Baro'ya mensup bir çok avukatın serzenişi; 8 yıllık bu dönemde  (6 yılı Av. Kazım KOLCUOĞLU başkanlığı dönemi olmak üzere) mesleki sorunlara yönelik elle tutulur hiçbir somut adım atılmadığı ve ideolojik tutumlarla bu sorunların daha da kilitlendiği yönündedir. Hatta son iki yıllık yönetim döneminde yönetim içi çekişmeler ve rekabetten dolayı somut hiçbir adım atılamadığı iddia edilmektedir.

İstanbul Barosu Yönetiminin bu dönemde önceliği avukatların ve mesleğin sorunlarına değil, ideolojik bir takım sorunlara verdiği ve Baro'yu Ergenekon avukatı yerine koyduğunu  defaatle basında deklare etmesi, gruba  mensup bir çok avukatı da rahatsız etmiştir.


Peki Önce İlke Grubu neden bölündü?

Gerçek sebep ve görünen sebep nedir?

Kamuoyuna yansıyan kadarıyla Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL'ın  söylemlerinde; bir takım ilkesel nedenlerden dolayı bölünme yaşandığı belirtilmektedir. Peki, bölünmenin sebebi  bir takım ilkesel nedenler mi?



İstanbul Barosu Avukatları çevresinde olay araştırıldığında;  Esasen bu ayrılığın temelinde, Av. Muammer AYDIN – Av. Kazım KOLCUOĞLU arasındaki yarış veya çatışmanın olduğu iddia edilmektedir. Ayrışmanın daha Av. Muammer AYDIN’ın Baro Başkanı seçilmesi aşamasında başladığı ve iç rekabet/çatışmanın bu güne kadar da devam ederek neticede bölünme ile yeni bir gruba dönüştüğü Baro çevrelerinden www. hukukihaber.net'e aktarılmıştır.

Baro yonetimine yakın çevrelerce; Av. Kazım KOLCUOĞLU'na yakın Yönetim kurulu üyelerinin ideolojik yaklaşımlarını tüm Baro mensuplarının yaklaşımı gibi  sürekli gündemde tuttukları ve mevcut Yönetimin başarısız olması için de ellerinden geleni yaptıkları iddia edilmektedir. 

İlkesel gerekçeleri öne süren Kocasakal grubunun süregelen bu davranışlarının, aslında  ilkelerle bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.

TBB seçimleri öncesinde ise bu rekabetin dozunun  daha da arttığı belirtilmektedir. İstanbul Barosu TBB başkanlığı için bir aday göstermek istemiştir. Bu süreçte; Av. Kazım KOLCUOĞLU'nun “ben 3 dönem baro başkanlığı yaptım, TBB başkanlığı benim hakkımdır” dediği Av. Muammer AYDIN'ın ise “İstanbul Barosu'nun son iki yıllık icraatları özellikle Ergenekon sürecindeki yaklaşımları tüm Türkiye’de olumlu karşılanmıştır, şahsımın TBB başkanı olması yolunda birçok talep vardır” dediği kulislerde dolaşmaktadır. Sonunda TBB adaylığında isim üzerinde uzlaşılamayınca grup içi ön seçim yapılmasına karar verilmiştir.  İstanbul Barosu delegelerinin yaptığı seçimde Av. Muammer AYDIN 43 oy almış, Av. Kazım KOLCUOĞLU ise 37 oy almış ve sandıktan Av. Muammer AYDIN çıkmıştır. Bu seçim sonucu, Av. Kazım KOLCUOĞLU tarafından hazmedilemediği, TBB başkan adaylığını sürdürdüğü ifade edilmektedir. Seçime 1-2 gün kalana kadar KOLCUOĞLU'nun TBB başkanlığına aday olacağını da her yerde söylediği iddia edilmektedir.


Neticede Av. Muammer AYDIN'ın, TBB başkanlığına seçilemeyince, olayın müsebbibi olarak Av. Kazım KOLCUOĞLU’nu gördüğü ve iki avukat arasındaki kıyasıya rekabetin  doruk noktasına çıktığı ifade edilmektedir. KOLCUOĞLU'nun, AYDIN'ı TBB "adaylığımı engelledi" diye suçladığı; AYDIN'ın da KOLCUOĞLU'nu "seçilmemem için çalıştı" diye suçladığı baro kulislerinde seslice ifade edilmektedir. Ancak ikilinin dışa vuran söylemlerinde hep ilkesel nedenlerden v.s. bahsettikleri, bu çekişmeleri gün yüzüne çıkarmadıkları görülmektedir. AYDIN'ın KOCASAKAL hakkında yaptığı ""BRÜTÜS" açıklamasına kadar çekişme kamuoyuna açıkça yansımamıştır. 

Önce İlke nasıl bir gruptur ?

