CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu, ‘yeni anayasa’ tartışmalarını değerlendirdi.

Milliyet'ten Mehtap Gökdemir'in haberine göre; Yeni anayasaya ilişkin AK Parti ile bir görüşme olup olmayacağı ve bu konuda masaya oturmak için şartların neler olduğuna ilişkin sorulara yanıt veren Kaboğlu, güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasına da dikkati çekti. Kaboğlu, özetle şunları söyledi:

PARLAMENTER SİSTEM VURGUSU: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen ancak devleti temsil ve yürütme yetkilerini tek kişide toplayan bu sistem işin başından itibaren tartışma konusu olmuş ve siyasal istikrarsızlık sorunsalı ile Türkiye’yi bir açmaza sürüklemiştir. CHP, demokratik parlamenter rejim hedefini seçim öncesi ve seçim sonrası hep beyan etmiştir. Son olarak 37. Olağan Kurultay’da oy birliği ile kabul edilen İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi, yeni anayasayı ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejim önerisi ile demokratik hukuk devletine anayasa yoluyla dönüş isteminin de öncüsü olmuştur. Demokratik muhalefetin başlattığı çalışmalar, TBMM eksenli işleyen güçlü bir parlamenter rejim ereğinde demokratik hukuk devleti kuran Anayasa’ya giden yolun ilk adımı olarak görülebilir.

CUMHURİYET’İN NİTELİKLERİ: Erkler ayrılığının olmadığı bir devlette özgürlükler de güvence altında olamayacağına göre erkler ayrılığı düzeneklerini öngören anayasa tasarımı öncelik taşımalıdır. Bu nedenledir ki ‘Cumhuriyetin Temel Kuruluşu (yasama/yürütme/yargı)’ ve bundan beslenecek ‘Mali ve İktisadi Hükümler’ belirlendikten sonra kurumsal anayasa hukukuna denk düşen maddelerinin yazılması ikinci aşaması olmalıdır. Son olarak partiler arası heyetler ve elden geldiğince geniş bir katılımla gerçekleştirilecek görüşmelerle nihai metin oluşmalıdır.

ÖLÇÜT 2. MADDE: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ‘kırmızı çizgi’ kabul edilerek, yeni ve sivil anayasa çağrısının gerçekleşme olasılığı bir yana, TBMM’de temsil edilen siyasal partilerin aynı masa etrafında oturmaları bile zor. Anayasa girişiminde ölçüt, siyasal partilerin kırmızı çizgileri değil, Cumhuriyet’in niteliklerini belirleyen Anayasa madde 2’dir: İnsan hakları, demokratik ve laik devlet, hukuk devleti ve sosyal devlet. Bunlar anayasa girişiminin asgari ölçütleri. Hukuk devleti, erkler ayrılığını gerçekleştirmeye elverişli bir devlet örgütünü gerekli kılar. Örneğin, 2001 Anayasa değişikliğinde ‘İnsan haklarına dayanan Cumhuriyet’ kavramı kullanıldı. Madde 2’deki ‘İnsan haklarına saygılı devlet’ kaydını, 2001’den bu yana, ‘insan haklarına dayanan devlet’ şeklinde okumaktayız. Bir anayasa değişikliğinde, bu insan hakları güvencesini geriye götürme olanağı bulunmamaktadır.

TÜM YURTTAŞLAR KATILMALI

Anayasa sürecine katkı, nasıl bir ülke, nasıl bir toplum ve nasıl bir devlet istediğimizi geleceğe yönelik ortak yaşama belgesine yansıtmak demektir. Bu nedenle bu sürece bütün yurttaşları olduğu gibi daha çok kadınları ve özellikle gençleri katmak gerekir. Genç kuşaklara, 100 yıl önceki güçlü kurucu iradeyi geleceğe taşıma ve Türkiye toplumunun özgeçmişini birlikte yazmaya katkı olanağı sağlanmalıdır. Bunda, ‘yurttaşlık, eşitlik ve laiklik’ üçlüsünün oluşturduğu ve Cumhuriyet’in dayandığı değerler bütünü, itici güç olarak algılanmalıdır.