Yargıtay Onursal Üyesi Cevdet İlhan Günay, yüksek yargıda 'kast sistemi' eleştirisine neden olan seçim sistemini Yargıtay'da yaşadıklarından örnekler vererek anlattı. Seçilecek isimlerin ideolojik olarak araştırıldığını savunan Günay, "Anayasa Mahkemesi'ne bir arkadaşımızı seçtiler. Kız kardeşi başörtülüymüş, yemin törenine gelmiş. YARSAV'cılar demişler ki: Karısı açık mı kapalı mı ona bakıyorduk. Onu hallediyorduk. Ama kardeşine filan da bakalım, sülalesinde bir şey var mı?" örneğini verdi. Yargıtay'dan yaş haddi dolmamışken emekliliğe zorlandığını söyleyen Günay, "Bir kalıba oturtuldum ve o yerden çıkartılmadım. Ne yaparsanız yapın ağzınızla kuş bile tutsanız sizi oturttukları yerden çıkartmazlar. Bölgecilik, hemşehricilik yapılıyor." diye konuştu.

HSYK üyesiyken 4 yıllık süre zarfında belli bir grubun dediği kişileri seçtiğini ifade eden Günay, süresi biten Kurul üyesinin Yargıtay ve Danıştay'a döndükten sonra daire başkanlığı, Anayasa Mahkemesi üyeliği ve Yargıtay Başsavcılığı'na adaylığı için seçtiği kişilerden oy istediğini belirtti. Günay, HSYK'nın mevcut yapısında Adalet Bakanı ve müsteşarın Kurul'dan iki üyenin desteğini aldığında istediği kararı alabileceğini belirterek, tehlikeye işaret etti.

Günay, 12 Eylül döneminde iş hakimi olarak verdiği kararlarda 'böyle karar verilmezse yarın darbe olur' düşüncesine girdiklerini söyledi. İtiraz üzerine bir öğretmen sendikasının faaliyetlerini durdurma kararı verdiğini anlatan Günay, devamını şöyle aktardı: "Öyle bir psikoloji vardı. Onun için öyle karar veren hakim arkadaşlarımızı empatiyle anlayabiliyorum. Biz müdahale etmezsek şöyle olur; 367 olsun 411 olsun filan. Şöyle karar verelim de şöyle olmasın. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek. Biz hakimler, devletin bekçisi değiliz. Eski bir hakim olarak söylüyorum. Böyle düşünsünler. İdeolojik karar vermesinler. Öğretmen sendikasıyla ilgili karar kanuna uygundu ama ne oldu? Öğretmen sendikaları şimdi var ve hiç de bir şey olmuyor."

Yargıtay Onursal Üyesi Günay'ın yüksek yargıdaki atama sistemi ve iç yapı hakkında yaptığı çarpıcı açıklamalar şöyle:

Yargıtay üyeleri gruplaşıyorlar: HSYK'ya kendi elemanlarını gönderiyorlar. O inançta o düşünceden o bölgeden hemşehrilerini kendilerine yakın insanları seçiyorlar. Yargıtay'da bir dönem doğuda bir ilin ilçesinden 4 tane üye bulunuyordu. Belki o ilçede 4 tane hukukçu vardı, 4'ü de Yargıtay üyesiydi. Böyle olunca da ne oluyor? HSYK'da da 4 yıl aynı kişiler seçiliyor.

Ben hayatımda en düşük oyu o seçimde (2008-Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine aday olduğu seçim) aldım. 4 yıllık üyeyken bile 2001'de Anayasa Mahkemesi asıl üyeliğine aday olmuş. 45 oy almıştım. Ama 2008'de yedek üyelik seçiminde sadece 9 oy aldım. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gelip seçime girseydi zannediyorum ona verecekleri oy da bu olurdu. Bu tepki neden? Benim eşim başörtülü ve ilahiyat mezunu. Oysa ben ilahiyat doçenti değilim, hukuk doçentiyim.

HSYK üye sayısı artırılmalı: Yapılan düzenlemeler yarını düşünerek yapılmalı. Öyle bir sistem getirmek lazım ki, bu dönem için değil, her dönem uygulanabilir olmalı. 1991, 1994'te yaşadıklarımızı arkadaşlarımız yeniden yaşamasınlar.

Destek görmeden Kurul'a seçilmek mümkün değil: Böyle geldi böyle gidiyor. Yargıtay üyesi seçildikten sonra sizi seçene oy vermezseniz vefasız olursunuz. Hatta Kurul'da olanlara da vefa borçlusunuzdur. Hakimler de insandır, dünya görüşleri, siyasi görüşleri olacaktır. Ancak hakimlerin cübbesi at gözlüğü gibidir. Sağı solu görmeyecek. O cübbeyi giydiği zaman siyasi, dini, felsefi, ırki, mezhebi, bölgesel görüşlerini bırakması lazım. Yeni sistemde Türkiye çapında bir seçim olursa belki bunlar yaşanmaz. Ama Yargıtay ve Danıştay'dan seçilenlerin bir grubun desteğini almadan Kurul'a seçilmeleri mümkün değil. Desteği alan insan da onun dediklerini yapmak zorunda. İşte kast sistemi böyle oluşuyor.

Siyaset yasağı gibi aday olma yasağı getirilmeli: Böylece Kurul'dakiler sadece görevini yapar. Kendi istikbalini düşünmez. Seçime girmiş ve kaybetmiş biri olarak biliyorum ki, insanlar oyu istikballerine kullanırlar. Tavuk yumurtluyor, civciv çıkıyor. O da tavuk oluyor, yumurtluyor. Böyle devam edip gidiyor. Kast sistemi diyemiyorum ama buna benzer bir sistem.

CHP'li adalet bakanları Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay döneminde yargıda nasıl kadrolaşma yaşandığı sorusuna Günay, "Kantarın topuzunun kaçtığını duyuyorduk. Bakanlıktaki arkadaşlar mağdur edildiler, çeşitli yerlere gönderildiler. Hakim adaylığı sınavlarında birinci sıradaki mesleğe alınmıyordu. Yargıtay'a farklı görüşten bir iki tane kontenjan seçiliyordu. Biz de o nazarlığın içine girmek için mücadele ediyorduk." cevabı verdi.

Günay, yıllarca ilk derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesi raportörlüğü ve Yargıtay tetkik hakimliği yaptı. Londra'da dil eğitimi alan Günay, 1996'da Yargıtay üyeliğine seçildi. Ankara Üniversitesi'nde kamu hukuku alanında doktora yapan Günay'ın, doçentlik unvanı bulunuyor. 13 senedir üyesi olduğu Yargıtay'dan yaş haddinin dolmasına 7 yıl kala ayrılmaya zorlandı. Zaman