Atılım Üniversitesi Seyhan Cengiz Turhan Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Anayasa Değişikliği'' konulu panele konuşmacı olarak, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve eski Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan katıldı.

Çölaşan, anayasaların toplumsal uzlaşıyla ortaya konulması gerektiğini ifade etti.
Sadece yasama, yürütme ve yargının ayrı ayrı görev yaptığı yerlerde demokrasiden söz edilebileceğini belirten Çölaşan, ''1982 Anayasası'nı daha da geriye götürecek bu son çalışmalar demokratikleşme olarak anlatılıyor. Bu değişiklik yargının siyasete bağlanması dışında hiç bir amaç taşımıyor. Yanındaki diğer maddeler süsleme olarak oraya konulmuş'' dedi.


''Anayasa değişikliği talebi halktan gelmiyor"


Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da iktidarın anayasa değişikliği çalışmalarını gündem değiştirmek için yaptığını iddia ederek, anayasa değişikliği talebinin halktan gelmediğini söyledi.

''Bu değişiklikler olmazsa AB'ye giremeyiz'' söyleminin de doğru olmadığını savunan Kanadoğlu, ''AB'nin isteği zaten HSYK'da Adalet Bakanı ve Müsteşarının olmaması, ancak burada müdahale imkanları daha da artırılıyor'' dedi.

Kanadoğlu, teklifin bir çekirdek grup tarafından hazırlandığını, Başbakan tarafından onaylandığını ve milletvekillerinin sadece buna imza attıklarını savunarak, şunları söyledi:
''Eğer 184 vekil içeriğinin ne olduğunu bilmeden bu teklifi imzalıyorsa, o ülkede demokrasiden bahsetmek insan aklıyla alay etmektir.
Bu çalışmanın 3 hedefi vardır. Birincisi partilerin kapatılmasını zorlaştırmaktır. İkinci olarak HSYK'yı hedef alır. Üçüncü olarak Anayasa Mahkemesi'nin oluşumuna yöneliktir. Kendi ifadeleriyle bir hap hazırladılar, şimdi bunu yutturmaya çalışıyorlar. Halkımıza hapı yutmayın demek görevimizdir.''

Kanadoğlu, teklifin Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiğini ifade ederek, şekil yönünden bir iptal davası olarak Anayasa Mahkemesi'ne götürülebileceğini söyledi. Sabih Kanadoğlu, ''Anayasa Mahkemesi, teklifi sadece şekil yönünden değil, Anayasa'da değiştirilmesi teklif edilemeyecek unsurlar yönünden de bir incelemeye tabi tutabilir. Onları zedeliyorsa Anayasa Mahkemesi bu değişiklikleri, değiştirilmesi teklif edilemez maddeler yönünden de inceler'' diye konuştu.


''Cumhuriyet'in ruhuna ve kuruluşuna aykırı"


Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden de ''Bu çalışma 1876'daki Kanuni Esasi'den de Teşkilatı Esasiye'den de daha geri. Bu anayasa, demokrasiye, insan haklarına, AB ölçütlerine, Türkiye Cumhuriyeti'nin ruhuna ve kuruluşuna aykırıdır'' görüşlerini savundu.

''Halk partisine bir tür olta atıyorlar'' diyen Özden, ''Anayasanın geçici 15. maddesini kaldıracağız' diyorlar. Hiç bir işe yaramaz. Bırakın anayasayı bir yasanın önceden uygun bulduğu bir şeyi sonradan geriye getiremezsiniz'' diye konuştu.
Özden, şunları kaydetti:
''Yine Halk Partisinin lideri söyledi zannediyorum. Dedi ki '28 şubat darbedir'. Niye darbe olsun? Bizim dışımızda gelişti, sonradan öğrendik. Bakanlar Kurulu'nun, Başbakanın ve 5 üyesinin onunla birlikte katıldığı ve 5 de Generalin bulunduğu, Cumhurbaşkanı'nın Başkanlık ettiği kuruldaki üyelerin alnına silah mı dayadılar karar alınması için? Hayır. Karar alındı, 11'i de imzaladı. Bakanlar Kurulu'na gitti. Bakanlıklar genelgeyle buna uyun dedi. Bunun neresi darbe. İşte halkı kandırmak için ister iktidar, ister muhalefet olun yanlış yollara saparsanız bunun sonu sonu karanlıktır. Bu tasarıya halk bilinçsizce oy verirse kendi ölüm fermanını imzalamış demektir.''

AA