Sav, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında, bir ihbardan yola çıkarak "hangi konularda ne tür saldırılarla yüzyüze olduklarını" paylaşmak istediklerini söyledi.

Önder Sav, "CHP'ye yönelik çok sistemli bir karalama kampanyasının, sindirme kampanyasının sürdüğü anlaşılıyor. Biz Cumhuriyet tarihiyle özdeş bir partiyiz. Hiçbir siyasal iktidar bugüne kadar bizi sindirememiştir, yıldıramamıştır" dedi.

Sav, "Hiçbir katkıda bulunmadan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yapılmış olanbir ihbarı aynen size aktaracağım. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü'ne yapılmış bir ihbar: 'Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı vur emri verdi' Sarıgül, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Osman Şevket Aslan aracılığıyla aralarında daha önce husumet bulunan ya da öyle olduğu sanılan organize suç örgütü lideri Mithat Yılmaz'a, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı her iki dizinden vurması için talimat verdi.

Belirsiz kaynaklı 300 bin dolar nakit para belediye kasasından alınarak Osman Şevket Aslan tarafından Şişli Kasap Sokak Eser İş Merkezi A Blok No: 16/7 adresinde bulunan 2AGıda Pazarlama Limited şirketi, Mithat Yılmaz'ın paravan şirketi olduğu ifade ediliyor. Şirketinden bizzat Mithat Yılmaz'a avans olarak verilmiştir. İşin bitiminde 450 bin dolar daha ödenmek üzere 750 bin dolara anlaşma hazırlanmıştır. Osman Şevket Aslan ile Mithat Yılmaz, yüz yüze olmadığı durumlarda kriptolu telefonlar ile bağlantı kurmaktalar. Mithat Yılmaz'ın iki adamında daha bukriptolu telefonlardan bulunmaktadır.

Telefonlar, Avukat Ayhan Kızılöz tarafından sivil bir istihbarat kurumundan sağlanmıştır. Osman Şevket Aslan, Mithat Yılmaz'a eylemle ilgili talimatı şu şekilde verdi. 1 numaralı Baykal'ın, 13 Nisan 2010 saat 18.30'da Avrupa Parlamentosunda Genişlemeden Sorumlu AB
Komiseri Stefan Füle ile görüşeceğini, bu görüşmeyi engellemelerini ve Baykal'ı her iki dizinden vurmaları talimatını vermiştir."

Mithat Yılmaz'ın adamlarıyla operasyon planını en ince ayrıntısına kadar yaptığının ihbarda yer aldığını Sav, mesajı gönderen kişinin iddialarını şöyle aktardı:

"Sonra ne olduysa 13 Nisan 2010 saat 16.15'te Osman Şevket Aslan, suikast planını ertelediğini telefonla bildirdi. Can güvenliğim nedeniyle kimliğimi deşifre etmiyorum. Ancak bu kişi ya da kişilere yapılacak operasyonlarla birlikte, ses ve görüntü kayıtlarını özel bir televizyon kanalına ya da en çok ücreti ödeyene satacağım. Hayatımı garanti altına almak ve kendi güvenliğimi sağlamak için bu benim hakkımdır. İhbarımı değerlendirip değerlendirmemenizin benim için pek bir önemi yoktur. Ama canı yanan insanlar olursa, bu bilgileri teyit etmediğiniz için sizler de bir nebze sorumlu olacaksınız. Bu yüzden, bu ihbar e-mailini yazarken ve gönderirken ekran görüntüsünü kaydediyorum."

Suikastın planların ertelenmesi nedeniyle gerçekleşmediğini dile getiren Sav, "Böyle bir olay gerçekleşmedi, bizim bu olayı hassasiyetle izlediğimiz günlerde başka bir olay gerçekleşti" dedi.

Önder Sav, "O da bir dikkate değer ayrı bir konudur. O konunun detayına girmeyeceğim, o konu ayrı boyutta, ayrı kulvarda, kendisinin özel gizlilikkuralları içinde yargı ile CHP arasında işliyor, işletiliyor. Bizim üzerinde duracağımız konu bu. CHP, bu tür davranışlara, bu tür saldırılara ilk kez muhatap olmuyor. Daha önce de Sayın Genel Başkanın Avrupa'da bir bankaya para aktardığı şeklinde yakışıksız ihbarlar, ABD'nin çok gizli servisi başlıklı kağıtlarıyla Türkiye'de sirküle edildi, o da çok önemli bir kurultayın öncesine rastladı.Avrupa'nın hiçbir yerinde, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir bankasında birkuruşluk hesabı olmayan bir siyasi lider için bu yakıştırmalar yapıldı. Maalesef dışarıdan ve içeriden pompalandı, malzeme yapıldı ve bunun kuru bir gürültüden öteye gitmediği CHP tarafından kanıtlandı" dedi.

