AKP’nin hazırladığı Anayasa değişiklik paketinde tartışmalar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile Anayasa Mahkemesi’nin yapısı üzerinde kilitleniyor. Hükümet, yapılmak istenen değişiklikle yargının demokratikleştirileceğini savunurken, yüksek yargı kurumları ve muhalefet, iktidara, ‘yargıyı kuşatıyorsunuz’ suçlamasını yöneltiyor. Sivil toplum örgütlerinin kritik iki maddeye itiraz ve önerileri şöyle:

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)
Paketin, kuvvetler ayrılığını ve yargı bağımsızlığını zedelemesi olumlu değişiklikleri de gölgeliyor. Anayasa paketinin öngördüğü Anayasa Mahkemesi kompozisyonunda 19 üyenin 16’sının Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi, üstelik bunun yedisinin Cumhurbaşkanı tarafından re’sen atanması, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini artıracak. Parlamento tarafından seçilecek üç üyeyle birlikte yasama ve yürütme, yüksek mahkemenin tamamını atamış olacaktır. (...) Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle artacak olan siyasi kimliği de eklendiğinde, pakette öngörülen seçme -atama mekanizması, Cumhurbaşkanı, hükümet ve parlamento çoğunluğu aynı siyasi partiden olduğunda Anayasa Mahkemesi’nin denge ve kontrol yeteneğini yok edecek. Anayasa Mahkemesi üyelerinin belirlenmesi yetkisi Cumhurbaşkanı, yüksek yargı, parlamento ve üniversiteler arasında paylaştırılmalı, çoğunluk üye yüksek yargı tarafından seçilmeli. Parlamento tarafından üye seçilirken nitelikli çoğunluk aranması şart olmalı. Paketteki HSYK düzenlemeleriyle Adalet Bakanı ve müsteşarının kurul üyeliği daha da tartışmalı hale gelmektedir. Yargı bağımsızlığını zedeleyecek düzenlemeler, yargının tarafsızlığı tartışmasını anlamsızlaştırmaktadır.

Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK)
Pakette Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı ile parti kapatılmasına dair Anayasa hükümlerinde köklü değişiklikler yapılması önerilmektedir. Bahsi geçen ilgili kurumlarla görüşülerek değişiklikler ve düzenlemeler yapılabilir ancak bu hususlarda kuvvetler ayrılığı prensibinin korunması, çağdaş demokrasinin gereklerinin yapılması esas olmalıdır.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Hükümetin değişiklik paketi, yargıya ilişkin düzenlemeleri, yürütme ve yasamaya ilişkin düzenlemelerle dengeleme yerine, bunların yargı üzerinde güdümüne odaklanmış bulunmaktadır. Özellikle, Cumhurbaşkanı’nın konumu bakımından öneri, 1982 Anayasa metninden bile geride bir konumdadır. Cumhurbaşkanı’na tanınan yetkiler 2007 Anayasa değişikliğinin uzantısı görünümünde. Cumhurbaşkanı’nı TBMM yerine halkın seçmesini öngören Anayasa değişikliğin, uygulamaya ne zaman ve nasıl geçirilebileceği bile belirsiz. Yapılması gereken ‘Anayasa paketini’ geri çekmek, yerine temel yasalardan Anayasa’nın yürürlükteki haline bile aykırı olan maddeleri ayıklamak olmalı.

Türkiye Barolar Birliği (TBB)
Yürütme ve yasama karşısında, ‘yargı’ yeniden konumlandırılmak istenmekte, bu nedenle de üst yargı bürokrasisi siyasi iktidarın beklentilerine uygun olarak yeniden yapılandırılmaktadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olarak, yürütmenin yargıya mutlak egemenliğinin hedeflendiği görülmektedir. Kamuoyuna açıklanan Anayasa değişiklikleri yargı reformu değil yargının yürütmenin vesayeti ve etkisi altına alınması olarak nitelendirmekte ve bundan endişe duyulmaktadır. Hâkimler Yüksek Kurulu 11 üyeden oluşmalı. Kurulun üç asıl, iki yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulu’nun; üç asıl ve bir yedek üyesi Danıştay Genel Kurulu’nun kendi üyeleri arasından, seçilmeli. Cumhurbaşkanı kurulun doğal başkanıdır; gerekli gördüğü hallerde kurul toplantılarına başkanlık edebilir. Adalet Bakanı, gerekli gördüğü durumlarda kurul toplantılarına katılır, önerilerde bulunur, ancak oy kullanmamalı.

Demokrat Yargı Derneği
Derneğin taslağına göre, Anayasa Mahkemesi 17 üyeden kurulmalı. Cumhurbaşkanı, sekiz üyeyi, TBMM dokuz üye seçmeli. Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıl olarak belirlenirken, 67 yaşını dolduran her üye emekliye ayrılır hükmü getirildi. Yüce Divan heyeti, yargıçlık deneyimine sahip olan üyelerle kamu hukuku öğretim üyesi toplam yedi üyeden oluşur. Başkanlığını ceza yargılamasında uzman olan bir üye yapar. Yüce Divan’da, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar. HSYK’nın ismi Yargı Yüksek Kurulu (YYK) olarak değiştirilmeli. Kurulun başkanı Adalet Bakanı olmalı. Kurul üyelerinin altısı TBMM’ce, dört üye de Yargıtay ve Danıştay üyelerinin katılacağı tek seçimde ilk üç sırayı alan adaylar arasından, 12 üye tüm hâkim ve savcıların katılacakları seçimde ilk üç sırayı alan adaylar arasından Cumhurbaşkanı’nca dört yıl için seçilmeli.

