İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık avukatlarının davaların birleştirilmesine itirazda bulunmasının ardından kısa bir ara verdi. Mahkeme Başkanı, müzakkere arası verdiği esnada konuşan bir Çarşı grubu sanığı, "Biz tribüncüyüz, bizi kimseyle birleştirmeyin, ayırın dosyamızı. Bu davadan dolayı işimiz gücümüz kalıyor, evde ailemiz bekliyor" dedi. 

DAVALARIN AYRILMASI TALEBİ REDDEDİLDİ

Aranın ardından mahkeme heyeti, Yargıtay ve İstinaf mahkemelerinin bozma ilamlarının içeriği, bozma ilamına uyulmuş olması, celse arasında birleştirmeye muvafakat verilmesi nedeniyle davaların ayrılması taleplerini reddetti. 

ÇARŞI GRUBU AVUKATLARI DURUŞMA SALONUNDAN AYRILDI

Bunun üzerine Çarşı grubundan sanık Ayhan Güner'in avukatı Ali Rıza Dizdar, "Ben de çarşılıyım. Size saygısızlık değil ama bu ret kararının ardından bu celse duruşmayı takip etmeyeceğiz" dedi. Daha sonra Çarşı taraftar avukat ve sanıklarının çoğu, duruşma salonundan ayrıldı. Salondaki bazı izleyiciler de salondan ayrılanları alkışladılar. 

"KEMAL SUNAL'IN DAVACI FİLMİ GİBİ OLDU"

Daha sonra mahkeme başkanı, sanıkların savunmasına geçti. Çarşı grubundan bir sanık, "Kemal Sunal'ın davacı filmi gibi oldu. Daha kaç defa gelmemiz gerekiyor" dedi. Sanık Ayşe Mücella Yapıcı ise "Ben aynı iddianameyle iki kere yargılandım. Beraat ettim, biri kesinleşti. Aynı iddianameyle gene buradayım. Bu haldeyken bu davayı hukuken, vicdanen, ahlaken asla kabul etmiyorum. Gezi'yi kriminalize edemezsiniz" diye konuştu. 

"CIMBIZLA ARADINIZ CIMBIZLA BULACAKSINIZ"

Sanık Can Atalay da, "Biz yokmuşuz gibi yargılama yapılıyor. Gezi direnişi bu memleketin yaşayan bir organizma olduğunun kanıtıdır" diyerek yeniden sorgulanmaları gerektiğini belirtti. Sanık Tayfun Kahraman ise Gezi olaylarının üzerinden 7-8 yıl geçtiğini ve bir suç çıkartılmaya çalışıldığını belirterek "Toplum vicdanında beraat almış olan davada, sizlerin de beraat vermesini istiyoruz" dedi. Sanık Hakan Tezel de "Bir şey söyleyecek hal bırakmadınız, cımbızla aradınız, cımbızla bulacaksınız" dedi. Çarşı grubu sanıklarından biri, olaylar sırasında düğünü olduğunu belirterek "Bu dava için gelip gidiyorum sürekli. Bu insanları tanımıyorum. İfademi verdim artık davaya gelmek istemiyorum" dedi. 

“HEM HUKUKSUZ HEM İŞKENCEDİR”

Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, birleştirme kararına bulunduğu beyanda, “Müvekkilim açısından dosyaların ayrılmasını talep ediyorum. Hem ‘Çarşı’ hem diğer davada şahıs ve olay yönünden hiçbir bağlantı yoktur. İki dava birbirinden tamamen ayrıdır. Müvekkilim için 52 kişinin yargılanacağı birbirinden farklı üç olayla yargılamaya gidiliyor. Bu hem hukuksuzdur hem de işkencedir” dedi.

