HaberTürk'ten Emrah Doğru'nun haberine göre; Sarıyer Yeniköy Özgürlük Sokak'ta geçen Temmuz ayında meydana gelen olayda iddiaya göre, Can Özula’na ait olan ‘Nero’ isimli köpek, Ş.E.'yi sol diz kapağından ısırdı.

Olay yerinde bulunan Ş.E’nin eşi A.E., eşini ısırdığını iddia ettiği komşusunun köpeği Nero'yu yanındaki silahla vurarak öldürdü. A.E. daha sonra eşi Ş.E.'yi alarak hastaneye götürürken, köpeğin sahipleri ise yaşanan olayı polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen polis incelemelerde bulundu. Köpeği öldüren A.E. hastanede gözaltına alındı. Ekiplerin yaptığı incelemenin ardından köpek kliniğe kaldırılırken, olayla ilgili soruşturmaya gidildi.

Köpeğin sahibi Can Özula, A.E.'nin eşi Ş.E.'nin evlerinin bahçesinin kapısını zorlayarak girdiğini belirtip olay hakkında, “Adam benim bahçemin içerisinde köpeğe ateş ediyor ve öldürüyor. Havlıyor diye ateş ediyor. Benim bahçeme girmişsin, ne yapıcak köpeğin işi o zaten” ifadelerinde bulunmuştu.

KARAR KOVUŞTURMAYA YER YOK DEDİ

Köpek Nero’yu öldüren A.E.’nin yedi yıl önce de başka bir komşusunun köpeğini ezerek öldürme iddiasına rağmen, anayasada sahipli köpeğin “can” olarak değil, “mal” olarak görülmesiyle birlikte A.E. hakkında görülen davada mahkeme kovuşturmaya yer yoktur diyerek takipsizlik kararı verdi.

HUKUKÇULAR KARARI HABERTÜRK'E DEĞERLENDİRDİ

Prof. Dr. Ersen Şen: "Kararın isabetli olmadığını ifade etmek isterim"

“Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve somut olay incelendiğinde, özellikle basına yansıyan kamera görüntülerine bakıldığında kararın köpeğe ateş eden kişi yönünden isabetli olmadığını ifade etmek isterim. Neticede köpek dışarıda tasmasız olsa bile kimseye saldırmadan ilerliyor ve yanında da ona bakan kişi var. Ardından kendi konutunun bahçesine giriyor köpek yani yaşadığı yere. Dışarıdan kadın, elindeki çocuğu yere bırakmak suretiyle ansızın hücum ediyor ve konutun bahçesine birkaç adım girdiği gözüküyor. Köpeğin dışarıda saldırısı bulunmuyor ve köpeğin yanında sahibi olarak nitelendirilecek şahsın da herhangi bir saldırısı yok keza köpeği saldırtması yok. Köpek ve yanında bulunan kişi tamamen saldırısız, savunmasız ve içeride bulunuyorlar. Görüntülere göre kadın dışarıdan demir parmaklıklara hücum ediyor, kapıyı açıyor, girmeye çalışıyor ve köpek bunun üzerine yanında bulunan sahibinin yönlendirmesiyle ya da kışkırtmasıyla değil, tepkisel olarak havlamaya başlıyor. Bu tamamen köpeğin yaşadığı yerde ve konutta gerçekleşiyor. Meşru müdafaa konusu olması mümkün değil. Şahıs elinde silah olduğu anlaşılıyor, silahını çekiyor ve muhtemelen kurulmuş hazır bir silah ile ateş ettiği görülüyor görüntülerde. Şimdi bunun meşru savunma olarak değerlendirilebilmesi için köpeğin yanında bulunan şahsın yani sahibinin saldırması veya saldırtması gerekiyor. 25. Maddenin 1. Fıkrası budur, 25. Maddenin 2. Fıkrası düşünülebilir mi yani zorunluluk hali. O zaman burada kışkırtma gerekir. Çünkü köpeğe karşı meşru savunma olamaz. Bir insandan bir insana meşru savunma olabilir."

