdi"

Bölgede, "terör güçlensin" diye ciddi yatırımların yapıldığını belirten Bozdağ, "ABD, Türkiye'nin bütün uyarılarına rağmen PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD ve YPG'ye silah desteği verdi, eğitim ve donanım yaptı. DEAŞ terör örgütüne karşı onunla mücadele etti. Biz Türkiye olarak şunu net söyledik; 'DEAŞ bir terör örgütüdür. Bu terör örgütüne karşı mücadelenin başka bir terör örgütü veya terör örgütleriyle yapılması, fevkalade yanlıştır. Bu büyük yanlışı yapmayın. Gelin DEAŞ terör örgütüne karşı Türkiye ile ABD beraber karadan operasyon yapalım.' Ama 'hayır' dediler. Bölgede PKK'nın kolu olan, bizzat PKK tarafından kurulan, yönetilen PYD ve YPG terör örgütlerini güçlendirdiler. Peki bu örgütler ne yaptı? Bulundukları yerdeki Arapları, Türkmenleri, Yezidileri, Süryanileri ve diğer etnik unsurları baskı altına aldılar. Haraç aldılar. Vermeyenlerin mal varlığına el koydular. Daha da biat etmezse bu terör örgütlerine, çocuklarını zorla elinden alıp, örgütün teröristi haline getirdiler, eline silah verdiler. Bununla da biat ettiremedikleri takdirde sürgüne zorladılar. Göç ettiremediklerini de infaz ettiler."

Terör örgütlerinin bölgedeki demografik yapıyı değiştirdiğini, Arapların hakim olduğu yerlerde, artık güçlerinin kalmadığını ifade eden Bozdağ, "Münbiç yüzde 94 Araptı ama orası da bu terör örgütlerinin işgali altında. Rakka Arap'tır, ama bu terör örgütlerinin işgali altında. Afrin'in yüzde 60'ı Arap nüfustur, yüzde 10'u Türkmen, geri kalan diğer etnik unsurlar ve Kürt kardeşlerimizden oluşur. Ama Kürtlerin büyük çoğunluğu da bu terör örgütlerine karşı duran bir yaklaşım içindedir. Ne yapılıyor? Bölgedeki Araplar, Türkmenler ve bu terör örgütüne biat etmeyen Kürtler, yerinden yurdundan ediliyor, mal varlığına el konuluyor, çocukları elinden alınıyor, Demografik yapı değiştirilerek, bölge terör örgütlerine teslim ediliyor. Silah verilerek, eğitim, donatım ve yönetim öğretilerek, bunların devlet şeklinde yapılanması konusunda ciddi adımlar atılıyor." dedi.

(Sürecek)