Türkiye Barolar Birliği, Alman Avukatlar Birliği işbirliğiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) Bireysel Başvuru konulu ileri çalıştay gerçekleştirdi.

TBB Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan çalıştaya, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, TBB Başkan Yardımcısı Av. Ünsal Toker, TBB Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Ahmet Şakir Uzun, Av. Eyyüp Sabri Çepik, TBB Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Necdet Basa, Anayasa Mahkemesi üyeleri Celal Mümtaz Akıncı ve Muammer Topal, Almanya Büyükelçiliği Hukuk Müşaviri, Alman Avukatlar Birliği Merkez Yöneticisi ve Brüksel Bürosu Direktör Yardımcısı Nicolas Schaeffer, Alman Avukatlar Birliği Ceza Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Prof. Dr. Stefan Koenig, Avrupa Barolar ve Hukuk Örgütleri Konseyi’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki Daimi Komisyonu Başkanı Av. Piers Gardner, Alman Avukatlar Birliği İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Stefan von Raumer ile çok sayıda avukat ve izleyici katıldı.

Prof. Necdet Basa: Adalet eken, barış biçer

İleri çalıştayın düzenlenmesinde çok büyük emeği olan TBB Başkan Başdanışmanı Av. Prof. Dr. Necdet Basa, konuşmasında, temel hak özgürlükler, adil yargılanma hakkı, insan hakları, demokrasi kavramlarından söz etti. Basa, ileri çalıştaya katılan yabancı konukları tek tek tanıttıktan sonra, “Türkiye Barolar Birliği’nin hukukun üstünlüğü temelli bu sağlam, dost, güvenilir çatısı altında bulunuyorsunuz. Sefalar getirdiniz. Adalet eken barış biçer. Türkiye Barolar Birliği olarak tüm çabamız bunun için” dedi.

Daha sonra söz alan Feyzioğlu da, Alman Avukatlar Birliği’ne iş birliğinden ötürü teşekkür etti. Feyzioğlu, şunları söyledi:

Usul esasın giriş kapısıdır

“Usul esasın giriş kapısıdır. Yanlış kapıdan yanlış odaya girersiniz. O yüzden usul önemsizdir esasa bakalım cümlesini bir hukukçu söyleyemez. Bir hukukçunun usulden vazgeçmesi esastan da vazgeçmesidir. Usul yüzlerce hatta bazen binlerce yıllık insanlık tecrübesinin ürünüdür. Her hâkim savcının kendi usulü olmaz. Usulü, evrenselleşmiş kadim kurallar belirler. Çünkü amaç, adli yolla uyuşmazlığı çözmektir, maddi gerçeğe ulaşmaktır. AİHM’ne bireysel başvurunun ele alınacağı bu önemli toplantıda en yoğun başlıklar usule ilişkin. Sebebi de şu. Maalesef Türkiye’den yapılan başvuruların ezici çoğunluğu usulden kabul edilmez bulunuyor. Yani biz usul kapısını açıp, esasa girmekte zorlanıyoruz. Esası, maddi hukuku ne kadar bilirseniz bilin usul bilmezseniz çözemezsiniz. Usul bilmeyenden etkili bir hukukçuluk bekleyemezsiniz. Bu toplantının en önemli faydalarından biri, bilgi eksikliğini, yanlışlığını gidermek olacak.

Avrupa Konseyi bizim konseyimiz, AİHM bizim mahkememiz

Biz Avrupa Konseyi’nin asli parçasıyız. AİHM de yabancı mahkeme değil, bizim mahkememiz. Bunu içimize sindirelim. Konsey bizim konseyimiz, mahkeme bizim mahkememiz. Yabancının mahkemesi değil ve AİHS’ndeki o temel haklar insan haklarının arkasında da biz de varız.

Evrensele sahip çıkmak, imzamıza sahip çıkmaktır

Bu topraklardan kaynaklanan, bu topraklardan neşet eden temel ilkeler var. 950 yıl önce yazılmış ve daha dün bu salonda kutladığımız Yusuf Has Hacip’in meşhur Kutadgu Bilig’i yani mutluluğun bilgisi yani özünde adalet var. Yusuf Has Hacip bir devlette ve toplumda mutluluk istiyorsanız adalet olması şarttır diyor 950 sene önce ve bu topraklarda nice yazılmış temel ilkeler var. AİHS’nin arkasında, bugün Roma hukuku diye bilinen Justinyanus zamanında kodifiye edilmiş olan meşhur Ius Civile’nin İstanbul’da yazıldığını lütfen unutmayın. Roma’da yazılmadı, İstanbul’da yazıldı. Ve Ius Civile içindeki pek çok temel hükmün bugün Çatalhöyük’te, Alacahöyük’te bulunan tabletlerde bu topraklarda ilk kez taşa kazındığını, Roma’dan iki bin sene önce bu topraklardan çıktığını, örneğin ‘iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir kuralı’nın ilk kez Anadolu’da ortaya çıktığını sakın unutmayın. O yüzden evrensele sahip çıkmak dünya medeniyetindeki imzamıza sahip çıkmaktır.

AYM ve bireysel başvuru Türkiye’yi rahatlattı

Ben Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru usulünde bu evrensele sahip çıkarak Türkiye’nin en sıkışık zamanlarında deyim yerindeyse bir subap görevi gördüğünü, toplumdaki sıkışmayı en zor, en önemli anlarda basıncı azaltarak ortadan kaldırdığını rahatlattığını, Türkiye’nin önünü açtığını ifade etmeliyim. Bu sebeple kendilerine içten teşekkürlerimi sunuyorum.

2010’da bu ülke iki önemli kurum kazandı

Bir de itirafta bulunacağım. 2010 referandumu sürecinde o pakete karşı çıktım. Karşı çıktığım HSYK yapısının bugün ne kadar yanlış olduğunu anladık. Ama bireysel başvurunun o pakette yer alması, Türkiye’nin felaketlere sürüklenmesini, toplumsal patlamayla birbirine düşmesini de önledi. Anayasa Mahkememiz orada her türlü zorluğa rağmen en önemli vatan hizmetini yaptı. Bir diğeri de Ombudsmanlık Kurumu. İki çok değerli kurum kazandı Türkiye 2010 referandumunda. Onun dışındaki yanlışlıkları düzeltmek için de mücadele veriyoruz.”

Feyzioğlu, toplantının 11 Ekim’de 10 baro başkanı ve avukatların katılımıyla çok daha kalabalık olarak Konya’da tekrarlanacağını da bildirdi. Feyzioğlu, katılımcı meslektaşlarına ve Alman Barolar Birliği’nden gelen panelist konuklara bir kez daha teşekkür etti.

Feyzioğlu, çalıştaya katılan yabancı konuklara Yaşar Çallı'nın Atatürk'ün Ankara'ya gelişini resmettiği plaket hediye etti. Konuşmaların ardından çalıştaya geçildi.