İki gündür sabahtan akşama 28 Şubat davasının duruşmasında olduğumdan Taraf gazetesinin manşet haberinden biraz geç haberim oldu.

Biz 28 Şubat darbecilerinin savunmaları ve çapraz sorgularına odaklanmışken 2004 yılı MGK kararı, Gülen’i bitirme kararı manşetiyle gündeme oturmuş.

Bu konudaki görüşlerimi ifade etmeden, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendiyi,  hizmet hareketini ve benzer statüdeki sivil yapılanmaları bitirme planlarının 28 Şubat davasında nasıl gündeme geldiğinden bahsetmek istiyorum.

Dün 28 Şubat Darbe davasının tek sivil sanığı Kemal Gürüz’ün savunma ve çapraz sorgu günüydü. Suçlamaları inkara dayalı savunmasından sonra bir kısım mağdur ve müştekiler vekili olarak kendisine doğrudan sorular sordum. Dosyadaki belgelere dayalı bu sorular, darbe suçunun sübutu ve unsurları açısından önemi kadar, darbecilerin “irticai unsur” olarak gördükleri kişi ve kuruluşlarca üzerinde dikkatlice düşünülmesini bugün bir kez daha zorunlu kılıyor.
 
Sanık Kemal Gürüz’e duruşmada doğrudan yönelttiğim sorularımın bazıları:

•    YÖK kanunu Ek 17.maddesiyle üniversitelerde kılık kıyafet serbestliği getirilmesine rağmen, başörtülü öğrencilerin üniversitelere alınmamasını emreden genelge yayınladınız mı?
•    Darbeci generallerle fikir ve eylem birliği içinde değilseniz bu genelgeyi neden görevde olduğunuz 1995-1996 yıllarında yayımlamayıp, 28 Şubat darbesinin gerçekleştiği 1997 yılında yayımladınız?
•    Asker sanıklardan Erdoğan Öznal’dan 10 Ekim 1997 tarihli, Kemal Gürüz’e başlıklı el yazısıyla yazılmış 89 sayfalık, gizli ibareli, “siyasi islamla mücadele yöntemleri” başlıklı bir belge aldınız mı?
•    Bu belgenin aslının evinizde yapılan aramada ele geçirildiği doğru mu?
•    Başkanlığınızda 61 Rektör ile birlikte Batı Çalışma Grubu’nun düzenlediği brifinge katıldınız mı? Brifing konusu neydi? Konu hükümeti düşürmek olduğuna göre darbeyle ilginizin olmadığını söylemeniz ne derece inandırıcı?
•    28-29 Nisan 1997 Genelkurmay Konferans salonu,  2 Mayıs 1997 Harp Akademileri Komutanlığı konferans salonunda düzenlenen TİSK, TÜSİAD, ADD, DİSK, Çağdaş eğitim Vakfı, Rotary Kulüp vs. 368 kişinin katıldığı toplantılara katıldınız mı? Toplantıların konusu neydi?
•    Binlerce meslek lisesi öğrencisini mağdur eden adaletsiz katsayı uygulamasını Çevik Bir’in emir ve talimatı ile mi başlattınız?
•    30.10.2001 tarihli sizin imzanızı taşıyan belge ekinde irticai faaliyette bulunanlar başlığıyla personel isim listesi düzenlemeniz bir fişleme değil mi?
•    31 Temmuz 1997 tarihli  BÇG’nin kurucusu Org. Çetin Doğan imzalı tarafınıza yazılan yazıda 18 Mart Üniversitesindeki irticai kadrolaşmadan bahsedilip tedbir alınması isteniyor. Siz YÖK başkanı olarak BÇG’na mı bağlısınız. Emirleri BÇG’den mi alıyorsunuz?
•    Yaptığınız işlemler aleyhine yargıya gidenler netice alamadı diyorsunuz. 28 Şubat darbecilerinin sizin gibi yargı mensuplarına da brifing verdiğini bilmiyor musunuz? Tarafsız hukuku uygulayan hakim ve savcıların baskı altına alındığını, yargının bağımsız ve tarafsız karar veremediğini biliyor musunuz?
•    Üniversitelerde görevlerine son verdiğiniz Beşir Atalay, Servet Armağan gibi rektörler ve diğer akademisyenler suç işlemişler ise niçin adli makamlara intikal ettirmediniz. Yaşam tarzları, icraatları suç değilse meslekten ihraç ve benzeri yaptırımlar uygulamanız 28 Şubat Darbecileri ile fikir ve eylem birliği içinde aynı suçu işlediğinizi göstermiyor mu?
•    Basına intikal eden resimlerde “ORDU GÖREVE” pankartlarıyla toplantı ve gösteri yaptığınız görülüyor. Orduyu göreve davet bir darbe çağrısı değil mi?

