Ankara Barosu, "Yeni Adli Yıldan Beklentiler" konulu panel düzenledi.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Altan açılıştaki konuşmasında, bağımsız yargının ve hukuk devletinin önemini vurguladı. Sağlıklı bir hukuk sisteminin tesisi için ön koşulun, toplumda hukuk bilincinin yerleşmesi ve hukuka, yargı kurumlarına saygı duyulması olduğunu belirten Altan, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru uygulaması hakkında bilgi verdi.

Bireysel başvuru yolunun tarihi bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Altan, Anayasa Mahkemesine şu anda 8 bin 50 civarında bireysel başvurunun ulaştığı bilgisini verdi.

Altan şöyle devam etti:

"Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruyla ilgili şu andaki tecrübesine baktığımızda daha çok adil yargılanma hakkıyla ilgili başvuruların ön sırada olduğunu görüyoruz. Bu, Türkiye'de bir yargı sorununun, yargının işleyişiyle ilgili bir sorunun olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Şimdiye kadar yargı reformu adı altında birçok değişiklik yapıldı. Ancak bize gelen başvurular ve bu başvuruların yeni tarihli başvurular olduğunu da gözettiğimizde bu reformların yeterince bireylerin adalet ihtiyacını karşılayamadığını görüyoruz."

Bireysel başvuru hakkının, sorunların nereden kaynaklandığını göstermesi ve yasa koyucuyu bu sorunların gidermeye yönlendirmesi açısından büyük önem taşıdığını anlatan Altan, "Bireysel başvurunun tüm kurumlarımız tarafından ciddiye alınması, önemle üzerinde durulması, avukatlar tarafından etkili bir şekilde kullanılması büyük önem taşıyor" diye konuştu.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu da dünyanın pek çok ülkesinde adliyeleri ziyaret ettiğini, hiçbir adliyede hakim ve savcılara mahsus asansör ya da giriş kapısı görmediğini söyledi.

Avukatın yargı sisteminin temeli olduğunu kaydeden Feyzioğlu, bu alanda nitelikli bir eğitimin önemine işaret etti. Türkiye genelinde 109 hukuk fakültesi bulunduğunu hatırlatan Feyzioğlu, eğitim kalitesinin yükseltilmesini ve hukuk fakültesi açılmadan TBB ile istişare edilmesini istedi.

Feyzioğlu, kasım ayında yapacakları olağanüstü genel kurulda, avukatlık stajının TBB'nin merkezi sistemde yapacağı değerlendirmeyle sonuçlanması gibi konuları gündeme getireceklerini bildirdi.

Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy da yargının sorunlarının her geçen gün arttığını iddia etti. Ülke genelinde 70 avukat hakkında Terörle Mücadele Kanunu kapsamında soruşturma ve kovuşturma yapıldığını, 35 avukatın da tutuklu bulunduğunu ifade eden Aksoy, uzun tutukluluk sürelerinin de vahim hukuk ihlallerinden biri olduğunu savundu.

Panele konuşmacı olarak katılan çok sayıda hukukçu, yeni adli yıla ilişkin beklentilerini paylaştı. (AA)

Ankara Barosu Başkanı Avukat Sema Aksoy'un YENİ ADLİ YILDAN BEKLENTİLER konulu panelde yaptığı konuşmanın tam metni:
 
BİRİKEREK KATLANAN YAPISAL SORUNLAR VE YENİ ADLİ YILDAN BEKLENTİLER
 
Demokrasi, insan hakları ve adalete ilişkin sorunlarımızın katlanarak büyüdüğü, her geçen gün adalet dağıtmakla yükümlü yargıya güven duygusunun derinden sarsıldığı bir ortamda yeni adli yıla giriyoruz.
 Demokratik bir toplumun olmaz ise olmazı olan hukuk devletinin yaşama geçtiğini söylemenin mümkün olmadığı geride bıraktığımız adli yıla göz atacak olursak;
 
• Terbiye edilmiş, uslu avukat ve baro modeli dayatılmaktadır. Savunmanın belkemiği ve hak arama özgürlüğünün önemli güvencelerinden olan avukatlar ve onların mesleki örgütleri barolar, insafsız bir saldırı altındadır. Savunmanın kendini savunmak zorunda bırakıldığı bir süreci yaşamaktayız,
 
• Her geçen gün avukatların mesleki faaliyet alanları daraltılmakta, avukatlar ekonomik olarak da çaresizliğe sürüklenmektedir,
 
• Yargıtay'ın seri davalarda avukata vekalet ücreti yerine dilekçe yazma ücreti verilmesi yönündeki kararı, avukatlık mesleğini arzuhalcilikle eşdeğer tutmuştur,
• İdari davalarda ise avukat olmayan kamu görevlilerine vekalet ücreti ödenmesine dair KHK'nın kabulü avukatlık mesleğini yok sayan olumsuz bakış açısının bir diğer göstergesidir,
 
• Kamulaştırma davalarında nispi vekalet ücreti yerine, maktu vekalet ücreti uygulanması yönündeki kanun değişikliği de Mecliste bulunan yüze yakın avukat milletvekilinin mesleği koruma kaygısı taşımadığının kanıtıdır,
 
• Savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran ağır bir  hukuk ihlali  olan “savcılığın kısıtlama kararı uygulaması”, özel yetkili mahkemelerle sınırlı kalmamış, asliye ceza mahkemelerine kadar ulaşmıştır. “Savcılığın "kısıtlama kararı", avukatların dosyayı görememeleri, karanlığa kurşun atmak zorunda bırakılmaları demektir. Bu durumda "savunma nasıl yapılacaktır, tutuklama kararına nasıl ve hangi gerekçelerle itiraz edilecektir’’ sorularının ise cevabı yoktur,
 