Kendilerini nasıl tanımlarlar ?

ÖNCE İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBUNUN Diğer Çağdaş gruplardan farkları nelerdir? Sorularına ceva ararsak.

Önce İlke Grubu,  1998 yılında Çağdaş Avukatlar Grubundan ayrılmak suretiyle oluşmuştur. Ayrılış nedenlerini şu anki ayrılık gibi ilkesel nedenlere dayandırmaktadırlar.

Ancak grup içi konuşmalarda bizim grubumuzda komünist, ateist, ve Kemalist olabilir başkası olamaz söylemlerinin ön plana çıktığı ifade edilmektedir. "Ergenekon avukatlığı" ve "darbeci baro" yakıştırmalarından Grubun rahatsız olmamasının bu soylemler kaynaklı ideolojik tutumun ürünü olduğu iddia edilmektedir. Grubun, başörtüsü konusundaki tavrı ve meslek liselilerin katsayı değişikliği ile ilgili açılan davalar da grubun ideolojik yaklaşımını yansıtmaktadır. Şu an ayrılan her iki Önce İlke grubunun da  aşağı yukarı aynı düşüncelere sahip oldukları ; Aralarında ilkesel bir ayrılık değil başkanlık ve yönetimi kapma yarışı olduğu, demokratik seçimleri esasen her iki grubunda  hazmedemediği iddia edilmektedir.


İstanbul Barosu'nda 'Brütüs' tartışması haberi için TIKLAYINIZ


Zira Av. Muammer Aydın’ın başkan adayı olduğu önce ilke içerisinde 1447 kişinin katılımıyla yönetim kurulu adaylarının belirlendiği seçim sonucunu 20 kişilik bir ‘’seçkinler sınıfı‘’nın ortadan kaldırdığı basına yansımıştır. Genel kurul kararının 20 kişi tarafından rafa kaldırılması Önce İlke grubunda ciddi tartışmalara sebep olmuştur. 

Av. Ümit Kocasakal başkanlığındaki grup ise başkan ve yönetim kurulu adaylarını, ön seçim yapmadan yine seçkinler sınıfı tarafından belirlemiştir. Bu durumun da,  oluşan yeni grubu destekleyenler arasında ciddi homurdanmalara sebep olduğu belirtilmektedir. Grup üyeleri, Demokrasiyi "hızlarını azaltan bir etken" olarak gören bu anlayıştan rahatsızlıklarını dile getirmektedirler.

Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal, çıktığı her tv programında ısrarla ‘’avukat olmadığını‘’ avukatlık yapmadığını belirtmektedir. Buna karşın 26.000 fiili Avukat mensubu bulunan bir baroya başkan adayı olması Aydın tarafından eleştirilmektedir. Kocasakal ve Aydın'ın bu beyanlarının  baro mensubu avukatlarca adliye koridorlarında tartışıldığı gözlemlenmektedir.

Olayın bir AYDIN–KOLCUOĞLU rekabeti olduğu anlaşılmasın diye KOLCUOĞLU dışında bir aday belirlendiği, gruba yakın kaynaklarca ifade edilmektedir. Kocasakal'ı destekleyen ve grubun asıl dinamiği olan ismin KOLCUOĞLU olduğu ve AYDIN ile bitmeyen hesabını grubu bölerek almaya çalıştığı iddia edilmektedir.

İki Önce İlke Grubunun da farklı söylemlere sahip olmadığı, ayrışan bu iki grubun da  "darbelerden yana, demokrasi karşıtı ve ulusalcı bir söyleme" sahip olduğu gözlemlenmektedir.

www.hukukihaber.net
'in görüştüğü ayrışan gruplara mensup avukatlar; gruplarında "avukatlık mesleği, meslek mensuplarının sorunları, mesleğin daha iyi şartlarda yapılması, refah seviyesinin arttırılmasının, vs öncelikli gündem olmadığını ve bu söylemlere son verilmediği sürece de olmayacağını, grupların ayrışmasının ve süregelen bahsi geçen mücadelenin kendi içlerinde bir özeleştiri yapmalarını sağladığını, mesleğin geleceği için kaygılarının giderilmediğini" ifade etmişlerdir.

Hukukihaber.net'in edindiği bilgiye göre İstanbul Barosu'nun kasasında  46.000,000 TL parası olduğu bilinmektedir. Bu paranın Faizde repoda bekletilmesi ve Avukatlık mesleği yararına  somut bir projenin olmaması da başka bir tartışma konusudur.

Her iki grubun da "Biz gelirsek daha iyi Ergenekon avukatlığı yapacağız" benzeri söylemleri olduğu gözlenmektedir. Bu söylemlerin de ayrışan iki gruba da zarar verdiği grup üyelerince ifade edilmektedir. (hukukihaber.net)