İstanbul Barosunun yeni yönetimi Ankara Barosunu ziyaret etti. Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu ile İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, ziyarette yaptığı konuşmada, her iki baronun bundan böyle güç birliği yapacağını ifade etti.

Feyzioğlu, “üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve basının susturulduğunu” kaydederek, “Geriye bir tek barolar kaldı. Hukukun üstünlüğüne saldırıları, birlikte göğüsleyeceğiz” dedi.

Kocasakal da baroların hukukla ilgili gelişmelere sessiz kalamayacağını söyleyerek, “Her türlü hukuk ihlaline karşı dimdik ayakta duracağız” diye konuştu.

Baro başkanları, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Balyoz Soruşturması kapsamında isimleri geçen üç generalin açığa alınmasına ilişkin soru üzerine Kocasakal, “kararın sıkıntılı olduğunu” savunarak, “Burada sıkıntı, açığa alma kararlarının, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) kararının hemen ardından verilmesidir. Kararı işlevsiz kılma amaçlıdır. Karar objektif değil” ifadelerini kullandı.

Feyzioğlu ise “dünyada yalnızca dikta yönetimlerinde iktidarların yargı kararlarından memnun olmadığında, yargıyı ortadan kaldırmaya çalışacağını” söyleyerek, “Bugün Türkiye'de yaşanan maalesef budur. Yargı kararından memnuniyetsizlik değil, yargının bağımsız karar vermesinden duyulan rahatsızlıktır. 'AYİM'i kaldıralım' tartışması, herhangi bir zamanda veya ortamda değil, AYİM'in vermiş olduğu kararın siyasi iktidarda yarattığı rahatsızlık üzerine tartışılmaktadır. Bu, işine gelmeyen yargıyı ortadan kaldırmak demektir” diye konuştu.

Feyzioğlu, AYİM'nin, idareden de savunma aldıktan üç generalin atanmamasını keyfi bulduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Hukuk devletinde idarenin her türlü işlemi yargı denetimine tabidir. Nitekim, AYİM, bu keyfilik nedeniyle üçlü kararnameyi imzalamama işlemini iptal etmiş, terfiler gerçekleşmiştir. Bundan aylar sonra görevlerinden açığa alınıyorlar. Soruşturmaları, yargılanmaları devam eden 100'ün üzerinde subaya uygulanmayan bu işlem, bu üç kişiye uygulanıyor. Bu, ister istemez, hukukçu gibi düşünen zihinlerde, yargı kararını uygulamama niyeti olarak belirmekte. Benzer konumda herkese uygulansaydı, o zaman, 'Soruşturmanın selameti açısından bir açığa alma' denilirdi. Ama bu, görünüm itibarıyla, maalesef, yargı kararını işlevsiz kılmaktır.”

İSTİHBARİ DİNLEMELERLE İLGİLİ BAŞVURU

İstihbari dinleme yoluyla elde edilen telefon konuşmalarının kanıt olarak kullanılması yönündeki başvuruyu nasıl bulduklarına ilişkin soru üzerine Kocasakal, “Böyle bir şey olduğu anda, bu ülke tam bir faşist devlet haline dönüşür. Bunu öneren bir kimsenin, hukukçuluğundan ya da özgürlükçü biri olduğundan kuşku duyarım. Kibar tabirle söylüyorum. Bu olsa olsa tesadüfi delil olur. O bile tartışılır. Olduğu anda ülkede hukuk güvenliğinin 'H'si kalmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

“Zaten 'H'si de gitmek üzere” ifadesini kullanan Ankara Barosu Başkanı Feyzioğlu da ülkede yaşlı kadınların bile telefonlarının dinlendiğinden endişe duyduğunu söyledi.

Çağdaş dünyada, insanların özel hayatına çok istisna hallerde girildiğini ve bunların delil olarak kullanıldığını anlatan Feyzioğlu, “İstihbari dinlemeleri, suç soruşturmasında delil yapmak isteyen zihniyet, dünyanın Orta Çağ'dan 21. yüzyıla kadar geçirdiği özgürleşme mücadelesini ıskalamıştır” dedi.

HSYK YASA TASLAĞI

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasa Taslağına ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Feyzioğlu, taslağın Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürdü.
Feyzioğlu, “Anayasa'da hakimlerin özlük işleri konusunda kurulun karar vereceğinden söz ediliyor. Oysa tasarıda HSYK dairelere bölünmüş. Bir daire, hakimlerin atama ve terfilerinde görevli kılınmış, tamamen idari. Ne hikmetse o dairede Danıştayın temsilcisi yok. Danıştay temsilcisi kendi alanı dışındaki bir dairede görevlendirilmiş” diye konuştu.

Mevcut yapısıyla HSYK üyelerinin çoğunun siyasi iktidarın iradesine dayandığını, bu nedenle güven vermediğini iddia eden Feyzioğlu, “HSYK üyelerine sesleniyorum, nasıl atandıysanız atandınız. Bunu bir kenara bırakıp, Anayasa'ya ve kanuna uygun davranın” dedi.

Kocasakal da “HSYK'nın kendisi şu an bakanlığın bir dairesi haline dönüşmüş durumda. Bunun kanununu çıkarsanız ne olur, çıkarmasanız ne olur” ifadelerini kullandı.


 


AA