PAKETİN AKIBETİ HAYROLA


Burhan Kuzu, Anayasa değiştirme konusunun Meclisin elinde hukuken bulunduğunu ama fiilen varolmadığını belirterek, "Anayasa ile ilgili 10-12 maddelik bir paket düşünülüyor. Muhalefet destek vermiyor o zaman referanduma gidilecek. Değişiklik referanduma gitse de Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabi. Bu durumda yapacağımız paketin de akıbeti hayrola" dedi.

Kuzu, kendilerine en ağır gelenin "Bu meclis anayasa yapamaz, yapmamalı" yorumu olduğunu belirterek şunları söyledi: "Niye? Şunu deseler normal. Daha geniş bir katılım olsun, konsensüs olsun. Hep beraber olalım. Üniversiteler de işin içine girsin, sivil örgütlerde bulunsun. Bunlar başımızın tacı. Ama bu meclis anayasa yapamaz çünkü `bu meclis kurucu meclis değildir' dendiği an işte o zaman millete korkunç bir tokat atılmış oluyor. Nedir o tokat? Bu meclis anayasa yapamaz kurucu meclis yapar. Sorduğun zaman ne zaman olur? Darbe zamanlarında ya da yeni bir devlet kurumunda. Yeni devlet kuramayacağımıza göre, bir tek elimizde darbe kalıyor. Darbe dönemi dışında yapamayacağında eğer yeni bir anayasayı kurucu meclis derseniz. O zaman da bizim elimizde bir tek darbe duası kalıyor başka bir şey de yok. `Alllahım bir darbe gönder anayasa yapacak kadar olsun. O da başımıza bela olmasın çeksin gitsin. Böyle bir şey olabilir mi yani? İş gelip oraya dayanıyor maalesef. Dolayısıyla biz bu meclis anayasa yapar. Bal gibi de yapar, yapmalı da doğrusu. Evvela buna destek olmamız lazım. Sivil meclis anayasa yapmazsa demekki `darbe dönemi anayasası iyidir, devam edeceğiz'. Böyle bir şey olabilir mi? Bugünkü gelinen çıkmaz bu. Asıl sorun burada düğümleniyor. Siz yüzde 47 ile gelmişsiniz, anayasa yapmaya kalkıyorsunuz. `Hukuken yapamazsın' diyorlar. Buna kimse inanmaz doğru da değil zaten. Biz bu bakımdan inşallah referandumu da göze alarak bir şeyler getireceğiz. Milletin sağ duyusuna güveniyoruz. Daha önce de cumhurbaşkanlığını halka seçmeye getirdik. O zaman da muhalefet `hayır oyu verin' diye sokaklara döküldü ama yüzde 70 evet oyu verildi. Buna da öyle vereceklerdir. Bu millet kendi kararını kendi versin."

GELİŞMİŞ ÜLKELERDE KISA METİN

Prof. Dr. Kuzu, 1961 ve 1982 anayasalarının "darbe" anayasası olduğunu da vurgulayarak, Anayasa'nın önemli bir metin olduğunu ve gelişmiş ülkelerde Anayasaların kısa metinlerden oluştuğunu hatta İngiltere'nin hiç anayasasının olmadığını, gelişmekte olan toplumların ise çok geniş kapsamlı metinler hazırladığını söyledi. Az maddelik anayasa yaparak gelişmiş bir ülke olunamayacağını belirten kuzu, gelişerek maddelerin azalacağını kaydetti. Türkiye'de anayasaların hep olağanüstü hallerde yapıldığını ve şu anda olağanüstü haller olsa da yeni Anayasa yapmak konusunda ısrarcı olunması gerektiğini anlatan Kuzu, günümüzde yeni bir anayasa meselesinin varolduğunu bunun için de konsensüs gerektiğini ancak buna ulaşılamadığını ve muhalefetin sürekli masadan kaçtığını dile getirdi.

GÖNLÜMÜZDEN GEÇEN SIFIR ANAYASA

Prof. Kuzu, ellerinde TÜSİAD, TOBB gibi sivil toplum kuruluşlarının hazırladığı Anayasa metinleri bulunduğunu da anımsatarak, geniş bir katılımla anayasa yapmanın mümkün olduğunu da söyledi.

"Gönlümüzden geçen sıfırdan yeni bir anayasaya yapmaktır" diyen Kuzu, değiştirmekten anayasanın "yamalı bohça"ya döndüğünü de söyledi. Yeni bir anayasa yapılamıyorsa değiştirmenin de mümkün olduğunu vurgulayan Kuzu, 2007 yılında sıfırdan bir anayasa yaptıklarını ancak gelen tepkiler nedeniyle gerginliği tırmandırmamak için geri adım attıklarını anımsattı. Kuzu, Anayasa'da 177 madde içinde 16 kez değişiklik yapılarak 89 maddenin değiştirildiğini de belirterek, değişimin yapmanın da bazen tek başına yetmediğini uygulanmasında da sıkıntılar yaşanabildiğini söyledi.

