YASAL OLARAK SUÇ İŞLİYORLAR

“Virüs taşıdığını bildiği halde evinde izole halde kalmak yerine sokağa çıkan, işine giden, diğer insanlarla bir araya gelen herkes hem yasal olarak suç işlemekte hem de büyük vebal altına girmektedir. Bu tedbirleri vatandaşlarımızın günlük hayatını zora sokmak için alıyor değiliz. Tam tersine bu tedbirlerin amacı tüm insanlarımızın sağlığını korumaktır. Tedbirlere uymadığı için virüsü, bilinen veya bilinmeyen kronik rahatsızlığı bulunan yakınına veya herhangi birine bulaştırıp ölümüne sebep olacak kişinin vicdan yükünü düşünmek bile istemiyorum. Maske ve mekan denetimlerinde uygulanan cezaların bazı kamu kurumlarında yapılacak işlemler öncesi ödenmiş olması mecburi hale getirilecektir. İl Hıfzıssıhha Kurulları gerektiğinde özel tedbirler alıp bunları kararlılıkla uygulayabilecektir.

DENETİMLER SIKLAŞACAK

Kafe ve restoranların denetimi sıklaştırılacaktır. İzolasyonda olan kişilerin kurallara uyup uymadıkları daha yakından takip edilecektir. Çeşitli ülkeler tarafından geliştirilen aşıların Türkiye’deki çalışmaları yakından takip edilmektedir. İl bazında 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ulaşım saatlerinde sınırlama yapılabilecektir. Yerli aşıda da insan üzerinde deneme çalışmaları önümüzdeki aylarda başlayacaktır.

YENİ STRATEJİLER

Biz de COVID-19 hastalığıyla mücadelede yeni safhaya geçtik. Elde edilen tecrübelere ve kat edilen mesafeye göre bu konuda yeni stratejiler geliştiriyoruz. Ülkemizi bu süreçten en az hasarla ve sonrasında en büyük kazanımları elde edecek şekilde çıkartacağız. Karşımızdaki sorunun sağlık krizi olmasının yanında küresel düzeyde siyasi, ekonomik, toplumsal sonuçlara yol açabilecek boyutlar taşıdığını görüyoruz.

AŞI 2021’İN İLK AYLARINDA

Aşı çalışmalarında dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmenin yanında kendi aşımızı üretme yolunda hızla ilerliyoruz. Halen süren sekiz aşı geliştirme çalışmasından ikisinde hayvan deneyleri başarıyla tamamlandı.

Önümüzdeki yılın ilk aylarında bu aşıları milletimizin hizmetine sunmayı planlıyoruz. Unutulmamalıdır ki bu krizin üstesinden ancak hem devletin hem vatandaşın üzerine düşeni yapması halinde gelebiliriz.

HİÇBİR MÜCADELEDEN KAÇINMAYIZ

Bir yandan salgının önünü kesmek için gayret gösterirken diğer yandan siyasi ve askeri tüm imkanlarımızla Doğu Akdeniz’deki haklarımızı koruyoruz. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğalgaz rezervi ekonomik büyüklüğü ve moral yönüyle milletimize umut vermiştir. Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yok sayıp ısrarla kendi tezlerini ve haritalarını kabul ettirmeye çalışanlar diplomasi masasına yaklaşmaya başladı. Ülkemizin cumhuriyet dönemi boyunca defalarca maruz kaldığımız o karanlık senaryolara, ahlaksız oyunlara, sinsi tuzaklara bir kez daha düşmemesi için gerekeni yapacağız.

SONLARINI HAZIRLIYORLAR

Bu tezgahın işlemesi için kullanılan terör örgütlerinden siyasi ve sosyal tetikçilere kadar hiçbir kuklaya aradığı fırsatı sunmayacağız. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sorununda birkaç ülkenin çıkarını koruma uğruna tarihi gerçeklere, uluslar arası anlaşmalara, teamüllere, gözle görülen hakikatlere sırtlarını dönenlerin dünyaya söyleyecek sözü kalmaz. Sırf Türkiye’ye olan husumetlerinden dolayı bölgemizin ve dünyanın dengelerini alt üst etmeye kalkanlar, kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlıyorlar.

ULU ÇINAR UYANMIŞTIR

Artık hükmü kalmamış, fiiliyatta geçerliliği olmayan, kendi siyasi ve toplumsal gerçeklerine de aykırı güç vehimleriyle nara atanların yaptıkları mezarlık yanından geçerken ıslık çalanların psikolojisiyle aynıdır. Bu topraklarda bin yıldır kendini sürekli yenileyerek, tazeleyerek, kökünü derinleştirip genişleterek yaşayan ulu çınar, bir kez daha uyanmış ve harekete geçmiştir. Karşımızda diklenenler ise tıpkı içten çürüyen ağaçlar gibi çıkacak ilk fırtınada yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan, kabuktan ibaret birer kütük gibidir.

KİMSENİN ONURUNA EL UZATMIYORUZ

Kıbrıs’ta, Akdeniz’de, Ege’de ve ihtilafa konu hiçbir yerde biz kimsenin hakkına, hukukuna, onuruna el uzatmıyoruz. Sadece kendi hakkımıza, kazanımlarımıza saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu ülkelerin halklarını gerçekleri öğrenmeye davet ediyoruz. 83 milyon nüfusu ve 780 bin kilometrekare toprağı olan bir ülkeye karşı yürütülmeye çalışılan ‘Her şey benim olsun, sen verdiğime razı ol’ dayatması ne gerçekçidir ne de mümkündür. Biz ortada diyalogla, müzakereyle çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığına inanıyoruz. Bu yaklaşım hakikatlere uygun tekliflerle karşımıza gelinmesi şartıyla geçerlidir. Aksi takdirde ataların pilavdan dönenin kaşığın kırılsın dedikleri gibi biz de hiçbir mücadeleden kaçınmayız.” (Erdinç Çelikkan / Hürriyet)