Fatih Altaylı'nın Teke Tek programının konuğu olan İstanbul Barosu Başkanı Avukat Filiz Saraç, soruları yanıtladı. Av. Saraç, kendi döneminde yapacakları ilk işle ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:

"İlk yapılması gereken zorunlu avukatlığın getirilmesi lazım. Adliyede arzuhalciler çevirirler, dilekçe yazılır diye. Onlarca hukuk fakültesi açıyorsunuz. Bu kadar genç meslektaşımız yetişiyor. Onlara nasıl iş alanları açabiliriz diye düşünürken, siz bilakis avukatın tekelinde olan bir işte hala arzuhalciliği yasaklamıyorsunuz. Hukuk formasyonu olmayan kişilerce yüzeysel bilgilerle davalar açılıyor. İstanbul Barosu'nun pekçok yerinde adli yardım var. Avukatlarımız görev yapıyorlar oralarda. Avukatlık Yasası'nda açık düzenlenmiş, diğer şekilde faaliyet yapanlar yasaklı sayılmış, ama uygulamada mümkün olmuyor. Avukatın savunmanın, adliyenin üç ayağından biri olduğu bir kere beyinlere işlenmesi gerekiyor. Talebin kamuoyundan gelmesi gerekir. Baroların yasa teklifi veren rolü olmalıdır. Uygulamayı yapan avukatlar. Yasalardaki sorunları tespit edebiliyoruz. Bu konuyla ilgili yetkilendirmeleri gerekmektedir. Meslek gelişmesi görevidir baroların. Diğer görevleri de insan haklarına işlerlik kazandırmaktır. Baroların gerekli gördüğü zamanlarda toplumsal davalarda müdahil olması gerekir."

Avukat Filiz Saraç'ın konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU PARTİ GİBİ DÜŞÜNÜLMEMELİ"

"Mesleğim için bir şeyler yapmak adına heyecanlıyım. Epey yorulduk. Bir şeyler ürettiğiniz zaman tüm bu yorgunlar geçecek, ona inanıyorum. 1996-98 yıllarında İstanbul Barosu yönetim kurulu üyesiydim. İlkesel ayrılıklarımız oldu. İlke Çağdaş Avukatlar Grubu olarak bir süre ayrı kaldık. Çağdaş Avukatlar Grubu kırmızı çizgilere sahip. Devletin milletin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkan, insan hakları duyarlığını ilke edinen, Atatürk İlke ve Devrimleri vazgeçilmezidir. Tam bir siyaseti yansıtmaz. Bir parti gibi düşünmeyin. Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmaz, bölünmez bütünlük konusunda gericilik ve bölücülüğe karşı duymak. Kuruluş aşamasında öne çıkan Cumhuriyetin ilkeleri noktasında hassasiyetleri göstermek üzerine söylenmişti. Bizim kurumsal kimliğimiz neredeyse var, 20 yıl olmuş. Uzun süredir önseçim yapmıyorduk. 12 yıldan sonra önseçimi yaptık. Ben de önseçimle yarışarak seçilmiş başkan adayıyım. Deneyimli bir kadro. Artık daha fazla kendi içine alması gerektiği, gençler tarafından desteklenmesi gerektiği noktasına gelmiş grup".

"BARONUN MUHALİF GÖRÜŞ SERGİLEMESİNİ ANLAMAK LAZIM"

"İstanbul Barosu, sadece ülkemizin değil dünyanın en köklü, eski barolarından biri. 1878'de kurulmuş. 5 Nisan 1978'de kurulduğu için de 5 Nisan Avukatlar Günü olarak kutlanıyor ülkemizde. Tarihine baktığınızda hep bir duruş sergilemiştir. İstanbul Barosu'nun zaman zaman muhalif görüş sergilemesini anlamak lazım. Hak ihlali gücü elinde bulundurandan gelir. Baronun görevi insan haklarına işlerlik kazandırmaktır. Karşı görüş sergiledikleri zaman iktidardakilerle çatışma içerisine girerler. İktidarın kim olduğu önemli değildir? İstanbul Barosu toplumda önemli yerini almıştır. Meslek örgütleri Anayasa'da düzenlenmiş. Bu kurumları demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu anlamak ve algılamak lazım. Bir şeylere kızıldığı zaman kimi zaman 'Türkiye ismini kaldıracağız' dendi. Bu ismi kaldırdığınız zaman Türkiye'ye ediyorsunuz. Kişilere bağlı konuları meslek örgütleriyle karıştırmak. Gelen eleştirileri iktidarların 'acaba neden böyle söylüyor' diye bir çıkarım yapılması gerekirken sürekli eleştiri konusu ve bambaşka tepkilerle karşılaşabiliyorlar."