KAVALA: "HİÇBİR KİTLESEL EYLEMİ ORGANİZE ETMEDİM"

Sanık Osman Kavala ise dava süreci hakkında bilgi verdikten sonra delile ve anlaşılır bir gerekçeye dayandırılmadan davasının, Çarşı davası ile birleştirildiğini söyledi. Kavala, "Benim yönetimimde bir örgüt gibi faaliyet gösteren gizli bir yapı olduğu hiçbir olgusal temele, dolayısıyla delile dayanmayan, akıl ve mantık sınırlarını zorlayan bir kurgudur. Gezi protestolarının hiçbir kişi ya da örgüt tarafından yöneltilmemiş olduğu yaşanmış bir gerçekliktir, birçok ciddi araştırmada da netlikle ortaya konmuştur. Çarşı grubundan insanların da eklenmiş olması kurguyu daha da gerçek üstü bir hale getirmiştir. Gezi'den önce de Gezi sırasında da, Çarşı davasında suçlananlarla tanışıklığım, irtibatım olmadı" diye konuştu. Kavala'nın Çarşı taraftar grubundan bir sanığa, önceki celse "Osman Kavala'yı tanıyor musun?" diye sorulduğu, sanığın da “Hangi takımda oynuyor?" şeklinde cevap verdiğini söylemesi de salonda gülüşmelere neden oldu. Osman Kavala, "MASAK raporunda, benim Gezi ile ilgi herhangi bir fon aktarımım olmadığı ortaya çıktı. Bugüne kadar hiçbir kitlesel eylemi organize etmedim, hiçbir kitlesel eylem için de benden maddi destek talep edilmedi. Bana yöneltilmiş olan 15 Temmuz darbe girişimine katılmak suçlaması da daha sonra kurgulanmış olan casusluk suçlaması gibi delilden tamamen yoksun, çirkin bir iftiradır, haysiyetime yönelik bir suikasttır. AİHM'in tutuklanmamın hak ihlali olduğuna dair kararından sonra üzerime atılan casusluk suçu, AİHM'in tutuklanmamda siyasi faktörlerin rol oynadığı şeklindeki tespitini doğrular niteliktedir" şeklinde konuştu. Kavala'nın avukatları da müvekkillerinin tahliyesini talep etti. 

DURUŞMA 26 KASIM'A ERTELENDİ

Mahkeme heyeti, oy çokluğuyla sanık Osman Kavala'nın suçun vasıf ve mahiyeti, son incelemeden itibaren hukuki durumunda bir değişiklik olmaması ve yargılamanın geldiği aşama göz önünde bulundurarak tutukluluğunun devamına karar verdi. Bir üye hakim, Kavala'nın tahliye edilmesi yönünde şerh düştü. Olay tarihinde Beşiktaş'taki Başbakanlık ofisi çevresindeki kamera kayıtlarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve haber ajanslarından temin edilmesi için yazı yazılmasına karar verdi. Görüntülerin mahkeme ulaşması durumunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanıkların görüntülerde olup olmadığının tespit edilmesini de karara bağlayan heyet, savunmaları alınmayan sanıkların savunmalarının alınabilmesi ve eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 26 Kasım'a erteledi.

ÜYE HAKİMDEN MUHALEFET ŞERHİ

Mahkeme heyetinin oy çokluğuyla verdiği ara kararda, üye hakim muhalefet şerhi koydu. Üye hakim, Kavala'nın tutukluluğunun devamı yönündeki ara karara koyduğu şerhte, Kavala'nın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması ve dosyanın geldiği aşama bakımından, Kavala'nın delil karartma ihtimalinin bulunmadığını belirtti.

“ÖLÇÜLÜ OLMAYAN TUTUKLULUK”

Üye hakim, muhalefet şerhinde, Kavala'nın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluluğun bir tedbir oluşu ve tutuklulukta istenilen amaca, adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanması ile ulaşılabileceği değerlendirerek, Kavala'nın durumuna göre, ölçülü olmayan tutukluluğun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmadığını kaydetti.

“TAHLİYE EDİLMESİ GÖRÜŞÜNDEYİM”

Üye hakim, Kavala'ya uygulanacak ölçülü bir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile tahliye edilmesi görüşü ve kanaatinde olduğunu belirtti.