HABERTURK.COM

İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün’ün altı yıllık eşi Ferda Ulviye Hoşgörler Füzün’e açtığı boşanma davası tartışma yarattı.

Rektör Füzün dava dilekçesinde, eşiyle kültürel ve sosyal davranış farklılığının ilk günden beri evliliğe damga vurduğunu, çocuk yapmamaları konusunda anlaşmalarına rağmen eşinin gizlice hamile kaldığını öne sürmüş, dilekçede şu ifadeler kullanılmıştı: “Boşanmaları muhakkak olan çift, anlaşıp çocuk dahi yapmamışlardır. Anlaşarak alınan bu duruma rağmen Füzün’den gizli, anlam dahi veremediğimiz bir şekilde gizlice hamile kalmış ve anlaşmayı bozmuş, taraflar arasında büyük sorunların çıkmasına neden olmuştur.”

“Eşten izinsiz olarak hamile kalmak” gibi bir durum sözkonusu mudur? Eğer böyleyse bu hukuken bir boşanma gerekçesi midir? Ve çocuk doğduğunda babanın sorumluluğu ne olacak?

Bu soruları hukukçulara sorduk. İşte HABERTURK.COM’a verdikleri cevaplar… 

KADER ESKİ BAŞKANI AVUKAT HÜLYA GÜLBAHAR
“Kadınlar çok kolay suçlanmaya başladı”

Daha önce de bir başka davada bir erkeğin eşi için “spermlerimi çaldı” iddiası olmuştu. Bu da benzer bir tartışma. Yeni trend bu sanıyorum. Eşinizle ilişkiye giriyorsunuz, hamile kalıyor. Peki korunma yükümlülüğü kimin? Erkeklerin spermlerine sahip çıkmanın bir yolunu bulması lâzım. Korunmayı kadınlara bırakıp olur olmaz yerde istemediğim halde baba oluyorum diye ortalığa dökülmenin manası yok. Tabii ki arzu edilen, tarafların birlikte karar vererek bir çocuk sahibi olmaları. Kadınların çok istisnai durumlarda kötüye kullandığı sadece kendi iradesiyle hamile kalma halinin bugünlerde bütün kadınları suçlamak için bu kadar kolay genelleştirilmesi çok anlamsız. Bu tür her durumda ortaya dökülüyor erkekler.

Ortada bir ilişki var, çocuğun babası kim olacak? Veya babanın sorumluluğu ne? Elbette babası olduğu için çocuğun bakımı ve gelişmesi konusunda annenin sorumluluğu neyse babanın sorumluluğu da o olacak. Onun gelişmesine katkıda bulunmak, büyütmek zorunda.

Her olayı kendi içinde değerlendirmek lâzım ama diğer yandan kadınların biyolojik olarak doğurganlık süresi kısa. Birçok erkek, çok uzun yıllar kadınlarla birlikte yaşıyor, uzun bir zaman sonra tam kadının doğurganlık süresi biterken “çocuk istemiyorum” diyor. Bunu yapınca o kadının hayatına büyük bir darbe vuruyorsunuz. 30 küsur yaşına gelmiş bir kadını bırakıp “çocuk istemiyorum” diyorsunuz. Bu tür ilişkilerde erkekler gerçekten kararlarını gözden geçirmeli. Biyolojik doğurganlık kadının sahip olduğu bir yeti. Peki kadın sonra nasıl birini bulacak da çocuk sahibi olacak? Bu durumun tek çözümü erkeklerin duyarlılık göstermesi. Ortak irade net olmadığı durumlarda ilişkiyi daha baştan gözden geçirmesi gerekiyor erkeklerin.

Tabii asıl çocuklar açısından bakmak gerekir. Çocuklar açısından büyüklerin hemen karar verip çocuğu birlikte büyütecekleri bir ortam yaratmaları lazım. Evli ya da boşanmış yaşasalar da bunu sağlamalılar. Çocuk açısından en ideal durum bu olur.

BOŞANMA AVUKATI HANİFE GÜVEN
“Kadın, ‘eşim çocuk istemiyor’ deseydi mahkeme boşardı”

Bu konuyu hukuk düzenlemez. Bir eş hamileyse ve eşinin rızası olmadan bebeği aldırırsa boşanma nedenidir. Tersten düşünürsek aynı şekilde eşten habersiz hamile kalınması da aynıdır. Baba olmak istemeyen bir erkeği sırf evlilik birliği içinde oldukları için rızası olmadan baba olmaya zorlamak da bence yasada boşanma sebebi olmalıdır.

Çocuk doğarsa babanın hukuki sorumluluğu ve bakım yükümlülüğü babanın üzerinde devam eder. Zaten bu yüzden boşanma sebebi olarak gösteriyor baba.

Bence mahkeme boşanmayı kabul eder fakat babanın sorumluluğu bitmez. Hukukta böyle bir düzenleme yok ama hakim böyle bir karar alabilir. Yıllardır çocuk sahibi olmamışlar ve ailenin içinde kadının hamileliğe karşı korunduğu görülüyor. Aynı şey devam ederken kadının hamile kalması kadının bilinçli olarak hamile kaldığını gösterir.

Kadın “eşim istemiyor çocuk yapmamı” diyerek mahkemeye başvursaydı mahkeme boşardı ve erkek de tazminat öderdi. Bu, erkeğin kocalık görevidir.

Rektör hamile kalan eşini boşuyor