"YARGIYA GÜVEN KALKINMANIN ÖNÜNÜ AÇACAKTIR"

"Orhan Adli Apaydın efsanevi başkanımızdır. Adnan Menderes'i siyasi görüşüyle uyuşmadığı halde onu savunmuştur. Soruyorlar 'neden savunuyorsun' diye. 'Yargılanması hukuksuzdu' diyor. Avukatın, baroların neden muhalif olduğunu iyi kavramak lazım diye düşünüyorum. Biraz da demokrasiyi içimize sindirmemiz gerekiyor. Yargının uzun yıllardır sorunu hep yargı bağımsızlığıdır. Sebebi denetim mekanizmaları olmayan Başkanlık sistemi kuvvetler ayrımını bitiriyor. Yargı yürütmeye yakın, onun tarafından atamaları yapılan sisteme dönüştüğü zaman yargı bağımsızlığı, yargıya güven zedeleniyor. Sadece adalet konusunda problem yaşanıyor diye düşünülüyor. Bir ülkede yargıya güven olmayınca hem sosyal hem ekonomik anlamda büyük zararlar görür ülke. Yatırım yapan ben adil sonuç alamazsam ne olur diye kaygıya sürüklenir. Her anlamda ülkedeki kalkınmanın önünü açacaktır yargıya güven."

"AVUKATLAR SİSTEM DIŞINA ÇIKARILMAYA ÇALIŞILIYOR"

"Yargıya müdahale etmek gibi bir fikir hiç kimsenin aklından geçmez. Bu demokrasi kültürün oturmasıyla ilgili. Yargı bağımsızlığını anayasa ve kurallarınızla belirli hale getirmeniz gerekiyor. Bugün HSK'daki sorun niye çözülmüyor? Halkın, kamuoyunun adaleti ve bağımsız yargını talep eden olması gerekiyor. Niçin avukatların saygınlığına yönelik saldırılar, şiddetler artıyor. Avukat yargı sisteminden neden dışlanıyor? Avukat vatandaşı temsil ediyor. Onun adına savunma görevi yapıyor. Ben zaten bunu çözerim, gelsin adaleti benden talep etsin diye bakıldığı anda avukat hep sistem dışına çıkarılmaya çalışılıyor. Bunda da bütün kamuoyunun farkındalığının olması gerekir. Avukatın güçlenmesi talebi yargı sistemi dışına çıkarılması talebinin yurttaşlarımızdan gelmesi gerekir.Avukatlık Kanunu'nda avukatlık yetkilerin geliştirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının avukata yardımcı olması gerektiğini söyler. Siz her gidişte bankada 'kara para aklama yönetmeliği var avukat kimliğini kullanamazsınız, mahkeme yazı yazsın' örnekleri vardır."

"AVUKAT SAVUNMA YAPMAK İÇİN ÖZGÜR OLMAK ZORUNDA"

"Çoklu baroda bu sayıları tutturmak. Mesela kamu avukatları, yasa öyle yorumlanmaya başladı ki, herhangi ilde kamu avukatı olan İstanbul'a yazılabiliyor. Benim o konuda muhalefet şerhlerim vardır. Bu konular üzerine de hiçbir şekilde açıklık olmadan kamu kurum kuruluşlarda manevi anlamda baskı iddiaları hiç eksik olmadı. Şunu atladıklarını düşünüyorum, avukatlığın kendi genlerinde olan bir kültürü, alışkanlığı vardır. Avukat bağımsızlığına aynı siyasi görüşü de taşısa dokundurmaz. İktidarlar, siyasi partiler değişebilir. Ama avukat savunma yapmak için özgür olmak zorunda. Belli düşünceye gerektiğinde ona muhalif olmak zorundasınız. Çoklu baro sisteminin iktidarın bürosu haline getirme mantığını kabul edemez, onun için oturmuyor zaten."

"GERİ DÖNMEK İSTEYEN ARKADAŞLARIMIZA KAPIMIZ AÇIK"

"Bu konuda yasa değişikliği yapılması gerekir. Bence yasa değişikliği olduğu zaman tekrar gündeme getirilmelidir. Şu anda İstanbul Valiliği'nin yanııra 2 No.lu İstanbul Valiliği var mı? Şu kadar sayısı olan yere git valilik kur mantığı olmaz. Biz de kamu kurumlarında meslek teşekkülü olarak tanımlanırız. Mevzuatla örtüşmeyen, anlamı olmayan çıkıştı bu. Nitekim çok da tuttu denilemez. Bence yasa değişikliği ile düzeltilmeli. Giden geri dönmek isterse İstanbul Baromuz tüm avukatların barosudur."

