Ticaret hukukundaki açıkları kullanan dolandırıcılar, olmayan borcu icra sistemine ekletip bilerek yanlış adrese tebligat göndererek önce vatandaşın itiraz hakkını elinden alıyor sonra icra tehdidinde bulunuyor. Dolandırıcılar, hasta yatağındaki kişileri dahi icra tehdidiyle ödeme yapmaları için zorluyorlar.

Vatandaş her gün yeni bir dolandırıcılık yöntemiyle karşı karşıya kalıyor. Üstelik bunu yaparken hukuk sisteminde açık olan bazı yönler kötü niyetli kişiler tarafından kullanılıyor. Borç olsa da olmasa da herhangi bir kişiye ödeme emri gönderilebiliyor.

Tebligatı alan kişi icra dairesine gidip “benim böyle bir borcum yoktur" derse sorun kalmayacak ama asıl mesele işte burada. Dolandırıcılar bilerek başka adrese tebligat gönderebiliyor. Sizin elinize ulaşmadığı için ve bir hafta içinde itiraz etmediğinizden dolayı e-devlette borcunuz görünüyor. Herhangi bir bankadan kredi çekmek istediğiniz zamanda bu borcunuz olduğunu söylüyorlar.

Panikle borcu ödeyenler de var. Ayrıca hukuk bürosu görünümlü çağrı merkezi üzerinden kişiyi ve hatta yakınlarını bile arıyorlar. Hatta yoğun bakımdaki hastayı arayıp 'borcunuz var, ödeyin. Ödemezseniz evinize hacze geleceğiz' dediklerini öğreniyoruz. Kısacası, tam anlamıyla 'Nitelikli dolandırıcılık' olayı yaşanıyor.

Konuyla ilgili Yeni Şafak'a açıklamalarda bulunan Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, tebligat gönderme işleminin dolandırıcılarca kullanıldığını söyleyerek, son zamanlarda 'hukuki işlemlerdeki boşlukları' kullanarak yapılan bir dolandırıcılıktan dolayı yoğun şikayet aldıklarını belirtti. Tüketicilerin muzdarip olduğu konuyla ilgili bilgi veren Şahin, şunları kaydetti:

%95'İ PANİKLE BORCU ÖDÜYOR

"Alacaklı olduğunu iddia eden kişi icra dairesine gidiyor. 'Benim alacağım var' diyerek icra işlemi başlatıyor. İcra dairesinde sisteme kayıt yapılıyor, harçlar yatırılıyor. İcra dairesi alacaklının avukatına bunu karşı tarafa tebliğ etmesini söylüyor. Bu tebliğ işini alacaklı avukatı yapıyor yani. Avukat bunu yapmazsa karşı tarafa tebligat ulaşmıyor. Borçlu olduğu söylenen kişiye tebligat gitmiyor ancak e-devlette bu borç, icra dairesine yansıdığı için görünüyor. Ben, haberim olmadığı için bir itirazda bulunamıyorum. Birkaç ay sonra bir telefon geliyor, alacaklı tarafından. 'Bize borcunuz var, icra işlemi başlattık, ne zaman ödeyeceksiniz' diyor. Biz böyle bir borcumuz yok deyince de "Sisteme bakın, görürsünüz" diyorlar. E-devlete bakıyoruz evet burada görünüyor gerçekten. Burada kendi adına borç gören tüketicilerin yüzde 95'i kesinlikle panikle gidip hemen bu borcu yatırıyor."

8 BİN LİRA ÖDEYEN BİLE VAR

Tebliğ edilmedikten sonra icra işleminin başlamayacağını belirten Şahin, ancak olmayan borcu sisteme koyarak varmış gibi vatandaşı tehdit ettiklerini söylüyor. "Tebligat gelse tüketici itiraz edecek ve bu mesele kapanacak" diyen Şahin, tebligat gönderilmeyerek insanların borçlarına itiraz etme haklarının ellerinden alındığı yorumunu yaptı. Şahin, tebligatı gönderme işinin icra dairelerinde olmasını önerisinde bulundu.

Şahin, insanların kendileri hakkında icra dairesinde gerçekleşen işlemden tebligat gelmediği için haberdar olmadıklarını, 7 gün içinde itiraz edilmediği için de bu borcun sistemde görüldüğünü dile getirdi. Bu durumdan mağdur olan vatandaşlara örnek veren Şahin, şöyle konuştu: "En son 8 bin liralık bir borç ödemek zorunda kalmış vatandaş. Bize 3. taksitinde geldi. Tebligat gelene kadar sizin ödeme mükellefiyetiniz yok. Sadece sistemde gözükme sıkıntısı var. Tekrar dava açılıyor sistemden kaldırın, bana tebligat gelmedi diye. Türkiye'de haksız yere para ödeyip de tekrar bunun peşine düşen maalesef çok az."

