Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan Baro Başkanı Av. Özkan Yücel şunları söyledi:

“Seksen bir baro tarafından üzerinde ortaklaşılan bir metin var bu 5 Nisan’da. Yani yalnız İzmir Barosu'nun değil, yalnız Ankara'nın, İstanbul'un, Diyarbakır'ın, Edirne’nin değil, bütün Türkiye'nin avukatlara ilişkin, avukatlığa ilişkin yaşadığı sorunlar üzerine, en temel sorunlar üzerine bir ortaklaşmadan söz ediyoruz. Elbette ki biz de altına imza attık. Elbette ki o sorunları sahipleniyoruz. Bugün yaşadığımız sorunların temelinde ülkede yaşanan derin yoksulluğun büyük bir etkisi var. Derin yoksulluk, bütün yurttaşlar gibi avukatlık camiasını da derinden etkilemiş durumda. Avukatlık mesleğinin üzerinde baskılar sürüp gidiyor. Avukatlar, yargılanmaya çalışılıyor. Avukatlar, duruşma salonlarından atılıyor. Avukatlar, hak ettikleri ücretleri alamıyorlar mesela. Bu yılın başında yüzde 25 olarak artış gerçekleştirildi avukatlık ücretlerinde. Sonra döndük baktık ki yeniden değerleme oranı yüzde 36 olmuş. Yüzde 50’ye varan zamlar yapılmış. Avukatlık ücretleri hala yüzde 25’lik artışa mahkum edilmiş durumda. CMK ücretleri derseniz, durum fecaat. Ücretlerin çok az olduğu yetmezmiş gibi ücretlerin alınması için üç ay sonrasına kuyruğa girmek zorunda kalıyoruz. Ödenek yetişmiyor, ödenekler gelmiyor. Avukatların emekleri yok sayılıyor. Yoksullaşıyoruz, yalnızlaştırmaya çalışılıyoruz.

Etik değerlerden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bu kadar çok hukuk fakültesinin olduğu bir yerde, kimi fakültelerden bir profesör dahi görmeden mezun olan öğrencilerin olduğu bir yerde, meslekte dejenerasyon da, meslekte yoksullaşma da kaçınılmaz gibi görünüyor. Sınavı bir çözüm gibi önümüze koydular ama sınavın yetmeyeceği aşikar. Eğer gerçekten hukuk mesleğinde nitelik artışı isteniyorsa, hukuk mesleklerinde bir artış bir değerlenme isteniyorsa, saygınlık isteniyorsa, yalnız avukatlar için söylemiyorum, bütün yargı mensupları için söylüyorum, hukuk fakültelerinin acilen sayısının azaltılması lazım. Bunun gerçekleşmediği bir ülkede bugün avukat enflasyonuna yol açan bir siyasi irade ile bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Yargı bağımsızlığı maalesef yerlerde. Şimdi elbette ki yargının diğer sacayaklarının temsilcileri de burada, diyecekler ki yok öyle bir şey. Ama maalesef idarelerin her eylemi, her işlemi, yargıya bir talimat niteliğinde. Sosyal medya hesaplarından görüyoruz. ‘Savcılarımız daha bir şey yapmayacaklar mı?’ diye. Ya da istenmeyen bir kararı veren mahkemeleri, heyetleri, Cumhuriyet savcılarını dağıtmaları, yerlerinden etmeleri. Bu ülkenin gerçekleri bunlar. Birilerinin bu gerçekleri söylemesi lazım. Bu gerçekleri söylemek de yargının bağımsız unsuru olan avukatlara düşüyor. Bize düşüyor, barolara düşüyor.

Susun diyorlar bize bazen, çok konuştunuz diyorlar. Çoklu baroyla bizi susturacaklarını sandılar. O da olmadı gördünüz, iyi Türkiye'nin ihtiyacı diye ortaya çıkardıkları çoklu baro, elli bini aşkın üyesi olan İstanbul Barosu'nda bile iki bini aşamadı. Şimdi ne oluyor biliyor musunuz? O iki bin kişiden fire vermeye başladılar. Numaracılarla işimiz yok elbette ama biz yargı bağımsızlığını hepimiz için hakim, savcılar için, avukatlar için, bu ülkenin yurttaşları için, bu ülkenin geleceği için savunuyoruz. Bunu savunmaktan da asla vazgeçmeyeceğiz. Bu çaba hepimizin çabası.

