”Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı.

Birçok çevre tarafından “Anayasa'ya aykırı”, “Baskıcı rejimin göstergesi”, “Samimiyetsiz”, “Sivil toplum kuruluşlarını bitirme yasası” olarak görülen teklif; özellikle dernek yöneticilerinin, İçişleri Bakanı tarafından görevden alınarak, kayyum atanmasının önünü açtığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştirildi.

Sözcü'den Yusuf Demir'in haberine göre; Teklifin yasalaşmasının ardından 630 STK yasanın geri çekilmesini istedi. CHP Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini açıkladı. Tepkilerin yoğunlaşması üzerine İçişleri Bakanlığı web sayfasına koyduğu soru-cevap formatındaki metinle düzenlemeyi savundu. Bakanlığın, madde madde kendi sorup, kendi cevapladığı metni Anayasa Hukuku uzmanı CHP Milletvekili Profesör İbrahim Kaboğlu, tek tek değerlendirdi.

İşte bakanlığın yayınladığı sorular, bakanlığın verdiği cevaplar ve Prof. Kaboğlu’nun değerlendirmeleri:

Değişikliklere neden ihtiyaç duyuldu?

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI: Düzenleme ile daha etkili bir denetimle şeffaflığın sağlanması, vatandaşlarımızın hayır duygularının suistimallerin engellenmesi ve sivil toplum kuruluşlarının daha etkin ve daha güvenilir olması amaçlanmakta; ayrıca üyesi olduğumuz ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda politikalar geliştiren Financial Action Task Force-FATF (Mali Eylem Görev Gücü)'in tavsiyeleri de karşılanmaktadır.

İBRAHİM KABOĞLU: Öneri gerekçesinde terörizmin finansmanının önlenmesi ve şeffaflık vurgusu yer almaktayken; kanunun asıl sahibi olan İçişleri Bakanlığı'nın ileri sürdüğü gerekçelerin de bunlar olduğu görülmektedir. Fakat kanun düzenlemesine bakıldığında Kitle İmha Silahlarının Finansmanının Önlenmesi ismi verilmiş olsa da esasında sivil toplum alanına yönelik esaslı müdahaleleri getiriyor. Kitle İmha Silahlarının Finansmanı büyük ölçüde dernekler üzerinden gerçekleşmediği halde derneklerin imhasını hedefleyen bu yasanın adı, AKP'nin sürekli yaptığı şekilde, torba metin içerisindeki antidemokratik unsurları makyajlamak ve örtmek için kullanılıyor.

Bu kanun hükümleri ile yardım toplanması zorlaştırılmakta mıdır?

BAKANLIK: Hayır.
Yardım Toplama Kanunu'nda var olan düzenlemeye ilişkin zorlaştırıcı herhangi bir hüküm getirilmemiştir. Mevzuatta açıkça hüküm bulunmayan, kötüye kullanımı açık olan ve sıkça başvurulan internet üzerinden izinsiz yardım toplanmasının önüne geçilmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.
Ayrıca her türlü izinsiz veya usulüne uygun yapılmayan yardım toplama faaliyetleri ile ilgili idari para cezalarının üst limiti artırılmıştır.

KABOĞLU: Yardım toplama faaliyeti zaten zordu. İnternet ortamında da zorlaştırılıyor. Kamu yararına faaliyet gösteren dernek imtiyazlarının son dönemde belli cemaat çevrelerinde yer alan derneklere verildiği açıktır. Hak ve özgürlük alanlarına ilişkin derneklerin ise üye aidatları ile ayakta durmakta zorlandığına da dikkat edecek olursak; yardım toplama konusu zordu ve iyice zorlaştırıldı.

Derneklere üye olunması konusunda bir sınırlama getirilmiş midir?

BAKANLIK: Hayır. Yeni düzenleme ile hiçbir sınırlama getirilmemiştir.

KABOĞLU: Dernek özgürlüğü; insanların korku duymadan, başlarına bir şey geleceğinden endişe etmeden, kahramanca davranıyor gibi hissetmeden, fişleneceği kaygısı duymadan derneklere üye olabilmelerini güvence altına alır. Yasa ile yapılan ise, derneğe üyelikten caydırıcı düzenlemedir. Dernekler konusundaki bu yasa, 7226 sayılı kanun ile gelen dernek üyelerinin kimlik bilgilerinin bildirilmesi ile birlikte düşünüldüğünde, fiilen, “otosansür” yoluyla üyelik konusunda sınırlamalara sebep olacaktır.