Sorular devam ediyor ancak şu soru önemli ve gündemle doğrudan alakalı.

•    BÇG tarafından tarafınıza gönderilen, sizin de Üniversite Rektörlüklerine gönderdiğiniz yazıda öğretim üyelerini “radikal İslamcı, Nakşibendi, Yeni Asya grubu nurcu, M.Kırkıncı grubu nurcu, F.Gülen grubu nurcu, Süleymancı, milli görüşçü, genel İslamcı, Dünya Kardeşlik Birliği mensubu” gibi sıfatlarla fişlediğiniz, evrensel hukuka ve anayasaya aykırı biçimde insanları inancına, mezhebine, felsefi kanaatine göre ayrımcılığa tabi tuttuğunuz  doğru mudur?
•    Bu fişlemeler, suç teşkil eden bir eylem olarak 28 Şubat Darbecileriyle müşterek hareket ettiğinizi  göstermiyor mu?
•    Size talimat verildiğini söylüyorsanız, kanunsuz emirlerin uygulanmayacağının bir anayasa kuralı olduğunu bilmiyor musunuz?

Şimdi başa dönecek olursak, Taraf’ın manşete taşıdığı söz konusu MGK kararı Hükümet sözcüsü tarafından yalanmadığına göre böyle bir tavsiye kararı alınmış.
Ak Parti’nin iktidara yeni ısındığı, Balyoz Darbe Planının gündemde olduğu, Cumhurbaşkanlığı makamında da hükümetle uyumlu olmayan muhaliflerle ve askerlerle işbirliği yapan A.Necdet Sezer’in bulunduğu süreçte alınan bir tavsiye kararı.

Aynı kararda dikkat çeken en önemli nokta, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Büyükelçiliklere, Gülen okullarına ve Milli Görüş’e yardım edilmesi için gönderdiği 3846 ve 3847 sayılı genelgelerin geri çekilmesi tavsiyesi. Demek ki, Ak Parti’nin özgür iradesi bu genelgelerle ortaya konulmuş ve icraya başlanmış. MGK tavsiye kararı o konjonktürde Başbakan Erdoğan ve iktidarına baskı yapmaya yönelik bir karar. Tavsiye niteliğindeki bu kararı hükümet üyeleri imzalamış iseler de uygulama olmadığı kesin. Öyleyse bu karar neden şimdi gündeme geliyor ? Cevabı bence net.

Ergenekon davası kapsamındaki Ak Parti'yi ve Gülen'i bitirme planı deşifre olunca Gülen Cemaati ile Ak Parti'yi birbirine düşürme planı devreye sokuldu. 2004 MGK tavsiye kararının uygulanması yönünde Hükümetin bir kararı ve eylemi olmadığı için eski defterler karıştırılıp bu MGK kararı piyasaya sürülüyor.

Öyleyse bu mesele değerlendirilirken 28 Şubat Darbecilerinin etkisizleştirilecek hedef olarak gördüğü, darbeci zihniyetin ayrım yapmaksızın karşısına aldığı dini referans alan sivil toplum kuruluşları ile, belli oranda aynı tabandan da destek alarak güçlü iktidarını sürdüren Ak Parti’nin zayıflatılmasının amaçlandığı düşünülmeli değil mi?


(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)