“SALDIRI OLDUĞUNDAN DOLAYI KÖPEK İÇGÜDÜSEL HAREKET EDİYOR”

"Hadiseye baktığımızda konut dokunulmazlığını ihlal veya teşebbüsü var. Saldırı diğer taraftan geldiği için köpeğin bakıcısının herhangi bir saldırısı yok. Saldırı ve savunma anında zaten orantı olması lazım, bahçede bulunandan dışarıya doğru bir saldırı da yok. Sözlü bir münakaşa olduğu gözüküyor fakat ne olduğu anlaşılmıyor. Hadise şundan ibaret; sahipli bir hayvan var, kendi bahçesinde kapı kapalı ve saldırısız halde bulunuyor. Yanında bulunan bakıcısının onu kışkırtması yok ve birdenbire kadın demir parmaklıklara ve kapıya müdahale ediyor, açıyor. O sırada son derece doğal ve hayvansal bir iç güdüyle köpek havlıyor ve bunun üzerine kolaylıkla mesele sonlandırılabilecekken, tabancasıyla köpeğe ateş ettiği görülüyor. Burada kanaatimizce konut dokunulmazlığını ihlal etmeye teşebbüs ve sahipli hayvana zarar verme var. Netice itibari ile biz burada mutlak şekilde en azından Türk Ceza Kanunu’nun 151. Maddesini yani mala zarar vermeyi incelemek durumundayız. Haklı bir neden olmaksızın sahipli hayvanın öldürülmesi durumunda haklı bir durum gözükmüyor. Haklılık olabilmesi için dışarıda, sokakta köpeğin tasmasız biçimde saldırması gerekir. Veya ona, aracına ya da evine hücum etmesi gerekir. Ama olay köpeğin yaşadığı kapalı ve korunaklı alanda gerçekleşiyor. Girmeye çalışanlar ise dışarıdan gelenler. Dolayısıyla bunun meşru savunma olarak değerlendirilebilmesi mümkün değil çünkü orada haksız bir fiil olacak. O fiilden korunma amacı olacak ama bu yok."

“BURADA BİR MEŞRU MÜDAFAA OLACAKSA BU KÖPEK VE BAKICISI İÇİN GEÇERLİDİR”

"Bir kişi, haksız saldırısından faydalanmak suretiyle meşru savunma durumunda kalamaz burada. Bir diğer konu ise köpeğin bakıcısının saldıranlara yönelik bir hareketi yok. Köpeği onların üzerine göndermesi ve kışkırtması yok. Dolayısıyla burada TCK’nın 151. Maddesinin 2. fıkrasında gösterilen suçun işlenmiş olabileceği hususunda yeterli şüpheyi gösteren somut delillerin varlığına bakılması gerekirdi. En azından bu değerlendirmenin mahkemece yapılması gerekirdi. Nitekim konut dokunulmazlığını ihlal; bir insanın evi, bahçesi, müştemilatı da onun konutudur sonuçta orası kapalı bir yer. Şimdi oraya girmeye teşebbüs ediyorsa bunun da en azından TCK’nın 116. ve 35. Maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekilirdi. Burada acaba meşru savunma olmazsa, zorunluluk hali olabilir mi diye düşünülebilir ama bunun olabilmesi için de kendisinin bilerek neden olmadığı bir mesele olmalı. Ağır ve mutlak bir tehlikeden kurtulması gerekir. Buraya baktığımızda ise köpek kendi bahçesinde, kapı kapalı, irtibat kesik ve saldırı tümüyle dışarıdan geliyor. Tüm bunlar değerlendirildiğinde hakaretin olup olmadığı belli değil sadece orada sözlü tartışmanın yaşandığı dile getirilmiş. Ancak bir an için burada meşru savunma varsa içeriye bir adım girmiş ya da girmek üzere bakımından ya da ateş eden yönünden değil, evi savunan ve girilmesini engelleyen kişi ve köpek tarafından olabilir. Neden çünkü haklı konumundakiler onlar. Dışarıdan saldırı geliyor ve buna karşın kendi hanesini koruyor içgüdüsel olarak. Yani burada bir meşru müdafaa olacaksa bile bir an için, bu ancak köpek ve bakıcısı tarafından düşünülebilir. Köpek eğer o sırada havlamış ve ısırmışsa bu bakıcıya veya köpeğe yönlendirilecek bir haksızlık değil. Köpekle ilgili bir şikâyet varsa bu durum ilgili belediye görevlisine bildirilecekti.”