Derneklerde görevden uzaklaştırma hangi durumlarda mümkündür?

BAKANLIK:
a) Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'da yer alan suçlar ,
b) Türk Ceza Kanunu'nda yer alan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
c) Türk Ceza Kanunu'nda yer alan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından dolayı yönetim ve denetim kurullarında görevli olanlar ve ilgili personel hakkında mahkeme tarafından dava açılarak kovuşturma başlatılması halinde, bu kişiler veya bu kişilerin görev yaptığı organlar geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir. Bakan tarafından görevden uzaklaştırılanların yerine ancak mahkeme tarafından görevlendirme yapılır.

KABOĞLU: Terörizmin Finansmanı Önlenmesi Hakkında Kanun madde 3-b atfında yer alan Terörle Mücadele Kanunu yer almaktadır. Bu durumda maddede yazanlardan daha geniş bir uygulama alanı bulacaktır. Oysa kişi, hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı verilinceye kadar masumdur. Suçsuzluk karinesini çiğneyerek dernek organında görev yapan kişi hakkında bir soruşturma veya kovuşturma gerekçesiyle, tüzel kişiye dönük yaptırımlar hukuk devleti ilkesi ve suçun şahsiliği gibi ilkelerle de bağdaşmamaktadır.

Önceki mevzuatta görevden uzaklaştırma bulunmakta mıydı?

BAKANLIK: Evet.
Kamu yararına çalışan derneklerin denetimleri sonucunda hapis cezası verilmesi gerektiren suçların işlendiğinin tespiti halinde, Dernekler Kanunu'nun 27'nci maddesine göre dernek yöneticileri İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilmekteydi.

KABOĞLU: Kamu yararına dernekler için geçici tedbir olarak bu mümkündü. Bu kanun ile tüm derneklere karşı daha geniş yetkiyle tanınmıştır. İçişleri Bakanlığı derneğin faaliyetten alıkonulabilmesi yetkisiyle süper güç sahibi olmuştur.

Derneklerin faaliyetten alıkonulması hangi durumlarda mümkündür?

BAKANLIK: Yukarıdaki maddede sayılan nedenlerle uygulanan görevden uzaklaştırma tedbirinin yeterli olmaması ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde İçişleri Bakanı derneği geçici olarak faaliyetten alıkoyabilir ve derhal mahkemeye başvurur. Mahkeme 48 saat içinde faaliyetten geçici alıkoymaya ilişkin kararını verir.

KABOĞLU: Derneğe kayyum atama gerekçesi ile birlikte derneği faaliyetten alıkoyabilmek de mümkün olacaktır.

O DEVLETLER TEK ADAM YÖNETİMİ DEĞİL

Önceki mevzuatta derneklerin faaliyetten alıkonulmasına ilişkin düzenleme bulunmakta mıydı?

BAKANLIK: Evet.
Türk Medeni Kanunu'nun 115. maddesine istinaden vakıflar, Anayasa'da öngörülen hallerde İçişleri Bakanı tarafından faaliyetten geçici olarak alıkonulabilmekteydi. Benzer düzenleme dernekler için de yapılmıştır.

KABOĞLU: Sadece Anayasa madde 33'te yer alan kayıtlar çerçevesinde…

Diğer ülkelerin mevzuatında görevden alma ve faaliyetten alıkoymaya ilişkin düzenleme bulunmakta mıdır?

BAKANLIK: Evet.
Yurt dışında da benzer uygulamalar bulunmakta olup örneğin; anayasal düzene karşı işlenen suçlar ile ırkçılık, ayrımcılık, terör vb. suçlarının işlenmesi halinde Almanya'da İçişleri Bakanı, Fransa'da Bakanlar Kurulu ve İngiltere'de Hayırseverlik Komisyonu tarafından dernekler hakkında faaliyetten men, görevden uzaklaştırma ve geçici yönetici ataması yapılabilmektedir.

KABOĞLU: Anılan ülkelerde yargıya talimat verme yetkisini fiilen kendisine tanıyan bir devlet ve parti başkanı tek kişi yönetimi değil ama anayasal hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı ilkeleri geçerlidir.

Denetimlerde neden bilirkişi görevlendirilebilmektedir?

BAKANLIK: Dernek denetimlerinde uzmanlık gerektiren konularda durumun tespiti için bilirkişi görevlendirilebilecektir. Bunların denetim ve karar alma yetkisi bulunmamaktadır.