"HUKUK FORMASYONU OLMAYAN KİŞİLER DAVA AÇIYOR"

"İlk yapılması gereken zorunlu avukatlığın getirilmesi lazım. Adliyede arzuhalciler çevirirler, dilekçe yazılır diye. Onlarca hukuk fakültesi açıyorsunuz. Bu kadar genç meslektaşımız yetişiyor. Onlara nasıl iş alanları açabiliriz diye düşünürken, siz bilakis avukatın tekelinde olan bir işte hala arzuhalciliği yasaklamıyorsunuz. Hukuk formasyonu olmayan kişilerce yüzeysel bilgilerle davalar açılıyor. İstanbul Barosu'nun pekçok yerinde adli yardım var. Avukatlarımız görev yapıyorlar oralarda. Avukatlık Yasası'nda açık düzenlenmiş, diğer şekilde faaliyet yapanlar yasaklı sayılmış, ama uygulamada mümkün olmuyor. Avukatın savunmanın, adliyenin üç ayağından biri olduğu bir kere beyinlere işlenmesi gerekiyor. Talebin kamuoyundan gelmesi gerekir. Baroların yasa teklifi veren rolü olmalıdır. Uygulamayı yapan avukatlar. Yasalardaki sorunları tespit edebiliyoruz. Bu konuyla ilgili yetkilendirmeleri gerekmektedir. Meslek gelişmesi görevidir baroların. Diğer görevleri de insan haklarına işlerlik kazandırmaktır. Baroların gerekli gördüğü zamanlarda toplumsal davalarda müdahil olması gerekir."

"MİRASÇILIK BELGELERİNİ AVUKATLAR HAZIRLAYABİLMELİ"

"Pamukova tren kazasının tespitlerine gitmiştim. Aynı şekilde Elazığ, Bingöl depremlerinde baro adına inceleme yapmıştım. Adalet arayanların, sesini duyuramayanların sesidir barolar. İnsan haklarını direk ilgilendiren konularda taraf olabilmelidir. Mirasçılık belgelerini avukatlar hazırlayabilir, ama noter hazırlıyor. Hatta vekaletnameleri barolar çıkarabilir. Avukatlar kendileri de hazırlayabilir. Yurt dışında uygulamaları var. Bizim bazı iş alanlarını çok acil avukatlara açmamız gerekiyor. Anonim şirketlerde avukat bulundurma zorunluluğu vardır. Sürekli baro bu uygulansın diye uğraşıyor. Pekçok iş alanlarına avukatlarımızı organize ederek, inanın memlekette daha kaliteli, hukuka uygun, gelişmiş bir ortam doğacaktır. Ama biz avukatların iş alanlarını daha da daraltıyoruz. Adaletin bir kere parasız hale gelmesi lazım. Vergisi alınmaz bir kere. Avukat tabii ki profesyonel olarak vekalet ücretini ödeyeceksiniz, bir de üstelik KDV ödüyorsunuz. Adalet sisteminden KDV'nin kaldırılması gerekir. CMK avukatlığının asgari tarifelerde aldıkları akıl almaz derecede düşük ücretlerdir."

"BAROMUZ BÜNYESİNDE ARGE BİRİMİNİ KURDUK"

"Hukuk fakültelerinin kaliteli olması, eğitim müfredatlarının dolu dolu olmasının barolarca da takip edilmeli diye düşünüyorum. Hukuk fakültelerinden mezun olan arkadaşlarımızın doğru organize edilmeli, ilgilendikleri alanlara aktarıldıkları zaman büyük bir güce dönüşecek diye düşünüyorum. Avukatlara ait, hukuku ilgilendiren alanların avukatlara teslim edilmeli diye düşünüyorum. Genç meslektaşlarımızın bakış açılarına hayran oldum. Ben İstanbul Barosu başkanlığı döneminde, İstanbul Barosu'na katılımın artırılması. Genç meslektaşlarımızın çalışmaların her yerinde yer alıp kendi plan ve projelerini yapmaları. Bunu hukukun pekçok alanına aktarmayı başarırsak bizim dünya çapında avukatlarımız artacaktır diye düşünüyorum. Baromuzda bu sene ARGE birimi de kuracağız. Dünyada avukatlık mesleğinin ne şekilde şekillenmesi gerektiğini, memleketimizin hukuk ihtiyaçlarının ne olduğunu bir yer olmasını arzu ediyoruz. Meslek içi eğitimler, uzmanlıklar ve daha kendilerini yetiştirebilecekleri alanların açılmasını planlıyoruz. Yerindeliğin artırılmasına inanıyoruz."