Av. Özgecan Sırma: “Hayvanları koruyan yasal düzenlemelerin bir an evvel gelmesini bekliyoruz"

“Son dönemlerde sıklıkla karşımıza çıkan ve kamu vicdanını derinden yaralayan 'hayvana karşı şiddet vakaları' ne yazık ki cezai anlamda yaptırımdan muaf kalmaktadır. Hayvanlar yasalarımızda can değil mal olarak değerlendirilmekte ve sahipli, sahipsiz ayrımı yapılmaktadır. Bu doğrultuda sahipli hayvana verilen zarar, mala zarar verme olarak değerlendirilirken sahipsiz hayvana karşı işlenen şiddet ise 5199 sayılı Hayvanları Korkuma Kanunu kapsamında yalnızca bir kabahat olarak nitelendiriliyor. Kamuoyu tarafından takip edilen ve beklenen hayvanları koruyan yasal düzenlemelerin bir an evvel gelmesini bekliyoruz."

“FAİL, TEHLİKEYE BİLEREK SEBEBİYET VERMİŞTİR”

Yine hayvana karşı şiddet vakalarından hepimizin bildiği üzere öldürülen köpek NERO ile ilgili soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı karar çıktı. Her ne kadar savcılık makamınca meşru müdafaa kapsamında değerlendirildi ise de görüntülerden anlaşıldığı üzere failin eşiyle birlikte, köpeğin sahibinin bahçesine girmeye çalışınca köpeğin reaksiyon gösterdiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla fail, tehlikeye bilerek sebebiyet vermiştir. Ayrıca burada tehlikenin, örneğin havaya ateş açılarak köpeğin korkutulması gibi başka suretle giderilmesi de mümkün gözükmektedir. Bu nedenle burada meşru müdafaa koşulları oluşmamıştır. Nero sahipli olduğu için öldürülmesi Türk Ceza Kanunu’nun 151. Cezası da 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suçtur. Toplum vicdanını rahatsız eden bu kararın itiraz üzerine kaldırılmasını umuyoruz.”

Av. Yunus Ergin: “Yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır"

“Yasal (meşru) savunma, 5237 sayılı TCK’da 'İkinci Bölüm' 'Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler' başlığı altında 25. maddenin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Olayın meydana geliş biçimine baktığımızda burada haksız hareketin ilk hangi taraftan kaynaklandığına bakmamız gerekmektedir. Taraflar arasında başta kapalı alanın dışında bir tartışma olduğu görülmektedir. Bu tartışma sonucunda köpeğin sahibi, köpeği konutun bulunduğu kapalı alana göndermiştir. Karşı taraf münakaşanın şiddetlenmesi hasebiyle konut dokunulmazlığını ihlal ederek taşınmazın bulunduğu özel alana girmiştir. Yani ilk haksız hareket haksız ateş edip köpeğin ölümüne sebep olan kişilerce gerçekleştirilmiştir. İlgili yasa maddesinde belirttiğimiz ayrıca eğer gerçekten mevcut bir saldırı olsa dahi bu haksız saldırıyı o andaki hal ve şartlara göre orantılı bir şekilde defetmek gerekmektedir. Burada açık bir şekilde mala zara verme suçu mevcuttur. Zira sahipli hayvan bizim kanunlarımızda mal olarak nitelenmektedir. Meydana gelen olayda mala zarar verme suçu işlenmiştir. Hukukumuzda sahipli hayvan mal olarak nitelenmiştir. İvedi bir şekilde hayvanlarında can taşıdığı dikkate alınarak yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır.”

