İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) yayın organı olduğu gerekçesiyle kayyuma devredildikten sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve çalışanlarından oluşan, dosyası ayrılan 18 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 6 tutuklu ve 10 tutuksuz sanık katıldı.

Duruşmada, sanıklara dosyanın 18 sanık yönünden ayrılmasından önce savcılıkça hazırlanan esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanları soruldu.

Sırasıyla söz alan sanıklar, FETÖ ile herhangi bir bağlarının bulunmadığını ve sadece maddi geçimlerini sağlamak için o kurumda çalıştıklarını savundu.

Sanıklardan Osman Nuri Aslan, Feza Gazetecilik yöneticilerinin çoğunun yurt dışına kaçtığına ve bu durumun örgütle ilgileri olduklarını gösterdiğine dikkati çekerek, bu davada yargılanan sanıkların örgütsel ilişkilerinin bulunmadığını öne sürdü.

Aslan, çalıştığı kurumun terör örgütü kurumu olduğunu bilmediğini ve o dönem siyasi yetkililerin de, çoğu yurt dışına kaçan bu kişilerin terörist olduklarını tahmin etmedikleri yönünde beyanlarının bulunduğunu savundu.


- "Bana verilen işi yapmak zorunda kaldım"

Eski Feza Gazetecilik ve Cihan Haber Ajansı'nın muhasebecisi olan sanık Ahmet İrem ise, iki kurumun da muhasebe işlerine baktığını belirterek, şirkete 2016 yılında kayyum atandıktan sonra görevine bir süre devam ettiğini, suçlamalar nedeniyle ayrıldığını ve iş bulamadığı için şu an züccaciye sektöründe çalıştığını söyledi.

İddianamede, "şirketteki satış işlemlerinde vekalet verilmiş muhasebeci olarak imzasının bulunduğu" tespitine ilişkin konuşan İrem, "Daha sonra yurt dışına kaçan dönemin CHA Genel Müdürü Abdulhamit Bilici görevlendirdi beni. Asıl ona sorulmalı satış işlemleri. Benim görevi kabul etmemem söz konusu değildi. Vekaletname için nüfus bilgisi bile talep edilmedi benden. Satışlar yeni çıkartılan vekaletlerle gerçekleşti, uzun süreli vekaletler değildi. Ben satışların hangi bedel karşılığında gerçekleştiğini bile bilmiyorum. Sadece prosedür olarak gidip imza atıyordum. Benim imzam var ama vekaleti verenlerin yargılanması gerekiyor. Ben, bana verilen işi yapmak zorunda kaldım ama suçlu ben oluyorum." dedi.

Bu kurumda ekmek parası için çalışmaya başladığını ama terörist olarak yargılandığını savunan İrem, "Asıl yetkililerden giden geri gelmemiş. Biz gitmedik çünkü bizim böyle bir derdimiz yoktu. Ben MHP sempatizanıyım. Geçim sıkıntısı yaşıyorum. Ne yapacağız bu saatten sonra, dilenecek miyiz? Gazetede çalışmama rağmen gazeteye veya dergilerine aboneliğim yok. ByLock kullanmadım. İyi ki beni kendilerinden görmemişler, görselerdi nasıl savunurduk kendimizi kim bilir? 'Amirim' dediğim kişiler ortalıkta yok." ifadesini kullandı.

Sanık Ahmet İrem, evinde bulunan Fetullah Gülen kitapları ile ilgili de, "kitapların çok eski olduğu ve raflara kaldırdığı kitapların varlığını bile unuttuğu" yönünde savunma yaptı.

Duruşma, sanık ve sanık avukatlarının mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.


- Dava süreci

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, gazetenin eski yazarları Mümtazer Türköne, Şahin Alpay ve Ali Bulaç'ın da aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 31 sanığın, "anayasal düzeni, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti.

Zaman gazetesinde köşe ve haber yazarlarının 17-25 Aralık 2013 sürecinde algı mühendisliğine katkıda bulunduğu belirtilen iddianamede, örgüt medyasının, diğer medya kuruluşlarıyla dirsek temasına geçtiği, kumpas ve komplolarla başlatılacak operasyonlara dair sinyal verdiği belirtilmişti.

Sanıkların yargılanmasına, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkamesi'nce 18 Eylül 2017'de başlanmıştı. Yargılama sürecinde 4 sanığın tahliyesine hükmedilmişti.


- Şahin Alpay'a AYM'ye başvurusu sonrası tahliye

Tutuklu sanıklardan Alpay'ın yargılama sürecinde başvurduğu Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Alpay ile ilgili "hak ihlali" kararı vermişti. Bu sanığın tutukluluk durumunu yeniden ele alan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2018'de Alpay'ın tutukluluk halinin devamına karar vermişti. 16 Mart 2018'de Alpay'ın durumunu bir kez daha değerlendiren mahkeme heyeti, bu kez Alpay ile ilgili tahliye kararı vermiş ve ''yurt dışına çıkış yasağı" ile ''konutunu terk etmeme''den oluşan adli kontrol hükümleri uygulamıştı.

Davanın 5 Nisan tarihli duruşmasında mütalaasını açıklayan savcılık, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay'ın da aralarında bulunduğu 9 sanığın, "Anayasa'yı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 29 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma" ve 2 sanığın da "örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçlarından 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etmişti.

Mahkeme heyeti, aynı tarihli duruşmada tahliye taleplerini reddetmiş, dava dosyasının 20 sanık önünden ayrılmasına karar vermişti.

FETÖ'nün kapatılan yayın organlarında çalıştıkları ve yöneticilik yaptıkları iddia edilen sanıklar Osman Nuri Arslan, Şeref Yılmaz, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Murat Avcıoğlu, Zafer Özsoy, Cuma Kaya, Hüseyin Turan, Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaatin Güner, Osman Nuri Öztürk, Süleyman Sargın, Ali Hüseyin Çelebi, İsmail Küçük, Onur Kutlu, Hüseyin Belli, Yüksel Durgut ve Ahmet İrem'in (18 sanık) dava dosyalarının Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda gerçekleşmesine hükmedilmişti.

Dosyası ayrılan tutuklu sanık Adil Gülçek'in duruşmasının 11 Nisan’da yapılmasına karar veren heyet, dosyasını ayırdığı diğer sanık Sedat Yetişkin'in duruşmasının da 8 Mayıs’ta yapılmasını hükme bağlamıştı.