Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) verilerinden de yararlanarak, '12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü' öncesi rapor yayımladı. Raporda, geçen yıl Türkiye genelinde 67 çocuk işçinin iş kazalarında yaşamını yitirdiği belirtilerek, çocukların bedensel, duygusal, ticari ve emek olarak sömürülmesinin bir bütün olup, çocuk işçiliğinin tüm toplumun sorunu olduğu belirtildi. Raporda, ILO verilerine yer verilerek, dünya genelinde 213 milyon çocuğun çalıştığı, bunun 73 milyonunun ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırıldığı anlatıldı. Dünya genelinde iş kazalarında ölen çocuk sayısının her yıl 10-12 bin arası olduğu da raporda paylaşıldı.

DÜNYADA HER 10 ÇOCUKTAN 1’İ İŞÇİ OLARAK ÇALIŞIYOR

Dünyada her 10 çocuktan birinin işçi olarak çalıştığı, 75 milyon çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyen işlerde çalıştığı bildiren raporda, çalışan çocuk işçilerin 95 milyonunun erkek, 64 milyonunun ise kız çocuğu olduğu belirtildi. Raporda ayrıca, çocuk işçilerin yüzde 72'sinin tarım, yüzde 16'sının hizmet sektörü, yüzde 12'sinin de sanayi sektöründe çalıştığı kaydedildi.

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden yapılan açıklama şöyle;

12 HAZİRAN ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE GÜNÜ!..

2018 de 67 çocuk işçi, iş kazası/cinayeti sonucu hayatını kaybetti!..

Sonda söyleyeceğimizi baştan söyleyerek başlayalım. Bizce en basit tarifiyle, çocuk emek sömürüsünün “meşrulaştırılmış” tanımıdır; Çocuk İşçiliği!

Çocuğun bedensel, duygusal, ticari ve emek sömürüsü bir bütün olup, maalesef çocuk istismarında bu sömürüler çok zaman iç içe geçmektedir. Bunun en tipik örneği yine “Çocuk İşçiliği” dir.

Bu nedenle çocuk işçiliği çok faktörlü, çok aktörlü bir sorundur. Bu sorun ne sadece yasa koyucuların, ne hukukçuların, ne sosyal politikacıların, ne ailelerin,  ne de çalışan/çalıştırılan çocukların sorunudur. Çocuk işçiliği bir bütün olarak toplumun sorunudur. Bizce çağımız ekonomik sisteminin, ucuz iş gücüne olan “ihtiyacı” sebebiyle; en kolay ulaşılan ve ilk akla gelen çocuklar olması sebebiyle, çocuk işçiliği en açık haliyle çocuk emek istismarı ve sömürüsü olduğundan, çocuk işçiliği bir bütün olarak aslında insanlık sorunudur.

ILO verilerine göre, Dünya genelinde 213 milyon çocuğun çalıştığı, bunun 73 milyonunun ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırıldığı belirtilmektedir. DİSK verilerine göre Türkiye de 2 milyondan fazla çocuk çalışıyor/çalıştırılıyor! Dünya genelinde yaşanan iş cinayetleri sonucunda her yıl 10-12 bin arası çocuk işçi hayatını kaybediyor!

ILO ve UNICEF verilerine göre dünyada her 10 çocuktan birisi işçi olarak çalışmaktadır! Bu çocukların 75 milyonu fiziksel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyen işlerde çalışıyor. Çalışan çocuk işçilerin 95 milyonu erkek, 64 milyonu ise kız çocuğu.  Çocuk işçilerin %72’si tarım, %16’sı hizmet sektöründe, %12’si sanayi sektöründe çalışıyor. Ayrıca çocuklar yoğun olarak “sokakta çalışma” adı verilen kayıt dışı işlerde kullanılmaktadır.

Türkiye’de 2015 yılında “çırak” işçi sayısı 245 bin iken bu sayı bugün 1 milyonu aşmış durumda ve yaklaşık olarak 600 bin civarında kayıt dışı çocuk işçi bulunuyor. Bu artıştaki temel etken Türkiye’de hane halkı yoksulluk ve çocuk yoksunluk oranlarının her geçen yıl daha da artmasıdır. Türkiye, Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında çocuk yoksunluk oranı en fazla ülkelerdendir.

Türkiye de 2016 ile 2018 yılları arasında ise en az 190 çocuk işçi, iş cinayetleri sonucunda hayatını kaybetmiştir. Ulusal ve uluslararası tüm metinlerde, ağır ve tehlikeli işlerde çalışma yasağı konulmuş olmasına rağmen, yasak ihlali halinde işverene, "idari para cezası" dışında başka bir müeyyidesi maalesef yoktur!