"Yılmaz Ateş İstanbul'a gitti"

Bu ihbarın 15 Nisan 2010 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yapıldığını, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün bir gün sonra Ankara Emniyet Müdürlüğünü haberdar ederek bu bilgileri verdiğini ifade eden Sav, "Emniyet içindeki bu işlemler böyle sürerken bizim de haberimiz oluyor bir haksızlık yapmayalım. Emniyet, bizim bir yetkilimize böyle bir olayın gerçekleşmekte olduğu bilgisini veriyor. Onun üzerine Genel Sekreter olarak ben Emniyet Genel Müdürü ile temasa geçtim, telefonla konuştum. Sonra onun da talimatı üzerine Ankara Emniyet Müdürü beni aradı. Konuyla ilgili bilgileri bölüştüler" dedi.

"Ama yeterli bir bilgi, yeterli verilerden uzak olduğunu saptadık bu bize aktarılanların, Genel Başkan Yardımcımız Yılmaz Ateş bu konuda görevlendirildi ve İstanbul'a gitti. Esas işin kaynağı olan yerde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileriyle temaslarını yaptı. Alınan bilgiler ilginç, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, bu ihbar geldikten sonra sadece Ankara'ya bilgi vermekle yetinmemiş, ihbarın yapıldığı kaynağa inmeye çalışmış, ihbarın yapıldığı yerin internet kafe olduğu, kafenin kamerasının çalışmadığı, bunun bir hard diske kaydedildiği belirtildi" diyen Sav, "Sonra Şişli Savcılığı işe el koyuyor, bunun bir özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığının görevi olabileceğini var sayarak onlara bu evrakı havale ediyor, onlar da 'bu bizim işimiz değil' diyerek tekrar Şişli Savcılığına evrakı gönderiyorlar, savcılıkta şimdi inceleme sürüyor" ifadelerini kullandı.

Konuyu hassasiyetle takip ettiklerini ifade eden Önder Sav, "Ancak bu zamana kadar bize göre yeterli bir incelemenin yapılmış olduğunu gözlediğimizi söyleyemem. Bu kadar yaşamsal bir olayda daha değişik bir bilgi, çabukluk beklenebilirdi. Hukukun gereği de budur, bu tür olaylarda acelenin gereği de budur. Bunların yapılmadığı gözleniyor" dedi.

Böyle bir ihbarın geldiğini, bu konuda hassas davranılması gerektiğini belirten Sav, "Allah aşkına, devletin istihbarat örgütleri ne güne var? Bir ne olduğunu tam bilemedikleri, böyle bir ihbarı çok önceden alıp ana muhalefet partisi genel başkanını kollama, koruma ve uyarma görevi vardır. 13 Nisandan önce bu bize ulaşmalıydı ki biz gereken tertibatı kurmalıydık" diye konuştu.

"Siyasi parti liderleri içinde CHP Genel Başkanı özel korumayı talep eden yapıdaki bir insan değildir. Tek koruması vardır, gidiş gelişlerinde şeklen ben genel sekreter olarak ilgili valiliği ararım, onlar gereken tertibatı alır ya da almaz onların bilecekleri iş" diyen Sav, şunları kaydetti:

"Türkiye hassas günlerden geçiyor. Böyle bir dönemde böyle önemli bir ihbarı devletin önceden alamayıp CHP Genel Başkanını suikast düzenleyen insanların insafına bırakma hakkı yoktur veya o suikastı düzenleyenlerin hangi gerekçeyle, hangi nedenle vazgeçtiklerini bilemedikleri bir akıbete terk etme hakları yoktur. Maalesef bunlar Türkiye gibi demokratik hukuk devleti kurallarının işlediği var sayılan, günlerdir parlamentoda dahi bunun edebiyatının yapıldığı bir ortamda CHP'nin, ana muhalefet partisinin liderine yönelik bir hareket olarak gelişiyor ve bizim sonradan haberimiz oluyor."