Aynı eşitsizlik ve adaletsizlik başka alanlarda da sürüyor. Mesela stajyer avukatlarımız. Hukuk mesleğine mensup diğer stajyer meslek adayları ücret alıyorlar. Bir ekonomik güvenceye sahipler, sağlık güvencesine sahipler, sigorta güvencesine sahipler. Stajyer avukatlar için yok, başka yerde çalışamazsınız, yasak deniyor. Bütün bunların yasal bir zemine kavuşturulması ve stajyer avukatlara öncelikle acilen ücret ödenmesinin mevzuatta karşılığının olması kaçınılmaz. Keza işçi avukatlar, ben işçi diyorum, kızanlar oluyor, hadi bağlı çalışan diyeyim. Herkesin gönlü olsun. Bağlı çalışan avukatların hiçbir kriteri yok. Avukatlık mesleğinin onurundan bahsediyoruz, saygınlığından bahsediyoruz ama yine üç kuruş paraya, işçi avukatlığa mahkum bırakıyoruz. Arkadaşlarımız bir düzenlemeye sahip değil. Sosyal haklar konusunda bir gelişme söz konusu değil. Bir fabrikadaki işçiden daha az ücret alarak çalışan, üstelik de mesaisini daha fazla harcayan meslektaşlarımız mevcut.

Üniversite giriş sınavında kotalar, sayılar. Ben anımsıyorum. Avukatlığa başladığımda yüzde birlerde yüzde ikilerde olmak gerekirdi şimdi. Yüzde otuzlarda, kırklarda bulursanız, hele de hele de özel üniversiteler söz konusu olduğunda daha da yüksek oranlar, parasını verince hukukçu olmaya çalışan meslektaşlarımız, arkadaşlarımız oluyor. Bütün bunların değişmesi şart. Bütün bunların ortadan kaldırılması şart.

Avukata yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Bütün meslek mensupları için, sadece avukatlar için değil, hakim, savcı için de bir güvencenin getirilmesi koşulsuz gerekli. Ama avukatlar için çok daha önemli. Çünkü biz sahadayız. Çünkü biz güvenli alanlarda değiliz.  O yüzden avukata yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için acilen tedbirler alınmak zorunda.

Avukatlık ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çekilmesi, ücretlerinin en az asgari ücret tarifesi ile eşitlenmesi kaçınılmaz.  Karşı karşıya duran avukatların birine asgari ücret tarifesini, öbür yanda onun beşte altıda onda birine denk gelen CMK ücret tarifesini dayatmak kadar anlamsız, eşitliğe aykırı bir uygulamanın olmayacağını bir kez daha söyleyelim.

Neden bütün bunları söylüyoruz? Çünkü avukatlar yurttaşın adalete erişimde son noktasıdır. Size avukatlık için bedel ödeyen, bu ülkenin geleceği için, demokrasi için, insan hakları için bedel ödeyen bir baro başkanının sözleri ile sesleneceğim ve konuşmamı öyle bitireceğim. ‘Biz avukatlar, bireylerin hak ve adalet sorununu mesleğimizin temel sorunlarından, toplumun demokrasi ve özgürlük sorununu ise avukatların özgürlüğünden ayrı düşünmüyoruz.’ Kim söyledi biliyor musunuz? Tarihe sahip çıkmak isterken görevi başında kurşunlanarak öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi söyledi. Ağzına sağlık diyorum. Biz avukatlar bu ülkenin geleceği için varız. Biz avukatlar kendi özgürlüğümüzü değil, bu ülkenin özgürlüğünü, bu ülkenin demokrasisini, bu ülkenin insanlarının haklarını korumak için mücadele ediyoruz ve bu mücadelede son noktayız bunu herkes bilsin. Cübbelerinde ilik ve düğme olmayan bir mesleğin mensuplarıyız. Hiçbir güce, hiçbir ekonomik menfaate, hiçbir tahakküme boyun eğmemek için bugüne kadar teslim olmadık, biat etmedik ve vazgeçmedik. Bundan sonra da emin olabilirsiniz. Avukatlar gerçekten Avukatlar Gününü kutlayacağımız, gerçekten o günü iç rahatlığıyla sorunlardan azade, gülerek oynayarak geçireceğimiz bir zamanı yaşayana kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Teslim olmayacağız, vazgeçmeyeceğiz. Rahat etmeyeceğiz. Katıldığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum.”

Av. Özkan Yücel’in konuşmasının ardından avukatların fotoğraf, karikatür ve gemi maketlerinden oluşan eserlerinin yer aldığı sergi, ziyarete  açıldı.