Av. Ejder Demir: "Savcılık makamınca verilen takipsizlik kararı hukuka uygundur"

“Öncelikle belirtmek gerekir ki dosyanın tamamı incelenemediğinden ve habere konu görüntüler dışındaki delillere ulaşmamız mümkün olmadığından hukuken yapacağımız yorum sadece kamera kaydı delili ile sınırlıdır. Kamera kaydına göre Nero isimli köpeği gezdiren Hilal Özdemir ile A.E. arasında bir konuşma geçtiği, bu konuşmanın ardından Hilal Özdemir’in Nero ile birlikte evinin bahçesine girdiği ve kapıyı kapattığı, aralarındaki konuşmanın devam ettiği bu sırada Ş.E.’nin bu konuşmaya dahil olduğu ve kucağındaki çocuğunu yol üzerinde bırakarak şiddetli bir şekilde evin kapısına yöneldiği görülmektedir. Kamera görüntülerinin devamında ise Ş. E.’nin bahçe kapısını sert bir hamleyle açıp Hilal Özdemir’e bağırdığı esnada ise Nero’nun gelip Ş.E.’nin bacağını ısırdığı, eşinin Nero tarafından ısırıldığını gören A.E.’nin ise Nero’ya iki kez ateş ettiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında geçen konuşmaların hakaretamiz olup olmadığı hususu kamera kayıtlarından anlaşılamamaktadır, bu nedenle hakaret iddiası sadece soyut beyanlardan ibaret olduğu için Savcılık makamınca bu suça ilişkin olarak verilen takipsizlik kararı hukuka uygundur."

“HAYVANLARIN MAL STATÜSÜNDEN ÇIKARTILARAK BİR CANLI OLDUĞU KABUL EDİLİP CAYDIRICI CEZALARIN GELMESİ ELZEMDİR”

Öte yandan Ş.E.’nin agresif bir davranışla Hilal Özdemir’in bahçe kapısını açarak bağırdığı anlarda Nero tarafından ısırılmış olması olayında Nero’ya bakmakla yükümlü olan kişilerce bu bakım ve gözetim yükümlülüğünün yerine getirildiği görülmektedir. Nitekim Nero bahçe içerisine alınarak kapı kapatılmıştır. Nero’nun Ş.E.’nin bacağını ısırdığı esnada eşi A.E.’nin korku ve paniğe kapılarak bir el ateş etmiş olması meşru müdafaa sınırları kapsamında değerlendirilebilir. Ancak görüntülerden görüldüğü üzere Nero’nun ilk ateşin ardından kafasını çevirdiği ve saldırıyı sonlandırarak uzaklaşmakta olduğu fark edilmektedir. Dolayısıyla aslında A.E. saldırıyı bu hamlesiyle bertaraf etmiştir. Burada ikinci kez ateş edilmiş olması ise meşru müdafaada sınırın aşılması olarak değerlendirilmesi gerekir. Meşru müdafaada sınırın aşılması halinde faile ceza verilebilmesi için bu durumun mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelip gelmediğinin araştırılması gerekir. Ancak takipsizlik kararında bu yönde bir inceleme yapılmamıştır. Şayet sınırın aşılmasının mazur görülebilecek bir durumdan ileri geldiği tespit edilemezse A.E. hakkında mala zarar verme suçu kapsamında iddianame düzenlenmesi gerekirdi. Ayrıca takipsizlik kararında Ş.E.’nin mevcut hareketiyle konut dokunulmazlığını ihlal ettiği dikkate alınmamıştır. Esasen burada tartışılması gereken sorun şudur: Şayet yürürlükte kamuoyunun çıkmasını beklediği bir Hayvan Hakları Yasası mevcut olsaydı ve bir hayvana zarar vermek mala zarar vermekle eş değerde tutulmuyor olsaydı; A.E. ve diğer herkes bir hayvana zarar vereceği esnada bu kadar rahat davranabilir miydi? Hayvanların bir mal değil canlı olarak kabul edilip değer göreceği bir hukuk düzeninde sanıyorum ki bireylerin hayvanlara karşı olan davranışları da bu doğrultuda iyileşme gösterecektir. Nitekim yaptığı hareketin bir canlının canına kastetmek olduğu bilincinde olan bir kişi; mevcut olayda olduğu gibi silahına davranmak yerine başka bir hareketle bu saldırıya son vermeyi tercih edecektir. Bu nedenle hayvan hakları ile ilgili olarak yeni düzenlemelerin yapılması ve onların mal statüsünden çıkartılarak bir canlı olduğu kabul edilip caydırıcı cezaların getirilmesi elzemdir.”