• Yargıtay'da dosya incelemek için dahi avukatlardan vekalet sunulmasının istenmesi de Avukatlık Kanunu'nun bu yöndeki açık hükmünün ihlali niteliğindedir,
 
• Bugün Türkiye´de 70 avukat hakkında TMK kapsamında soruşturma ve kovuşturma yapılmaktadır. Cezaevlerinde 35 avukat tutuklu olup, 8 avukata da TMK çerçevesinde oldukça yüksek cezalar verilmiştir. Savunma hakkını kullanırken duruşmalardan men edilen avukatlarımız, savunmayı savunduğu için yargılanan barolarımız bulunmaktadır,
 
• Bilimsel ve sosyolojik bir temele dayanmadan, hukuk fakültelerinin yaygınlaştırılması, öğrenci kontenjanının arttırılması ve uygulayıcıların görüşü alınmaksızın müfredatının belirlenmesi ile hukuk mantığı ve tarihi temelli çağdaş bir eğitim modeli yerine kanun bilgisine dayalı modelde ısrar edilmesi de kalite sorununu beraberinde getirmektedir,
 
• Ülkemizde avukatlar ve avukatlık ortaklıklarının vergi ve kurumsallaşma noktasında gerekli altyapıya kavuşturulmasının sağlanması yerine, kendi ülke mevzuatları doğrultusunda kurumsallaşmış ve güçlü bir altyapıya sahip yabancı avukatlık kuruluşlarının Türkiye'de faaliyette bulunmasına imkan sağlayan Anayasa değişikliği konusunda uzlaşmaya varılmış olması mesleğimizin geleceği açısından endişe vericidir,
• Son dönemde mesleğe yönelik olumsuz bakış açısının topluma benimsetilmeye çalışıldığı görülmektedir. Mesleğe girişte herhangi bir şart veya koşul bulunmaması nedeniyle, öngörülemez şekilde artan avukat sayısının getirdiği iş paylaşımındaki sıkıntılar ve avukatın ekonomik yönden gelişmesi önündeki engellerin yarattığı psikolojik baskılar nedeniyle yaşamına son veren, mesleğini icra ederken, hedef gösterilen, saldırıya uğrayan, öldürülen meslektaşlarımızın sayısının arttığını görmek sarsıcıdır,
 
• Yargının yapısal sorunlarının çözülmesi amacıyla tesis edilen yargı dışı hakem ve arabuluculuk kurumları ile yargı harç ve giderlerinin makul olmayan ölçüde artırılması, hak arama özgürlüğünün ve avukatın yargının kurucu unsuru olma ilkelerinin ihlali yönünde bir seyir izlendiğini göstermektedir,
 
• Yargısız infaza dönüşmüş, makul sürenin üstündeki “tutukluluk” uygulamaları da bu dönemdeki vahim hukuk ihlalleri arasında yerini almıştır,
 
• Dünya hukuk tarihine geçen “gizli tanık” uygulaması başta olmak üzere, ceza yargılamasında sanıktan delile gidilmesi temelinde “suçsuzluğunu ispat et” diyen çağdışı uygulamalar yaygınlaşmaktadır,
 
• Haberleşme özgürlüğünü hiçe sayan, yasadışı dinlemeler, iletişimin tespit ve takibi ile Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları hak ve özgürlüklere sahip bireyler yerine "profili" çıkarılan sayısal varlıklara dönüştürülmektedir,
• Demokratik ve çağdaş bir toplumun güvencesi olan kadın hakları gözardı edilmekte, uygulanmakta olan sosyo-ekonomik politikalar ve ne yazık ki caydırıcı olmaktan uzaklaşmış cezalar nedeniyle kadına yönelik şiddet artarken, iş yaşamı ve siyasi hayatta temsilde geri bırakıldıkları görülmektedir.
 Hukuk devletini korumak ve geliştirmek görevini üstlenmiş bir meslek örgütü olan Ankara Barosu ve avukatları, sorunların farkındadır. Yıllardan bu yana birikerek gelen ve her yeni siyasi iktidarla sadece renk değiştiren bu yapısal sorunların çözümü için klasikleşen söz ve söylemlerin ötesinde, amaca yönelik etkili bir mücadele sürecinin başlatılması da yaşamsal bir zorunluluktur. Bunun içindir ki, yeni adli yıl başlarken, meslektaşlarımıza, yargı mensubu ve çalışanları ile kamuoyuna tüm bu sorunların çözümü için kararlılıkla mücadele edeceğimiz mesajını vermek isteriz.

 
Ankara Barosu olarak; mesleğin etkin bir şekilde icra edilebilirliğini güvence altına almak, ortak sorunlarımıza Avukatlık mesleğine dair gelecek tahayyülümüz çerçevesinde kalıcı çözümler üretmek asli görevlerimiz yanında, mesleğimizin varoluş temelini oluşturan, son bireyine kadar tüm toplumun mutluluk ve insan onuruna yaraşır bir yaşama kavuşmasını amaçlayan demokratik hukuk devletinin korunması ve geliştirilmesi görev ve sorumluluklarımızı da yerine getirmeye devam edeceğiz.

 Saygılarımla,
 
Av. Sema Aksoy
 
Ankara Barosu Başkanı


hukukihaber.net