YARGI MUTLAK BAĞIMSIZ

Gündemde yeni bir anayasa yapmaktan ziyade mini bir paketle değişikliğin söz konusu olduğunu da belirten Kuzu, bu değişikliklerin içinde HSYK'nın yeniden oluşumu konusunun varolduğunu kaydetti.

Yargının "bağımsızlık yok" diye şikayet ettiğini de anımsatan Kuzu, gelişmiş batı ülkelerinde HSYK türü oluşumların çoğunluk üyelerini parlamentolarının seçtiğini ve yargıçların bağımsızlıklarında da bir şey kaybetmediklerini anlattı. Kuzu, egemenlik milletindir, sözüne de atıfta bulunarak. "İtiraf ediyorum, egemenlik milletindir. Ama nasıl kullanılıyor? Yetkili organlar eliyor. Bunlar kimdir? Yasama, yürütme ve yargı. Türkiye'deki tablo ise öncelikle bu yetkiyi yargı, askeri ve sivil bürokrasi, basın ve üniversiteler kullanıyordu. Kalanına da vekiller. Biz bu çarpık yapıyı değiştirmeye çalışıyoruz" dedi.

Kuzu, Türkiye'de yargının mutlak bağımsız olduğunu da belirterek, sorunun yargının kendi içindeki düzenden kaynaklandığını da söyledi.

YARGIÇ DEVLETİ, HAKİMLER HÜKÜMETİ

Yargının siyasi baskı altında olmadığını ancak bağımsız olması gereken yargının siyasetin içine çok fazla girdiğini kaydeden Kuzu, bazı yargıçların kendi eğilimlerini kapının dışında bırakmadan karar alabildiğini de söyledi. Kuzu, bu dönemde bağımsız yargıya müdahale var, diyenlerin 28 Şubat sonrasında Genelkurmay'dan otobüslerle gidip brifing aldığını da belirtti. Yargının siyasetin içine çok girmesinin ülkeyi "yargıç devleti ve hakimler hükümetine" götüreceğini kaydeden Kuzu, "Bunların siyasiler hesap verme derdi yok. Ben bir yanlış yaptığım zaman millet sandıkta hesabını soruyor" dedi.

Siyasi partilerin kapatılması konusuna da değinen Kuzu, Türkiye'de bu konuda çok aşırı bir uygulamanın varolduğunu ve yeni değişiklikle Venedik kriterlerini getireceklerini söyledi.

Kuzu, Anayasa değişikliği paketinde kadın hakları, çocuk hakları, memurlara toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı ile HSYK ve YAŞ kararlarını yargı denetimine açma konusunun da yer aldığını anlattı.

Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Kuzu, Danıştay'ın katsayı kararına ilişkin soru üzerine, bu kararda Danıştay'ın YÖK'ün yerine karar vermesini eleştirdiğini söyledi.

AK PARTİ POSTMODERN DARBE ÜRÜNÜ

Bir öğrencinin "AK Parti 28 şubat postmodern darbesinin bir ürünüdür yorumuna katılıyor musunuz?" sorusunu Prof. Kuzu şöyle yanıtladı: "AK Parti'nin postmodern darbe olan 28 Şubat'ın ürünü olduğu doğrudur. Şu anlamda doğrudur. Demokrasiye müdahale edersen, adama böyle yaparlar. O anlamda doğrudur. 27 Nisan bildirisini yaptın, yüzde 47 aldık bu da doğrudur. Demekki siyasete karışmayacaksın kardeşim. Kendi işine bakacaksın. Mesele burada. Zaten siyasetçinin ipini dürecek olan millettir. Bu millet siyasetçiyi alır partisini dehlize atar kimse de oradan bir daha çıkaramaz. Bırakın milleti kendi haline. ikide bir de çomak sokarcasına müdahale edilen demokrasinin her tarafı delik deşik oldu. Efendim postmodern darbe sonucu iyi midir? Netice itibariyle, düzgün gitmiş olsaydı olmazdı, iyiki demekki oldu diyorsun, Ak parti gibi fevkalede icraat yapan bir parti geldi belki Türkiyenin hayrına oldu. Bazen şerden hayır doğar da onun için bunu söylüyorum."


DHA/ Mustafa Küçük




  YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ FARKLI GÖRÜŞLER İÇİN TIKLAYINIZ.