HUKUK BİLGİMLE ALAY EDİLDİ

31 Mart yerel yönetim seçimlerinin sonuçlarına yapılan itirazlardan sonra 6 Mayıs’ta seçimlerin iptali kararı verildiğini, bu kararda, seçmenin önüne konulan sandığın sadece seçmek için olduğunu, ama değiştirmek için olamayacağının söylendiğini belirten Durakoğlu şöyle devam etti : ”6 Mayıs tarihinden 17 gün sonra açıklanan gerekçeden yoksun, adı gerekçeli karar olan o metni okuduğumda benim hukuk bilgimle alay edildiği izlenimine kapıldım. Bana kimse seçimin iptali kararının hukuki nitelik taşıdığını söyleyemez. Bu karar karşısında demokrasi tahribat görmüştür, buna izin veremezdik. Gördük ki, demokrasinin hukuka ihtiyacı vardı ve o hukuksuzluğu giderebilecek tek yön de avukatlardı. Ve biz İstanbul Barosu olarak devreye girdik”

8 BİN AVUKAT

Seçim güvenliği için Türkiye’deki bütün avukatlara çağrı yaptıklarını, bu çağrıya çok güzel geri dönüşler aldıklarını, seçmen iradesinin sandığa doğru yansıması için eğitim çalışmaları yaptıklarını anlatan Durakoğlu, 8 bin avukatın okullarda kurulan sandık bölgesinde demokrasinin hukuk ihtiyacını gidermeye çalıştıklarını, meslek odaları, çeşitli kuruluşlar ve sanatçılarla her gün demokrasi ve dayanışma nöbeti tuttuklarını hatırlattı ve “Yitirmekte olduğumuz demokrasiyi yeniden kazandık. 23 Haziran’ın anlamı budur” dedi.

Mehmet Durakoğlu, 31 Mart seçimlerinden sonra seçimi kaybeden parti sözcülerinin oyların çalındığına iliş iddiaların inandırıcı olmadığını ve siyaseten söylenmiş sözler olarak niteledi.

TREN KAZASI

Çorlu tren kazasıyla ilgili sürecin içersinde olmaya özen gösterdiklerini kaydeden Durakoğlu, Orta yerde bir mağduriyet, dayanılmaz bir acı bulunduğunu,  bu olayda etkin bir soruşturma yürütülemediğini tespit ettiklerini belirten belirterek şöyle konuştu: “Özellikle kamu görevlilerinin korunması bağlamında özel bir çabaya tanık olduk. En alt düzeydeki dört görevlinin sorumlu olduğu düşünülerek onların sorumluluğu altında bir duruşma götürülmeye çalışılıyor. Bunların üzerindeki görevliler içi takipsizlik kararı verildiğine tanık olduk. Bu takipsizlik kararlarına meslektaşlarımız itiraz etmişlerdi, ancak onlardan da bir sonuç alamadık. Etkin bir soruşturma yapılamaması noktasında son derece ciddi bir iradenin olduğuna tanık olduk. İki bilirkişi raporu var ve o raporlar Devlet Demir Yollarından doğrudan ihale almış firmaların temsilcilerine ait. Tam bir yıl sonra duruşma başlayabildi. Davayı izleyenlerden daha çok güvenlik görevlisiyle karşılaştık. Güvenlik görevlilerinin mağdurları darp ettiğine tanık olduk. Bir kamu görevlisinin korunması adına bunlar anlaşılır şeyler değil. Etkin bir soruşturma yapılamadığı gibi düzgün bir duruşma da yapılamadı”.

TÜRKİYE SİGORTASINI KAYBETTİ

24 Haziran referandumu ile ilgili bir soruyu Mehmet Durakoğlu şöyle yanıtladı: “Referandumun yanlışlığını daha önce biz sıkça dile getirdik. Tam bir yıl sonra o referandumun yanlışlığı ortaya çıkmıştır. O referandum bugün tekrarlansa anayasa değişikliği reddedilirdi.  Yüz yıllara dayalı bir devlet geleneğinin yok edildiği noktasının bir yıl içersinde toplum tarafından çok iyi anlaşıldığına tanık olduk. Toplumun üzerinde birleştiği en temel nokta cumhurbaşkanının tarafsızlığı ile ilgili noktadır. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin olamayacağını, olmaması gerektiğini hep anlatarak gelmiştik. Bir yıl içersinde Türkiye sigortasını kaybetti. Cumhurbaşkanları böyle bir sigorta görevi görüyorlardı.   

Türkiye şu anda, S-400’lerden tutun da F-35’lere, Doğu Akdeniz sorunlarından tutun da ekonomideki çöküş gibi sorunlarla karşı karşıya. Ve bu sorunları çözebilecek ortak bir mekanizmamızı yitirmiş vaziyetteyiz. Gerçekten bir yıl sonrası ortaya çıkan durum bize çok şey öğretiyor olmalıdır.

Türkiye tekrar parlamenter sisteme dönmeli. Bunu tartışmaktan uzak duramayacağız. Geçmişte uygulanan parlamenter sistemin de kuşkusuz eksiklikleri vardı. Seçim kanununun, siyasi partiler kanununun eksikleri vardı. Kuşkusuz yeni bir anayasa hazırlanmalı ve demokrasimizi güçlendirmeliyiz.”