Aynı zamanda Anayasa Mahkemesi raportörü olan Demokrat Yargı Eşbaşkanı Osman Can, referandumun önünün kesilmemesi gerektiğini söyledi. Aksi takdirde Türkiye'nin darbe sistemine ve karanlıklara mahkum kalacağını vurguladı. Demokrat Yargı'da yeni yönetimin belirlendiği ilk genel kurul toplantısı dün Ankara'da yapıldı. Toplantıda konuşan Osman Can, "Anayasa Mahkemesi'nin, anayasal sınırları ihlal ederek, darbecilerden daha fazla darbe ideolojisinin koruyuculuğunu üstlenmeyeceğine, Anayasal Yıkımlar Merkezi'ne (AYM) dönüşmeyeceğine inanmak istiyoruz." dedi. Can, konuşmasında yüksek yargıya sert eleştiriler yöneltti. Cumhuriyet değerlerinin darbe değerlerine indirgendiği tespitini yaptı. Bunda da yargı bürokrasisinin önemli rolü olduğunu vurguladı. Yargının askeri darbelere karşı hiçbir direniş göstermediğini, tam aksine destek verdiğini savundu. Yargıdaki bu darbeci kültürü, Adnan Menderes'lerin, Deniz Gezmiş'lerin, Erdal Eren'lerin katledilmesinden doğrudan doğruya sorumlu tuttu.

Genel kurulda 12 Eylül öncesi öldürülen Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz'ün eşi Hatice Sezen Öz, Demokrat Yargı Divan Başkanlığı'na getirildi. Öz, faili meçhul cinayetlerin aydınlanması ve statükocu yapının tasfiyesi için anayasa değişikliğinin şart olduğunu dile getirdi. Öz, "Statüko 12 Eylül'ün armağanıdır. Bundan kurtulmak herkesin boynunun borcudur." ifadesini kullandı.

Aynı zamanda Anayasa Mah-kemesi raportörü olan Can, Demokrat Yargı'nın Dikmen Ha-kimevi'nde dün düzenlediği 1. olağan genel kurulunda konuştu.

Osman Can, konuşmasında, faili meçhullere yönelik açıklamalar da yaptı. Eşbaşkan, Türkiye'yi darbe koşullarına sürükleyen siyasi cinayetlerin faillerinin bulunamamasında yargı sisteminin katkısı olduğu özeleştirisini yaptı. Yargının askerî darbelerle ideolojik ortaklığa sahip olduğunu da savundu. Bu nedenle de çoğu zaman askeri müdahaleleri desteklemekten kaçınmadığını, darbenin oluşumunda öncü roller üstlendiğini, içinde yer aldığını ve sonrasında da darbe sisteminin taşıyıcısı rolünü üstlendiğini kaydetti. "Bu kültür, Adnan Menderes'lerin, Deniz Gezmiş'lerin, Erdal Eren'lerin katledilmesinden doğrudan doğruya sorumludur. Savcı Doğan Öz'ün, Ümit Kaftancıoğlu'nun, Abdi İpekçi'nin, Hrant Dink'in ve pek çok değerimizin yok edilmesinde çok temel roller üstlenmiştir." görüşlerini dile getirdi.

ÖMEROĞLU, KENDİ KURUMUNDAN ŞİKÂ-YET ETTİ: YARGITAY BENİMLE UĞRAŞIYOR

Yargıtay Üyesi Nihat Ömeroğlu ise Yargıtay'daki mevcut yapı nedeniyle yalnızca üç yüksek yargıcı Demokrat Yargı'ya üye yapabildiklerini dile getirdi. Yazıları nedeniyle Yargıtay'dan çok tepki aldığını aktaran Ömeroğlu, "Benimle uğraşıyorlar. Allah'tan başka kimseden korkmuyorum. Son yazımda da Yargıtay üyelerini eleştirdim. Hukukun üstünlüğü derken yargıcın üstünlüğünü anlıyorlar. Meslektaşlarımıza yapılan baskılara karşı mücadele edeceğiz." diye konuştu.

Demokrat Yargı'nın mevcut yönetimi şu isimlerden oluştu: Eşbaşkanlar Orhan Gazi Ertekin, Osman Can. Yönetim Kurulu üyeleri: Kemal Şahin, Uğur Yiğit, Abdullah Yaman, İsmail Yalçın, Faruk Özsu, Şemsettin Aksoy, İsmail Rüştü Cirit, Nihat Ömeroğlu, Hatice Sezen Öz, Ahmet Alkan, Mustafa Kurtaran.

Doğan Öz'ün eşi de Demokrat Yargı'da

Demokrat Yargı, ilk genel kurulunu yaparken yeni yönetimini de belirledi. Doğan Öz'ün eşi emekli Hakim Sezen Öz, Anayasa Mahkemesi eski üyesi Sacit Adalı, Yargıtay üyeleri Nihat Ömeroğlu ve İsmail Rüştü Cirit gibi isimler dernek üyesi oldu. Divan başkanlığına seçilen Sezen Öz, faili meçhullerin aydınlanması ve statükocu yapının tasfiyesi için anayasa değişikliğine destek mesajı verdi. HSYK'nın daha bağımsız hale getirilmesi, anayasa değişikliğinin başarılı geçmesi halinde statükonun direnişinin kalkacağını ifade eden Öz, "Çünkü statükonun yararı yoktur. Demokrasiye aykırı bir oluşumdur. 12 Eylül'ün armağanıdır. Bundan kurtulmak herkesin boynunun borcudur." şeklinde konuştu. Zaman