Türkiye’de “2018 senesi” dönemin Başbakanı Binali Yıldırım tarafından imzalanan 2018/3 sayılı Genelge ile “Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı” ilan edildi. 2018 senesinde çocuk işçiliği ile ne kadar mücadele edildiğini! 2018 yılında yaşanan iş cinayetleri sonucunda hayatını kaybeden çocuk işçi verileri vererek örnekleyebiliriz!

Maalesef ki 2018 yılında iş kazası/cinayetlerinde ölen çocuk sayısı  67 dir. Bunların 14 yaş ve altı 23 çocuk işçi ve 15-17 yaş arası 44 çocuk/genç işçidir.

BM Çocuk hakları sözleşmesinde madde 32  ve yine Cenevre Bildirgesi madde 4 her türlü çocuk istismarını yasaklamaktadır. Buradaki istismar kapması içinde çocuk emek sömürüsünün değerlendirilmesi gerektiği inancındayız. Yine Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi taraf devletlerin aile ve çocuğun korunması ve dolaysıyla çocuk çalıştırılmaması gerektiği belirtilmektedir. 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3.maddesi işkence ve kötü muamele ve 4. maddesi kölelik yasağı/zorla çalıştıramama başlığı altında, özellikle çocuklara özgü bir düzenleme olmasa da  AİHM iki maddenin çocuklara ilişkin geniş yorumuyla, taraf ülkeleri mahkum ettiği emsal kararları mevcuttur.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından fiziki şartlarını düzenleyen, İLO 182 sayılı sözleşme de “tehlikeli iş olarak sayılacak yerlerde çocukların çalıştırılmaması, tehlikeli maddelerden uzak tutulması, yeraltı işleri, uzun süreli gece işlerinde çalışmaması ve buna ilişkin etkin tedbirler alınmalıdır” şeklinde düzenleme olmasına rağmen, maalesef bu hükümlerin ihlali halinde sözleşmede cezai bir müeyyide yoktur!

Çözüm Önerilerimiz:

Öncelikle çocukların temel sağlık, eğitim, gelişim ve barınma ihtiyaçları kamusal olarak karşılanmalı, sosyal politikalar kapsamında gelir dağılımı, istihdam, ücretler, sosyal güvenlik gibi sosyal ve ekonomik alanlarda iyileştirmeler yapılmalı ve çocuk yoksulluğuna karşı önlemler alınmalıdır. Türkiye imzaladığı uluslararası sözleşmelere uymalı, sözleşmelerin uygulanması için gerekli düzenlemeleri yapmalı ve denetimleri sağlamalıdır.

Özellikle çocuk işçiliğini önlemeye ilişkin ILO’nun 138 No’lu “Asgari Yaş Sözleşmesi” ve 182 No’lu “En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi” hükümlerine uyulmalıdır.

4+4+4 eğitim sistemi çocuk işçiliğinin önünü açmaktadır. 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 eğitim sisteminde zorunlu ilköğretim yaşı düşmüş ve çocuk işçiliği yaşı fiilen 13 yaşa düşürülmüştür. Bu nedenle eğitim sisteminde kesintisiz eğitim esas alınmalı ve denetimleri arttırılmalıdır.

Çocuk işçiliğini önlemek için denetim yetersizlikleri ortadan kaldırılmalı, denetimler ve ceza yaptırımları arttırılmalıdır.

Özellikle tarımda çalışan çocuklar için acil önlem alınmalı, eğitim ve sosyal hayattan kopmamaları için politikalar geliştirilmelidir.

Öncelikle yasaların uluslararası sözleşmelere ve Anayasamıza uygun hale getirilmesi ile Türkiye’de çocukların stajyer ve çıraklık adı altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılmalarına son verilmelidir. Bunu önleyecek etkin yargısal ve idari mekanizmalar kurulmalıdır.

En önemli sorunlardan biri ağır ve tehlikeli işlerde çocuk işçi çalıştırmayı ceza hukuku suç olarak tanımlanmıyor olmasıdır.  Bu nedenle, İLO 182 nolu sözleşmenin tedbir sorumluğu cezai sorumluluk olarak yorumlanmalı ve sadece idari sorumluluk olarak yorumlanmasına son verilecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Çocuk işçiliği ile gerçek anlamda mücadele için, başta belirtiğimiz gibi bütün aktörlerin dahil olacağı çözüm yöntemleri hayata geçirilmeli, alanda çalışan çocuk hakları örgütleri, barolar ve tüm STK lar ile kamu kurumları ortak etkin çalışmalar yürütmelidir.

ANKARA BAROSU ÇOCUK HAKLARI MERKEZİ