Sorular

Sav, bir gazetecinin, "(Başka olay) dediniz ama, bu olayın arkasından geldiği için aynı kişiyle ilintili olduğu yönünde deliller var mı?" sorusu üzerine, "Hayır, onu şu anda söyleyecek durumda değiliz. İş o bir başka boyutta, o olayın incelemesi yapıldığı için, gizliliğini de taşıdığı, mahkeme o konuda gizlilik, yasak kararı verdiği için o konuya girmiyorum. Ama o konuya da değişik boyutlarıyla girmemiz gerektiğine MYK kani olursa hiç kuşkunuz olmasın, sizi o konu için de çağırır, gerekli aydınlatmayı yaparız" karşılığını verdi.

Sav, "bugüne kadar ihbarla ilgili bilgilerin neden açıklanmadığının" sorulması üzerine de, "Açıklamama nedenimiz, yeterli veriye ulaşmadık" dedi.

Önder Sav, bir soru üzerine, ihbarın ardından Baykal'ın İstanbul'a gidiş gelişlerinde daha sıkı koruma tertibatı alındığının fark edildiğini kaydetti.

Bir başka gazetecinin, "Bir gazeteci olarak herşeyden önce herkesin özel hayatının kendisine ait olduğunu düşünüyorum. Bu hassasiyetimden yola çıkarak yanıtlarsanız, Sayın Genel Başkan, o görüntüler internete düştükten sonra ne düşündü, çok üzüldü mü?" sorusu üzerine Sav, "Sizin bireysel hassasiyetinizden çok öte buradaki herkesin hassasiyeti var. Sizin bireysel hassasiyetinizden öte
CHP'nin hassasiyeti var. O nedenle ben konuşmamın söylediğim kısmında duruyorum" karşılığını verdi.

Sav, "Bugün medyada Sayın Genel Başkanı istifaya davet edenler var" diyen gazeteciye de, "Bakın siz de aynı kulvara dönüyorsunuz, o konuda bir açıklama gereğini duyarsak bu konudaki gibi tereddüt etmeden sizi çağırır açıklama yaparız" dedi.

"İnternet sitelerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Baykal'a yönelik suikastla ilgili yurtdışından gelen bir kişiyi yakaladığı haberleri yer alıyor" denilmesi üzerine de Önder Sav, "Bize henüz bir haber intikal etmedi. Böyle bir haber gelmedi, gelirse de bunu değerlendiririz ama CHP'ye yönelik çok sistemli bir karalama kampanyasının, sindirme kampanyasının sürdüğü anlaşılıyor. Biz Cumhuriyet tarihiyle özdeş bir partiyiz. Hiçbir siyasal iktidar bugüne kadar bizi sindirememiştir, yıldıramamıştır. Bundan sonra da bu siyasal iktidarın her türlü tertibine hazırlıklıyız. Hiçbir şekilde gerilemeden CHP olarak yolumuza devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Sav, "Konuşmanızın başında bir isimden söz ettiniz, şu anda başka bir siyasi oluşum içinde olan bir kişinin talimat verdiği yönündeydi. Kendisiyle temasa geçtiniz mi?" sorusu üzerine de, "Bakın hiçbirşey eklemedim. Ben sadece devletin resmi belgesini aktardım. Hiçbir kişiyi itham etmedim, hiçbir kişiyle bireysel sorunumuzu masaya getirmedim" karşılığını verdi.

Sarıgül: "İnsafsız ve çirkin''

Türkiye Değişim Hareketi lideri Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de iddiaların, "son derece kaba, insafsız ve çirkin" olduğunu söyledi.

Sarıgül, Şişli Belediyesinde düzenlediği basın toplantısında, "CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın gündemi değiştirmek için, şahsı ve belediyesiyle ilgili çirkin iddialarda bulunduğunu" ifade etti.

Mustafa Sarıgül, "Baykal'a bir suikast girişimi varsa, bunu sonuna kadar kınıyorum. Bu iddiaların tespit edilmesini de bir an evvel istiyorum. Baykal'a Allah uzun ömürler versin. Bu çirkin iftiralarla kişilerin onurlarıyla oynanmasına izin vermeyeceğiz. Pazartesi hukuki mücadeleyi başlatacağım" dedi.