Av. Ecenur Işın: "Kovuşturmaya devam edilmesi gerekirdi"

“Türk hukukunda sahipli hayvanın öldürülmesi TCK madde 152/2’de düzenlenen 'mala zarar verme' suçunu oluşturur. Olayda da savcılık mala zarar verme suçundan ve hakaret suçundan soruşturma başlatsa da kovuşturmaya yer olmadığı kararını vermiş. Gerekçe olarakta 'sahipli köpeği silahla ateş etmek sureti ile mala zarar verme suçundan soruşturma açılmış ise de; köpeğin A.E.’nin eşi olan Ş.E.’yi ısırdığı ve A.E. Eşine yönelen saldırıyı ortadan kaldırmak amacı ile ateş ettiği ancak köpeğin saldırısına devam etmesi nedeniyle ikinci el ateş ettiğinden A.E.’nin eyleminin meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği' diyerek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Ancak burada sanki köpeğin sokakta durup dururken saldırması söz konusu gibi durum ortaya konulmuş ve meşru müdafaadan bahisle kovuşturmaya yer yok kararı verilmiş. Burada köpek kendi özel alanında ve mülkünde. Burada Ş.E. özel mülke girmeye çalışıyor. Köpekte kendisine ve yanında bulunan kadına saldırı olduğunu düşünerek tepki veriyor çünkü şahıs kapıya yükleniyor. Meşru bir daha fa haksız bir saldırıyı o anda hali ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerdir. Burada köpeğin haksız bir saldırıda bulunduğunu söylemek zor. Kendi mülk alanına ve yanındaki kadına hışımla saldıran bir kadın var ve köpek doğal bir tepki veriyor. Meşru müdafaadan yararlanabilmek için haksız saldırı olması gerek. Haksız pozisyonda olan sizsiniz meşru müdafaadan yararlanamazsınız. Burada olayda bu durumun gözetilmesi gerekir ve mala zarar verme suçundan kovuşturmaya devam edilmesi gerekirdi. Ayrıca hayvanlar mal değil can olarak kabul edilmeli ve sahipli sahipsiz bütün hayvanlar korunmalıdır. İnanıyorum ki TCK’daki bu ciddi eksiklik giderilinceye bu tür olaylar azalacaktır."

KÖPEK NERO’NUN SAHİBİ DENİZ ÖZULA: “BURADA BİRÇOK SUÇ MEVCUT”

“Nero’ya öldürücü noktadan ateş edilmesinden sonra şahıs tarafından Hilal Özdemir’e doğru da ateş edilmiştir. Burada Hilal Özdemir’e karşı zaten bir kadının bir kadına şiddetini görüyoruz, arkasından A.E.’nin silahı Hilal Özdemir’e doğru ateşlediğini görüyoruz. Burada Hilal yaralanabilirdi ya da ölebilirdi. Orada öfke kontrolünü sağlayamayan insanlar yüzünden Hilal’in de canı yanabilirdi. Nero korkak bir köpek olup geriye kaçıp onu koruyamayabilirdi. Burada birçok suç mevcut. Kadına şiddet var, çok fazla hakaret var ve iki el ateş var. Hilal Özdemir kendisinin vurulduğunu zannedip kendisini kontrol ediyor. Ve silah ateşlendiğinde zeminin taş olması hasebiyle kurşun sekip oradaki bebeğe, Hilal’e ya da silahı ateşleyen kişiye gelebileceği aşikardır. Basitleştirilerek kapatılmaya çalışılan bu olayın içeriğinin bu kadar yoğun ve toplum adına da bu insanların zararlı olduğu göz önündedir."