Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), tarihsel ve bilimsel önemi bakımından Hasankeyf sit alanının Ilısu Barajı ve HES Projesi sonucunda zarar görecek olması iddiasıyla yapılan başvuruyu reddetti.

Hasankeyf sit alanının tarihsel ve bilimsel bir öneme sahip olması sebebi ile Ilısu Barajı ve HES Projesi yapımına karşı çıkılmış, konu ile ilgili kişiler AİHM’ye gitmişti. AİHM’ye başvuranlar, Almanya, Avusturya ve Türkiye ortaklığından oluşan şirketlerin projeyi gerçekleştirmeye görevli olduğunu belirterek, bu üç ülke aleyhine başvuru yapmıştı. AİHM, Almanya ve Avusturya açısından başvurunun kabul edilemez olduğuna, Türkiye açısından başvurunun incelenmesinin ertelenmesine karar vermişti.

Başvuru konu açısından mahkemenin yetkisine girmiyor

Başvurunun 21 Haziran 2016 tarihinde hükümete tebliğ edilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan hükümet savunması 30 Ocak 2017 tarihinde mahkemeye iletildi. Hükümet savunmasında, özellikle kültürel ve tarihi mirasın korunması hakkının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. ve 10. maddesinin kapsamına girmediği gerekçesiyle konu bakımından yetki itirazında bulundu. Bu itiraza delil olmak üzere uluslararası sözleşmeler, ulusal hukukun konuya ilişkin yorumu ve Avrupa devletlerindeki durum karşılaştırmalı olarak anlatıldı. İtirazın yanı sıra hükümet savunmasında, esasa ilişkin hususlarda da gerekli açıklamalara yer verildi. AİHM, 21 Şubat 2019 tarihinde hükümet savunmasında konu bakımından yapılan itirazı dikkate alarak, başvurunun konu açısında mahkemenin yetkisine girmediği gerekçesiyle Hasankeyf sit alanına ilişkin başvuruyu kabul edilemez buldu.