Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin haberine göre; Çet’in şüpheli ölümüne ilişkin dava dün Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi. Tutuklu sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu ile avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada Şule Çet’in otopsi görüntüleri ve fotoğraflarını inceleyerek rapor hazırlayan Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hakan Kar tanık olarak dinlendi. Prof. Kar, mahkeme dosyasına sunulan ve daha önce kamuoyuna yansıyan raporunda yer verdiği tespitlerini tekrarladı.

ZORLA ANAL İLİŞKİ

Prof. Kar, tespitlerine göre maktulle zorla anal ilişki yaşandığını söyledi. Çet’in boynunda hyoid kemiğinde kırık tespit ettiklerini de belirten Prof. Kar, cinsel bölgelerde tespit edilen lezyonların yüksekten düşme sonucu olamayacağını söyledi. Prof. Kar, boyundaki hyoid kemiği kırıkları ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde, bu kırığın yüzde 5 ila 7 arasında yüksekten düşme, yüzde 70’in üzerinde de elle boğulmalarda görüldüğünü söyledi. Prof. Kar ayrıca Çet’in, tırnak altında doku geçişlerinde tespit edilen DNA’nın tokalaşma ile geçmeyeceğini, bunun ancak tırmıklama sonucu geçebileceğini savundu. Prof. Kar, mahkemenin olay yerinde yaptığı keşfin ardından düşme mekaniği ile ilgili Türkiye’de alanında tek uzman olan Prof. Dr. Çağlar Özdemir ile bir takım değişik dalga boyunda ışık veren cihazlarla inceleme yaptıklarını ifade ederek, “Bunu olay yerinde çekilen fotoğraflarla karşılaştırdık. Halı üzerinde bir takım izlerin, biyolojik lekelerin hâlâ olduğunu gördük” dedi.

YÜKSEKTEN KORKARDI

Tanık olarak dilenen Şule Çet’in üniversite arkadaşı Zehra Aybüke Akdağ beyanında, “Şule’nin yükseklik korkusu vardı, yüksek olan bir yerde asla durmazdı. Bir kere ne ağlarken gördüm ne de mutsuz bir haline rastladım. Hiçbir problemi yoktu, psikolojik bir sorunu da yoktu. Bir gün sonra doğum günü vardı onun için hazırlıklar yapmıştı” dedi.

YANLIŞ TELEFON İDDİASI

Çet ailesinin avukatlarından Umur Yıldırım da sanıklardan Berk Akand’ın ifadesinde kullandığını söylediği telefon markasıyla, savcıya teslim ettikleri telefon markasının farklı olduğunu iddia ederek, “Hâlâ delilleri saklıyorlar. Sanık Çağatay Aksu, ifadesinde ‘Camdan sarkmış haldeydi, kurtarmak istedim’ diyor ama ne hikmetse 112’yi ne 110’u ne de 155’i arıyor. Aşağıya indiğinde de güvenlik görevlilerine ‘Buradan bir kız geçti’ diyerek yaptığını gizlemeye çalışıyor” dedi. Sanık avukatları ise bu iddiayı yalanladı.

SENARYO YAZIYORLAR

Çet ailesinin avukatlarının savunmalarına ilişkin olarak sanık Çağatay Aksu, “Yine bir senaryo. Ben çürütmekten onlar üretmekten yorulmadı. Kendi bilirkişi raporlarını istedikleri gibi hazırlıyorlar. Bu davada nedeniyle doğaüstü güçlerim olduğunu düşünüyorum. Birine dokunmadan tecavüz etmek, birine dokunmadan atmak nasıl oluyor anlamadım” dedi. Mahkeme dinlenen tanık Prof. Hakan Kar’ın beyanında “halı üzerindeki biyolojik lekelerin” bulunduğu iddiasıyla ilgili olarak 17 Temmuz tarihinde uzmanlarca olay yerinde inceleme yapılmasına karar verdi.

ARKADAŞI DİNLENECEK

Sanık avukatlarının delilleri kararttığını ve yalancı şahitlik yaptığını ileri sürdükleri Şule Çet’in ev arkadaşının bir sonraki celsede tekrar dinlenilmesine, bir önceki ara karar gereği sanıkların asansörde aralarındaki konuşmayı çözmek için istenilen dudak okuma raporunun beklenmesine, Şule Çet’in olaydan önceki psikolojik durumunun belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan talep edilen raporun beklenilmesine karar verdi.

DELİL KARARTILIYOR

Duruşmanın ardından, büyük bölümü kadınlardan oluşan izleyiciler, “Şule için adalet” sloganları atarak salondan ayrıldı. Adliye önünde toplanan kadınlar burada bir süre eylemlerine devam etti. Burada bir açıklama yapan Çet ailesinin avukatlarından Umur Yıldırım, “Burada bir cinayet işlendi ve biz bu cinayeti kim işledi, nasıl işledi bunu ortaya çıkarmaya çalışırken halen delilleri karartmaya, mahkemeyi yanıltmaya devam ediyorlar” dedi. Baba İsmail Çet de “Adalete güveniyoruz. Adalet yerini bulacak” dedi.