Adana’yı TFF 1. Lig’de temsil eden şehrin iki güzide kulübünün eski futbolcuları, sahaya bu kez tutuklu ve hükümlüler için çıktı. Turuncu-beyaz ve mavi-lacivertli formayı giymiş eski futbolcular, Adana E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler kapsamında düzenlediği dostluk maçında ter döktü. Kurumun spor salonunda oynanan karşılaşmada; Adanaspor veteran takımının kadrosu Ercan Aslankeser, Eyüp Arın, İsmail Akbaşlı, Volkan Bekiroğlu, Murat Özatak, Mehmet Budak ve Ercan Ünal’dan oluşurken; Adana Demirspor veteran takımının kadrosunda Ersin Aydınalp, İlhan Aydoğdu, Hakan Koçhan, Murat Özdemir, Arman Bozkaya, Nafi Babacan ve Taşkın Gülleri yer aldı.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLER HEYECANLA İZLEDİ

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan maç, büyük çekişmeye sahne oldu. Karşılıklı gollerin atıldığı maçta eski futbolcular, performanslarıyla göz doldurdu. Maçı baştan sona büyük heyecanla izleyen tutuklu ve hükümlüler, her golde futbolcuları alkış yağmuruna tuttu.

Maç sonunda dostluk kazanırken, Ceza İnfaz Kurumlarından Sorumlu Cumhuriyet Savcısı Necati Kazak ile birlikte maçı tribünden izleyen Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül, veteran futbolcuları tek tek tebrik etti. Yurdagül, futbolculara, ceza infaz kurumunda tutuklu ve hükümlüler tarafından üretilen, üzerine futbolcuların isimleri ve takımların amblemlerinin işlendiği ahşap plaketleri verdi. Futbolcular da Yurdagül’e, üzerinde isminin yazılı olduğu Adanaspor ve Adana Demirspor formaları hediye etti.

“HÜKÜMLÜLERİMİZ, İÇİNDE BULUNDUKLARI DURUMU FIRSATA ÇEVİRMELİ”

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül, organizasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen ceza infaz kurumu personeli ile organizasyona destek veren veteran futbolcuları kutladığını belirtti. Birleştirici ve dostluk pekiştirici özelliği olan sporun, aynı zamanda insanların enerjisini olumlu yönde değerlendirmelerini sağladığı bir uğraş alanı olduğunun altını çizen Yurdagül, “Gerçekten suç işleyerek veya adli bir hata sonucu ceza infaz kurumlarına düşen tutuklu ve hükümlülerimiz, sonuçta hayatlarının belli bir dönemini hürriyetten mahrum olarak geçiriyorlar. Bu bir kriz durumudur ama hükümlü ve tutuklularımıza düşen, zamanlarını boş şekilde geçirmek yerine, buradan daha donanımlı bir şekilde çıkmalarını sağlayacak, meslekleri yoksa meslek sahibi olarak çıkmalarını temin edecek faaliyetlere katılarak, bu kriz durumunu fırsata çevirmektir. Bizlere düşen görev ise, hangi suçu işlemiş olurlarsa olsunlar, devlete emanet olarak gördüğümüz tutuklu ve hükümlülerin kendilerini geliştirecekleri faaliyetleri yapmaları için onlara uygun zaman ve zemini hazırlamaktır” dedi.