Mersin Barosu Hayvan Hakları Komisyonu hayvanların spor, eğlence, turizm,  ticaret ve deney adı altında eziyet ve işkenceye maruz kaldığını belirterek açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“MEDENİYETİMİZ DÜNYAMIZI TÜKETEN BİR VANDALİZME DÖNÜŞMÜŞTÜR”

“Homo sapiens, yaklaşık olarak 200.000 yıldır yeryüzündedir. Gezegenimiz ise 4.5 milyar yaşındadır.  Mavi  - yeşil gezegenimizin yaşı dikkate alındığında, insanoğlu O’nun çok kısa bir süredir misafiridir. Ancak bu kısa süre dahi, yer kürenin ve O’nun diğer misafirlerinin, insanoğlunun hırsından nasibini alması için yeterli olmuştur. Başlarda doğaya daha uyumlu bir şekilde yaşayan insanoğlu ne yazık ki kendisini diğer canlıların üstünde gören bir türe evrilmiştir. Bu tavır endüstri çağı ile birlikte daha vahşi bir boyuta ulaşmış, görünüşteki medeniyetimiz ne yazık ki fiiliyatta Dünyamızı tüketen bir vandalizme dönüşmüştür.

“DÜNYA ÜZERİNDEKİ BİRÇOK HAYVAN, DOĞRUDAN İNSAN ZULMÜNE DE MARUZ KALMAKTADIR”

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ve Londra Zooloji Derneğinin (ZSL) 2020 yılında hazırladığı “Yaşayan Gezegen” isimli rapora göre, insanoğlunun doğrudan veya dolaylı olarak neden olduğu yıkım Dünya genelindeki memeli, kuş, çift yaşamlı, sürüngen ve balık popülasyonlarının ortalama üçte iki oranında azalmasına yol açmıştır. Doğal alanların yok edilmesi, içilebilir su kaynaklarının bilinçsizce kullanımı, yeni tarım alanları açmak maksadıyla ormanların kesilmesi, salt insan tüketimi maksadıyla çiftlik hayvanı üretimi, sanayileşme, betonlaşma, çevre kirliliği, ihtiyaçtan fazla üretim ve tüketim gibi birçok sebep biyoçeşitliliğin ciddi oranlarda azalmasına yol açmaktadır. Bunun yanında Dünya üzerindeki birçok hayvan doğrudan insan zulmüne de maruz kalmaktadır. Hayvanlar “spor” adı altında, çeşitli eziyet ve işkenceler görerek zorla yarıştırılmakta, güreştirilmekte ve öldürülmektedir. Yine “turizm” ve “spor” etiketlerinin gölgesinde, birçok yaban hayvanı, nesli tehlike altında olmasına rağmen, avlanmaktadır.  Hayvanlar “eğlence” adı altında, yunus parklarına, hayvanat bahçelerine, “deney” adı altında laboratuarlara , “ticaret” adı altında ise kafeslere hapsedilmektedir. Çoğu insan, vicdanının sesi aksini söylemekte ise de, biraz da düzenin içinde o veya bu şekilde yer aldığından,  hayvanların “besin” adı altında yetiştirilmesine, çiftliklerde hapsedilmesine ve son olarak da sömürülmesine ve öldürülmesine ses çıkarmamaktadır.

“HERKESİ VİCDANINI SORGULAMAYA DAVET EDİYORUZ”

Bugün hatalarımızı kabul etmenin, sorumluluk almanın ve kendi içimizden başlayacak şekilde değişimi başlatmanın günüdür. Birey olarak tüketim tercihlerimizi ve sınırlarımızı gözden geçirmeli, Dünyaya ve biyoçeşitliliğe olan zararımızı minimize etmeli, tüm bunları kitlelere yaymanın yollarını aramalıyız. Mersin Barosu ve Hayvan Hakları Komisyonu olarak;  4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nde, herkesi vicdanını sorgulamaya ve hayvanlar arasında mağdur ayırt etmemeye davet ediyor, hayvanları en çok “kendimizden” korumamız gerektiği gerçeğine de dikkatleri çekmek istiyoruz.”