Mobbing ile Mücadele Derneği (Mobbingder) Başkanı Hüseyin Gün, mobbing mağduru olduğunu iddia ederek dava açan kişi sayısının şu ana kadar yaklaşık 10 bin olarak görüldüğünü belirterek, "Ancak her gün 'Ben de dava açtım' diyen mağdur sayısı artmaktadır. Şayet çözüm bulunmaz ise mobbing mağdurlarının açtığı dava sayısı boşanma davası sayısını aşacaktır" dedi.
Gün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mobingin tek bir olay olmadığını, ısrarla sürdürülen ve hedef seçilen kişinin huzurunu kaçırmaya yönelik her türlü eylemin bütünü olduğunu söyledi. Gün, "Mobbing, bir çatışma ile başlayan birçok olay haline dönüşen bir tablodur. Başlangıçta zorba ve mağdur arasında iş yeri çatışması olarak kabul edilen bir ya da birkaç olay, zamanla zorbanın galip geldiği olaylar zincirine dönüşür. Zorbalar, başlangıçta çok güçlüdürler" dedi.

Bu konuda özellikle patronların ve yöneticilerin tarafsız rolü oynamalarının çok tehlikeli olduğunu işaret eden Gün, şöyle devam etti:

"Çünkü haklıdan yana taraf olmayan yönetici ve patronlar, mağdura karşı dolaylı ve hatta zorbadan daha fazla şiddet uygular konuma gelirler. Mağdurları en çok üzen de budur. Mobbinge maruz kalan çalışanlar, mobbing sürecinde yaşanılan olayın şiddetine göre değişmekle birlikte yüzde 60 oranında verimlilik kaybı yaşar. Mobbing bir iş yerinde yöneticiler tarafından yapılabileceği gibi eşit konumda olan çalışanlar ya da astlar tarafından üstlerine de yapılabilir. Mobbing bir iş yerinde zorba, mağdur ve seyirci üçlüsü arasında yaşanan kınanılacak ve tekrarlanan etik dışı olaylardır. Bir insanın mesleki bütünlüğünü hedef alır ve mağduru, alkol, uyuşturtucu, aşırı sigara tüketimi, psikolojik rahatsızlıklar, intihar, boşanma, psikosomatik hastalıklar (astım, mide hastalıkları, kanser, kısırlık, saç dökülmesi, deri hastalıkları, şeker, tansiyon gibi) ve cinayete sürükleyebilir. Mobbing mağdurları stres, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıklara maruz kalabilirler."

"Mobbing mağduriyeti kamu sektöründe daha uzun sürüyor"

Gün, "Derneğimize müracaat eden mağdurlar yalnız olmadıklarını, yaşadıkları sorunun mutlaka bir çözümünün olduğunu anladıklarında çok büyük rahatlama yaşamaktadırlar. Bugüne kadar binlerce insana yardım edilmiş ve yol gösterilmiştir" diye konuştu.

Gün, derneğin 130 üyesi olduğunu ve bu üyelerin yüzde 90'ının mobbing mağduru olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: 

"Mobbing en çok sağlık sektörü, eğitim camiası, finans sektörü ile polis ve askerler arasında yaşanmaktadır. Her sektörde mobbing mağduru vardır. Mobbing mağduriyeti kamu sektöründe özel sektörden daha uzun sürmektedir. Bunun nedeni özel sektörde mağdurların direnme güçlerinin zayıf olmasıdır. İşveren 'İşine son verdim' dediğinde mağdurun kabul etmekten başka bir çaresi yoktur. Ancak kamuda iş güvencesinin olması, mağdurun yapılan haksızlıklara direnme süresini uzatmaktadır. Mobbing mağduru olduğunu iddia ederek dava açan kişi sayısı şu ana kadar yaklaşık 10 bin olarak görülmektedir. Ancak her gün 'Ben de dava açtım' diyen mağdur sayısı artmaktadır. Şayet çözüm bulunmaz ise mobbing mağdurlarının açtığı dava sayısı boşanma dava sayısını aşacaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuran mobbing mağdurları da vardır."

Öte yandan, daha önce açılmış olup kesinleşen birçok mobbing davası olduğunu da aktaran Gün, mağdurların üzülmemesi gerektiğini, çünkü mahkemelerde mobbing davalarında duyarlılık gösterildiğini söyledi.

"Mobbing cinsel tacizden 4 kat daha fazla yaşanıyor"

Hüseyin Gün, mobbingi azaltmak için devletin harekete geçmesi gerektiğini dile getirerek, "Bir ülkenin en önemli kaynağı beşeri ve sosyal sermayesidir. Kalkınmanın temeli kaliteli ve kalifiye insan emeğidir. İnsan yaşamı kutsaldır. Bu kutsallığa saldırmak eşkıyalıktır. Çünkü insanın huzurunu ve mutluluğunu çalanlar, insanların mallarını çalan eşkıyalardan daha eşkıyadır" diye konuştu.

Bu nedenle mobbingin var olabileceğini kabul etmek gerektiğinin altını çizen Gün, bu sorunu önemsemek gerektiğini çünkü mobbingin devlete, işletmelere çok büyük zararlar verdiğini kaydetti.

Gün, mobbing nedeniyle hem mağdurun, hem ailesinin, hem de toplumun zarar gördüğünü dile getirerek, "Durum bu kadar ciddidir. İşverenlerin, yöneticilerin, devletin mobbing konusunu ciddiye almaları gerekir. Cinsel tacizden 4 kat daha fazla yaşanan mobbing konusunda duyarsız olmak, insan haklarına en büyük saygısızlıktır" şeklinde konuştu.

Hüseyin Gün, dernek olarak 2011 yılında TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna kapsamlı bir rapor sunduklarını ve rapor doğrultusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde kurulan "Alo 170" hattının kurulmasını önerdiklerini ve bu önerinin hayata geçirilerek faaliyete başladığını söyledi.

Gün, mobbing mağduru olduğunu düşünen kişilerin öncelikle konunun uzmanlarına danışması gerektiğini ifade ederek, "Yaşadığı olayın analizini sağlamalıdır. Öncelikle mücadelede hata yapmamalı, korkmamalı, kendini suçlamamalıdır. Bilmelidir ki mobbing sürecinde ihtiyacı olan en önemli şey cesaret ve öz güvendir. Mobbing sürecinde delil oluşturmak için derneğe danışmalıdır. Somut deliller oluşturduktan sonra her şey lehine dönecek. Ağlayan, mağdurun kendisi değil zorba olacaktır" dedi.