Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, boşandığı eşinden tehdit gördüğü için 23 kez savcılığa başvuran ancak öldürülmekten kurtulamayan Ayşe Tuba Arslan cinayetindeki ihmal kuşkularını anımsatarak, “Adalet, son bir umutla, çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz. Bu konuda yargısal boyutuyla en ufak ihmal tespiti halinde HSK gerekli her türlü müeyyideyi yapacaktır” dedi.

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen Aile Hukuku Çalıştayı’na, yüksek mahkeme üyeleri, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile hâkimler ve savcılar katıldı. Çalıştayda konuşan Bakan Gül, özetle şunları söyledi:

‘AMA’SI, ‘FAKAT’I OLAMAZ

“Her nerede, ne şekilde yaşanırsa yaşansın kadına karşı şiddetle güçlü şekilde mücadele etmek zorundayız. Kadına şiddet konusunda hiçbir toleransımız olamaz. Kadına şiddetin de ‘ama’sı, ‘fakat’ı asla olamaz. Bu zorbalık, zalimlik toplumsal bir sorundur, ahlak sorunudur, bir insanlık sorunudur. Bu çerçevede önleyici politikalarımızı geliştirip, koruyucu tedbirleri almak üzere çalışmalarımız devam etmektedir. Soruşturma mercileri şiddet olayına, öncesiyle, sebepleriyle, yan etkileriyle bütüncül yaklaşmalıdır. Aile içi şiddet, aile içi bir mesele değildir, toplumsal bir sorundur. Soruşturmaların özenle yerine getirilmesi, kovuşturmaların toplum vicdanını rahatlatan bir seyir izlemesi milletimizin müşterek beklentisidir. Mahkemelerce kadınlara yönelik şiddet vakalarına ilişkin koruyucu ve önleyici tedbir kararları verilmektedir. 2019 yılı verilerine baktığımızda 174 bin 958 kişi hakkında 509 bin 172 farklı tedbire hükmedildiğini görüyoruz. Bu verilerden yola çıkarak yaptığımız analizler neticesinde öncelikli olarak her bir vakaya doğru ve özgü tedbirlere hükmedilmesi, bu tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanması ve takip edilmesinin bir zaruret olduğu ortaya çıkmaktadır.

HSK DENETLİYOR

Geçen günlerde bir ilimizde defalarca kolluğa, emniyete, yargıya, savcılığa, ilgili kurumlara ihbar ve şikâyette bulunmasına, bütün hikâyesi bu birimlerce bilinmesine rağmen bir kadın eski eşi tarafından katledildi. Bir kadının yaşam hakkı, feryat figanlar arasında gasp edildi. Burada herkesin başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerekmektedir. Kolluk makamlarının olayı ne için önleyemediği, savcılık makamlarının hangi aşamada ne gibi eksiklikleri var, hepsini masaya getirmesi gerekir. Ayşe Tuba Arslan bugün aramızda olabilirdi. Onun gibi nice kadınlar, anneler, eşler şu an aramızda olabilirdi. ‘Bu can kurtarılabilirdi’ dediğimiz nice canlar zalimce cinayetlere kurban gitti. Artık bu çığlığın son bulması gerektiğine inanıyoruz. Adalet, son bir umutla, çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz. Bu feryadı işitmeyen uygulama elbette Hâkimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından da denetlenmektedir. Bu konuda yargısal boyutuyla en ufak ihmal tespiti halinde HSK gerekli her türlü müeyyideyi yapacaktır. Bu mesele kadına şiddet vuku bulduğunda gazetelerde üç, beş gün haber olarak kalıp, sonra unutulan bir mesele olmamalıdır.” 

BABA SERDAR ARSLAN: GEÇ KALINDI

Ayşe Tuba Arslan’ın babası Serdar Arslan, kızının fotoğraflarıyla avunmaya çalışıyor. Kızının mücadelesini anlatırken gözyaşlarına boğulan baba şöyle konuştu:

“Geç kalındı diyebilirim. 23 tane dosya, 4 tane uzaklaştırma. Biz tabii kanunları bilmiyoruz. 4 uzaklaştırma kararı varken her uzaklaştırma kararının ayrı ayrı ceza müeyyidesi olduğu söyleniyor. Ama bunlar hiç uygulanmamış, hiçbir ceza kesilmemiş. Sadece 3 bin lira para cezası kesilmiş. Artık ne önemi var? Giden gitti. Bir an önce suçlunun cezalandırılması istiyorum. Bundan sonra yetimler olmasın, yuvalar sönmesin, ocaklar sönmesin. İnşallah bundan sonra cinayetler son bulur. Bir an önce dava açılarak suçlu cezasını alsın. Bir baba olarak canım yanıyor ama ne yapabilirim.”

Ayşe Tuba Arslan’ın annesi Meral Sondikme de kızının fotoğraflarına bakarak ağlarken eski damadı Yalçın Özalpay’ın bir an önce hak ettiği cezayı alması gerektiğini dile getirdi. 

BİR FERYAT DİLEKÇESİ  DAHA ÇIKTI

Eskişehir'de eski eş kurbanı olan Ayşe Tuba Arslan'ın (44), yargıya 23 kez başvurduğunu belirtip “Öldükten sonra mı yardım edeceksiniz” dediği dilekçesinin ardından, elyazısıyla yazdığı bir dilekçe daha ortaya çıktı. Arslan, çantasındaki evrak arasında bulunan dilekçede, eski eşi Yalçın Özalpay'ın kendisine tecavüz ettiğini, kezzap atıp öldürmekle tehdit ettiğini yazmış. Arslan’ın “Yalçın Özalpay tekrar fiziksel şiddet gösterdiği için hayatımdan endişe ediyorum.

Yalçın Özalpay'dan korkuyorum” dediği dilekçeden bazı bölümler şöyle: “Tedbir kararı olmasına rağmen hiçbir şekilde sonuç alamadım. Her gün işe gelip giderken beni takip ediyor. Yalnız sokağa çıkamıyorum, bu nedenden dolayı işe babam getirip götürüyor. Babamın yanımda olmadığı zamanlarda şahsıma yönelik ağza alınmayacak hakaretlerde bulunuyor. Artık namusuma dil uzatıyor. Sokaklarda bağırıyor. Herkes bize bakıyor. Ve bütün arkadaşlarımı rahatsız ediyor. Telefonla arayıp kötü kadın diye anlatıyor. Beni çocuklarımdan uzaklaştırdı, anneniz kötü kadın diye anlattı. Ben evimden çıkmayacaktım, uzaklaştırma kararı olduğu halde zorla eve girdi. Ben evi terk etmek zorunda kaldım. Benim can güvenliğim hiç yok. Kezzap atmak, öldürmekle tehdit ediyor. Dayanacak gücüm kalmadı. Bunun gibi bir çok tehditlerde bulunuyor. Bana artık iftira atıyor. Artık çok yoruldum, ne yapacağımı bilmiyorum. Artık bu iftiralara dayanamıyorum. Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan rica ediyorum, bir kadın olarak ben öldükten sonra mı bana yardımcı olacaksınız? Tek başıma ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum.” (Hürriyet)