KABOĞLU: Toplumsal muhalefetin sivil toplum faaliyetlerini baskılama amacı taşıdığı kesindir. Dernek denetimi dernekler masasından görevli ilgililerce çok rahat yapılan ve defterleri üzerinden sürekli denetlenen bir yapıdır. Buradaki amaç baskı araçlarını arttırmak olup, dernekler hukukuna yabancıdır.

CAMİ İMAMI DA DENETİM YAPABİLECEK

Derneklerin diğer kamu görevlilerince denetlenmesi yeni bir uygulama mıdır?

BAKANLIK: Kamu görevlilerinin mevcut durumda da İl İdaresi Kanunu'na göre dernek denetiminde görevlendirilmesi mümkündür. Yeni durumda bu husus Dernekler Kanunu'na işlenerek denetimde görev alacak kamu görevlilerinin eğitim, nitelik, bilgi ve becerilerinin artırılması amaçlanmıştır.

KABOĞLU: Bu kanundan önce sadece Dernekler Daire Başkanlığı bu denetimi yapabilmekteyken; artık herhangi bir kamu görevlisi hiç alakası olmasa da bu denetimi yapabilecek. Cami imamı da okuldaki öğretmen de bu denetimlerde görev alabilecek. Dernekler Kanunu'nda kamu yararına dernek statüsünde olanlar için bile iki yılda bir olan denetim süresi genel uygulamada bir yıl yapılarak, derneklerin çalışamaz hale getirilmeleri amaçlanmaktadır. Yazışma süreçleri ve denetim birlikte düşünüldüğünde her yıl derneklerin aylarca konunun uzmanı olmayan denetçilerle mesai harcamasına ve esas amaç olan sivil toplum faaliyetinden uzak kaplamalarına neden olacaktır.

ANAYASAL HAK KANUNLA KALDIRILAMAZ

Dernek denetimlerinde belge ve bilgi istenebilmesine yönelik düzenleme Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırı mıdır?

BAKANLIK: Hayır.
Denetim için elde edilen bilgi ve belgelerin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hükümlerine uygun bir şekilde istenmesi ve korunması zorunludur.

KABOĞLU: Anayasa'da düzenlenen kişisel verilerin korunması hakkına aykırıdır. Zira dernek denetiminde hangi bilgi ve belgelerin istenebileceği, bu belgelerdeki hangi bilgilerin kullanılabileceği, nerede nasıl muhafaza edileceği gibi bir çok husus ve kişisel verileri koruma düzeneği bulunmadığından kişisel verilerin korunması konusunda Anayasa'ya açık aykırılık mevcuttur.

Düzenlemede örgütlenme özgürlüğüne aykırı bir husus bulunmakta mıdır?

BAKANLIK: Hayır.
Yapılan düzenleme ile ne dernek kurulmasına ne derneklere üye olunmasına ne de derneklerin faaliyetlerine yönelik herhangi bir kısıtlama getirilmemektedir.

KABOĞLU: Yukarıda söylediğim gibi, anayasal bir hak, kanunla açık şekilde ortadan kaldırılamaz. Fakat özgürlük alanını ortadan kaldıran, hakkın özüne dokunan düzenlemeler ile etkisizleştirilebilir. Bu düzenleme ile hakkın özüne dokunulmakta ve örgütlenme özgürlüğü ciddi oranda kısıtlanmaktadır.

Düzenleme, Anayasa'ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun mudur?

BAKANLIK: Düzenleme, Anayasa'nın “Dernek Kurma Hürriyeti” başlıklı 33'üncü maddesinin “…Dernek kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.

…Dernekler,… Ancak, millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir.” hükmü ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin “Toplantı ve Dernek Kurma Özgürlüğü” başlıklı 11'inci maddesinde belirtilen “ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz” esaslarına kesinlikle uygun olarak yapılmıştır.

KABOĞLU: İçişleri Bakanı'na verilen yetki, Anayasa Madde 33'ün gerektirdiği güvenceleri, özellikle maddi anlamda kanunilik ilkesine uygunluğu ve keyfi müdahalelere karşı gerekli güvenceleri sağlamamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşmesi'nin 11. maddesinde öngörülen dernek özgürlüğünün göstermelik bir şekilde değil ama somut ve etkili bir şekilde korunmasının gerektiğini sıklıkla ifade eder. Yukarıda anılan sebeplerle, bu kanunun uygulamasının dernek özgürlüğünün etkili şekilde icrasını engelleyeceği, Bakanlığın dernek özgürlüğüne keyfi sınırlamalar getirmesini mümkün kılacağı ve Sözleşme'nin 11. maddesine aykırı sınırlamalar yaratacağı ortadadır.