KAMU KURUM VE KURULUŞUNDA ÇALIŞAN AVUKATLAR

"Genelleme yapamayız ama bağlı çalışan avukatlarımızın sorunlarına çözüm üretmek, bu tür çalışma tarzlarına, çok fazla çalışmalarına, koşulların iyileştirilmesi için, kriterlere bağlanması gerektiğini düşünüyorum. Çok ayrı dünyalar var. Bağlı çalışmalarda kamu kurum ve kuruluşları var. Oradaki avukatlarımızın soruları bambaşka. Yıllardan beri özlük haklarını çözmezler. Karşı taraf vekalet ücreti vardır. Dava kazanıldığında havuzda toplanıp dağıtılması gerekiyor. Hak ettikleri şekilde teslim edilmediklerini görüyoruz. Banka çalışan avukatlarımız var. Onları da biraraya getirecek platformların hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Baromuzda birtakım platformlarda konuyu tartışabilmeleri gerektiğini, ihtiyaçlarının bu şekilde şekillendiğini görüyoruz. Bu sorunları mutlaka çözmek gerekiyor ve çözeceğiz."

"YABANCI HUKUKÇULAR TÜRKİYE'DE BÜRO AÇAMAZ"

"Yabancı hukuk büroları ülkemizde yabancı hukuk danışmanlığıdır, avukatlık yapamazlar. Yapıldığında Avukatlık Yasası'na aykırı düşer. Yapmamız gereken Türkiye'deki hukuk bürolarının onlarla yarışır hale getirilmesidir. Bu kadar avukatımız varken, iş alanları daraltılmışken, yabancı hukuk büroların doğrudan, dolaylı olarak burada faaliyet göstermelerini doğru bulmuyoruz. Yabancı hukuk bürosunun burada şube açmasıyla ilgili gerekli şikayetler yapılır."

"MEDYA VE KAMUOYUNDAN DESTEK ÖNEMLİ"

"Savcının orada durması marangoz hatasıdır demişti hocalarımız. Yasayı yapan siyasi karar erki bunu uygulamıyorsa yapabileceğiniz bir şey yoktur. Silahların eşitliği denir. Görsel olarak da uygulamada da savcı karar aşamasında, avukatla, müvekkil çıkar. Halbuki orada kamunun tarafıdır. Kararı beraber veriyor görüntüsü yargıdaki silahların eşitleyici görüntüsünü zedeleyici görüntüler oluyor. Avukatsız savunma olmaz noktasında kamuoyunun bu konuya sahip çıkması lazım. Avukat savunma hakkının temsilcisi. İstanbul Barosu'nun yeni döneminde yasa değişikliklerini hazırlayalım, değişmesi için de medya ve kamuoyundan destek isteyelim."

"KADINLARIMIZ TOPLUMUN HER AŞAMASINDA TALEPKÂR OLMALI"

"144 yılın üstüne bir kadın baro başkanının gelmesi kamuoyunda olumlu karşılandı. Cumhuriyetin kazanımlarının değerini bir kez daha anladık. İstanbul Barosu'nda kadın avukatların sayısı erkek avukatlardan daha fazla. Toplumun her aşamasında kadınlarımız talepkâr olması, yönetimlere gelsinler, siyaset yapanlar karar mekanizmalarına gelsinler. Dünyada kadının özgürlük mücadelesini görüyoruz. Cumhuriyet kazanımlarıyla bunun elde edilmiş olması çok önemli. Kendi mesleğimizde Süreyya Ağaoğlu bir lokantada yemek yemek için mücadale vermiştir. Atatürk eşiyle birlikte onun yemek yemesi için lokantaya gitmiştir. Kadının ikinci sınıf görülmesine izin vermeyelim. Kadını güçlendirelim ve haklarımıza sahip çıkalım. Kadın erkek omuz omuza ilerlersek, hep birlikte ilerlersek, çağdaşlaşmayı böyle sağlarız, demokrasiyi böyle sağlarız. Kadının ekonomiye katılamsı lazım. Benim baro başkanı seçilmiş olmam, Cumhuriyetin 100. yılında İstanbul Barosu üyelerinin Atatürk devrim ve ilkeleriyle verdikleri mesajdır diye düşünüyorum."

"BAĞIMSIZ VE LİYAKATI ÖNE ALAN SİSTEMDE ISRARCI OLACAĞIZ"

"Başkanlık sistemi olarak adlandırılan sistemde yargının bağımsızlaşması mümkün değil. Parlamenter sisteminde hiç değilse kuvvetler ayrılığı gündeme gelir. Yargı bağımsızlığında sürekli talepkâr olacak. Anayasa değişikliği, HSK yapısı, mülakatlarda bütün bunlarda bağımsızlığı, tarafsızlığı, liyakatı öne alacak sistemde ısrarcı olacağız."