Mustafa Sarıgül, bugüne kadar CHP'lilerin Önder Sav ile şahsına karşı çeşitli iddialarda bulunduklarını ve bu iddiaların hepsinin boşa çıktığını belirterek, "Allah bizi kuru iftiradan korusun. Bunlar şunu gösteriyor, Sayın Baykal'ın, çalışma arkadaşlarını ne kadar isabetsiz seçtiğinin Önder Sav en büyük örneğidir. Başlarına taş düşse, bunu Sarıgül'den biliyorlar. Baykal'ın sağlığı herkes için önemlidir. Ama benim için daha fazla önemlidir. Pazartesi günü hukuk mücadelemizi başlatacağız. Ama bu son iftirayla ilgili gerekli cevabı
alacaklardır" diye konuştu.

"Görüntü 15-20 gün önce CHP'ye ulaştı"

"Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntülerin ardından CHP'nin gündemi değiştirmek için size karşı böyle bir iddia attığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna Sarıgül, 15-20 gün önce internet üzerinden bu görüntünün, CHP'lilerin eline ulaştığını ifade etti.

Sarıgül, "Ellerine geçtiği gün neden polise gitmediler. Son olaylarla ilgili konuşmak istemiyorum. Biz ahlaklı, dürüst, siyaset yapmak için yollardayız. Önder Sav'ı tebrik ediyorum. Düşünmüş taşınmış, bir ay önce gelen mektubu değerlendirip, gün yüzüne çıkarmış. Sarıgül halka güveniyor ve inanıyor. Sarıgül ve arkadaşları doğru bildiği yolda yürümeye devam edecek. CHP'deki arkadaşlara Allah akıl versin. Ona buna çamur atarak kendi pisliklerinden kurtulmaya çalışıyorlar" dedi.

Bir gazetecinin, "CHP'liler kaseti sizin ortaya çıkardığınızı iddia ediyor" demesi üzerine Sarıgül, insanların kişilik haklarına saldıranlardan olmadıklarını, hatta bu tip çirkin davranışları gösterenlerin çok ciddi bir şekilde ceza almaları için parlamentodan yeni yasaların çıkmasını istediklerini ifade etti.

Mustafa Sarıgül, siyasi rakiplerine çamur atarak siyaset yapmadığını, hatta dün görüntüleri izlediğinde çok üzüldüğünü vurguladı.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın iddialarını da kınadığını kaydeden Sarıgül, "Gündemi değiştirmek istiyorlar. Önder Sav'a 'pes' diyorum. Böyle bir şey varsa, o gün niye konuşmadı? Niye anlatmadı? Değerlendirmeyi, kamuoyunun vicdanına bırakıyorum. Bizim işimiz iktidar olmaktır" dedi.

"Bu iddialar üzerine Emniyet Müdürlüğünün kendisiyle irtibata geçip geçmediğinin" sorulması üzerine Sarıgül, Emniyetin kendisiyle ilgili hiçbir temasta bulunmadığını ve konuyu bu sabah öğrendiğini söyledi.

Emniyet doğruladı

Emniyet Müdürlüğü çıkışında gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın, "Konu doğru. Ancak adliye boyutunda henüz operasyona dönüşmüş bir çalışma yok" dedi.

Hüseyin Çapkın, "Gözaltına alınan kimse yok. Bir ihbar geldi. Savcılığın talimatıyla çalışmalarımız sürüyor" diye konuştu.

Vali Güler: "İhbar 15 Nisan'da geldi"

İstanbul Valisi Muammer Güler de, 15 Nisan tarihi itibarıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü haber merkezine Deniz Baykal'a yönelik eylem yapılacağına ilişkin elektronik posta yoluyla bir ihbar ulaştığını ve hiç gecikmeden, gerekli önleyici tedbirleri almak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bildirimde bulunulduğunu bildirdi.

Güler, "Hiçbir gecikme yoktur. Bunun dışında gerekli araştırmaya başlanmıştır. Konu Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirilmiştir. Halen de araştırması ve diğer işlemleri Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde yürütülmektedir" dedi.

Güler, bir gazetecinin "İhbar mektubunun Önder Sav imzalı olduğu söyleniyor" demesi üzerine de "E-mailde imza yok. E-maildeki adres emniyet müdürlüğü tarafından araştırıldı. Bir ikamet olmadığı, boş bir inşaata ait olduğu belirlendi. İsmi geçenlerle ilgili olarak gerekli araştırma yapılıyor" diye konuştu.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Güler'in açıklama yaptığını ve kendisinin söyleyeceği yeni bir şey olmadığını bildirdi.


Cnn Türk