Türkiye Kamu-Sen
Metnin bir bütün halinde değerlendirmeye sunulmasının iyi niyetle bağdaştırılması mümkün değildir. Kaldı ki metinde TBMM’de tam bir mutabakatla kabul edilecek maddeler de üzerinde tartışılarak uygun bulunmayacak maddeler de olması kaçınılmazdır. Bu noktada devlet içinde seçilmişler ve atanmışlar arasında bir öncelik sıralaması yapılması son derece tehlikelidir. Özellikle yargı konusundaki çekinceler ciddiye alınmalı, kuvvetler ayrılığına halel getirecek unsurlar mutlak surette bertaraf edilmelidir.

CHP
Adalet Bakanı, HSYK Başkanlığı’ndan, müsteşar ise kurulun üyeliğinden çıkartılmalı. Kurul üyeleri yargı organları tarafından seçilmelidirler. Hakim ve savcılar hakkında soruşturma başlatma yetkisi Adalet Bakanlığı’ndan alınarak HSYK’ya verilmeli. Adli Yargı Kurulu Yargıtay tarafından kendi üyeleri arasından, İdari Yargı Kurulu da Danıştay tarafından kendi üyeleri arasından seçilmeli. HSYK kendi başkanını kendisi seçmeli. Adalet müfettişleri HSYK’ya bağlanmalı, inceleme ve soruşturma izni yetkisi HSYK başkanına verilmeli. Anayasa Mahkemesi’nde ise değişiklik yapılmamalı.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)
Yeni kurul yargıdaki reform gerektiren asıl sorunlarla birlikte ele alınmalı. Yüksek yargıdan seçilecek üye sayısı artırılmalı. Yargıtay, Danıştay ve yerel mahkemeler haricinde kalan diğer kurumlarında üye seçiminden kesinlikle kaçınılmalı. Adalet Bakanı ve müsteşarı kuruldan çıkarılmalı, siyasallaşma önlenmeli, kurulun disipline ilişkin bütün kararlarına karşı yargı yolu açılmalıdır. Kurulun idari ve mali yönden bağımsızlığı mutlak şekilde sağlanmalı.

İnsan Hakları Derneği (İHD)
Cumhurbaşkanının yüksek yargı organlarına yaptığı atamalara son verilerek, yargıyla ilgili müdahalesine son verilmeli. Anayasa Mahkemesi’nin ‘Çoğulculuk İlkesi’ne uygun olarak hukukçulardan oluşması sağlanmalı. Anayasa Mahkemesi’nin ‘Yüce Divan’ yargılama yetkisi Yargıtay’a devredilmeli. Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi 10 yıldan fazla olmamalı. Paketteki halkın seçtiği ve yarı başkanlık yetkilerini kullanan bir Cumhurbaşkanı’nın 19 üyeden 16’sını belirleyecek olması ‘kuvvetler ayrılığı ilkesi’ne aykırıdır. Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK üyeliği sona erdirilmeli.

BDP
HSYK Başkanı’nın oluşturulacak kurul tarafından seçilmesini ve üyelerin belirlenmesi sırasında Cumhurbaşkanı’na verilen fazla yetkiler, Meclis, Yargıtay, Danıştay ve barolar arasında paylaştırılmalı. Anayasa Mahkemesi’nin 19 üyesi için Meclis’te her partiden seçilecek olan beş üyeden bir komisyon oluşturulmalı, bu komisyonun üçü öğretim üyesi, biri avukat, biri yüksek öğrenim görmüş T.C. vatandaşı olmak üzere beş üyeyi seçmeli. HSYK Başkanı üyeler arasında yapılacak oylamayla salt çoğunlukla seçilmeli. Adalet Bakanı, kurulun tabii üyesidir.

Danıştay
Anayasa Mahkemesi’nin oluşumu, mahkemeye üye seçme yetkisi, seçilme koşulları, seçim şekli ve görev süresinin, yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesine uygunluğu bakımından mevcut durumu aratır nitelikte. HSYK’da Yargıtay ve Danıştay’ın etkinliğini azaltacak, hatta, etkisiz kılacak şekilde üye sayısı belirlenmiş; herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir eleştiri konusu olmasına karşın, Adalet Bakanı ve müsteşara kurulda yer verilmeye devam edilmiş; yargı erki ile doğrudan bağlantısı olmayan kurum ve mesleklerden yüksek kurula üye olma yolu açılmıştır.

Yargıtay
HSYK’nın yapısına ilişkin öneriler, Adalet Bakanı ve müsteşarın kurulda varlığının sürmesi, yüksek yargının devreden çıkarılmak istenmektedir. Kurula ilk derece mahkemelerinden üye seçilmesi sanki ilk derece mahkemeleri ayrı bir kurummuş gibi gösterilerek yargının bütünlüğü bozmaya yöneliktir.

Radikal


  ANAYASA ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ FARKLI GÖRÜŞLER İÇİN TIKLAYINIZ.