MİLYONLAR MAĞDUR OLABİLİR

Şahin, bankaya gidip kredi çekmek isteyen vatandaşın bankadan 'senin sicil bozuk, borcun var, size kredi veremeyiz' yanıtını alarak panikle borcu ödediğini anlattı. Ayrıca çağrı merkezlerinin tarafından da sürekli aramaların olduğu bilgisini veren Şahin, " 'Ne zaman yatırırsınız. İcra işlemi yapmak istemiyoruz. İcraya gidersek masrafınız çok artar' diyorlar. Hukukta açık yönleri kullanıyorlar. Bu durum gittikçe yayılıyor. Eğer önüne geçilmezse bir kaç sene sonra belki her sene 5-10 milyon kişiye bu asılsız tebligat gidecek" dedi.

BAŞKA ADRESE DE GİDEBİLİR

Avukat Burhan Temur ise, konuyu şu örnekle özetliyor: “İcra takibi başlatıldıktan sonra borçluya tebligat yapılıp takip kesinleştirilmeden, UYAP üzerinde dosya açıldığı için borçlu bu takibi e-devlet’te görebilir. Ancak henüz borçluya usulüne uygun tebligat yapılıp borçlunun icra takibine itiraz süreleri geçmediği için icra takibi kesinleşmemiştir. Bu nedenle borçlu aleyhinde işlem yapılması mümkün değildir. Bunun tek istisnası ihtiyati haciz kararı alarak işlem yapılmasıdır. İhtiyati haciz haricinde, itiraz süreleri geçmeden borçlunun mal varlıklarına ilişkin haciz yapılamaz. Ancak şöyle bir durum olabilir: Diyelim ki borçlusunuz, hakkınızda icra takibi başlatıldı. Size tebligatı adresinize değil de alacaklının arkadaşının adresine çıkartıldı. Bu kişi de gelen tebligatı alması daha önceden söylendiği için tebligatı alıyor. İşte bu durumda tebligat sanki size tebliğ edilmiş gibi işlemlere devam edebiliyor. Bu durumun kasıtlı olmasına gerek yok, bilmeden başka yere de gönderilebilir. Karşı taraf bu tebligat kabul edince de icra dairesi size tebliğ edilmiş gibi işlem yapar. Yanlışlıkla yapıldığı durumlar olabildiği gibi kötü niyetle de bu şekilde bir tebligat mümkün.”

BORÇ İÇİN 500 DEFA ARANIR MI?

Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi Avukat Dr. Ahmet Keşli, borç olsa da olmasa da herhangi bir kişiye ödeme emrinin gönderilebileceğini belirterek, Türkiye’deki ticaret hukukunun buna izin verdiğini söyledi.

Ödeme emrini yani tebligatı alan kişinin gidip “benim böyle bir borcum yoktur, imza da bana ait değildir” diye itiraz etmesi gerektiğini vurgulayan Keşli, şu bilgileri verdi: “İcra takibi oluşturup sürekli mesaj atıp taciz ediyorlar. Hatta bizim bir müvekkilimiz yoğun bakımda yatıyorken onu arayıp ‘borcunuz var, ödeyin. Ödemezseniz evinize hacze geleceğiz’ demişlerdi. Bu beyefendi zaten beyin kanaması geçirmiş böyle şeylerden uzak durması gerekirken aranıp taciz edilmişti. Artık bu işin ahlaki boyutu da bitmiş maalesef. Bir borç için 500 defa aranır mı insan?”

SAVCILIĞA ŞİKAYETTE BULUNUN

“Kimse kişiden izin almadan cep telefonuna mesaj atamaz, kişiye ve yakınlarına telefon açamaz” diyen Ticaret Hukuku uzmanı Avukat Ahmet Keşli, şu uyarıda bulundu: “Kişisel Verilerin Korunması Hukukunda ve Ceza Hukukunda suç olarak görülüyor. Hatta barolar da, bunu yapan avukatlara disiplin cezası vermeye başladı. Bu şekilde arayanlara suç duyurusunda buluncağınızı söyleyin. Taciz sürerse, savcılığa başvurun.” (Yeni Şafak)