Hürriyet'ten Bülent Sarıoğlu'nun haberine göre; Adalet Bakanlığı, 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyetin yer aldığı Yargı Reformu Stratejisi ön çalışmasıyla milletvekillerini bilgilendirdi. Yargının etkin ve hızlı işleyişini sağlamak amacıyla öngörülen düzenlemeler arasında, “Cumhuriyet savcılarının takdir yetkisinin arttırılması, cezada pazarlık, bazı suçları kabahate dönüştürme, basit yargılama usulleri, duruşmasız çözüm ve dürüst davranma yükümlülüğü” sayıldı.

Bakanlığın verdiği bilgiye göre, savcı başına düşen dosya sayısı 2014’te 1385 iken 2017’de 1963’e çıktı. Ceza mahkemelerine bir yılda açılan dava sayısı 2014’te 1 milyon 486 bin 296 iken bu sayı 2018’de 1 milyon 590 bin 253’e yükseldi. Davaların ortalama görülme süresi ise 231 günden 281 güne uzadı.

SAVCIYA YETKİ

Strateji belgesine göre ceza davalarını azaltmak amacıyla savcıların takdir yetkisi genişletilecek. Her ceza soruşturmasında dava açma zorunluluğu kaldırılacak. Savcı, mahkûmiyetle sonuçlanma olasılığı düşük dosyada dava açmayabilecek.

Kamu davasının açılmasında, “kamu yararının bulunması ya da beraat ihtimalinin daha sıkı değerlendirilmesi” istenecek. Açılan kamu davası, başarı değerlendirmesine göre geri alınabilecek.

Savcıların dava öncesi çözüm araçları arttırılacak. Savcı, kamu davası açmadan önce zanlı veya faille pazarlık yapabilecek. Savcı ile failin ceza miktarında anlaştığı dosyalar tek celsede bitirilecek. Savcı-fail anlaşması, ağır cezayı gerektiren suçları kapsamayacak. Cezadaki indirim miktarının yasada yer alması şart olacak ve nihai karar mutlaka mahkemece verilecek. Bu yöntemin gerekçesinde, “Nitelikli olmayan dava sayısının azaltılması, daha önemli davalar için nitelikli yargılamaya hizmet edecektir. Davaların önemli oranı beraatle sonuçlanmaktadır. 2018’de şüphelilerden yüzde 51.1’i hakkında kovuşturmaya (davaya) yer olmadığına karar verilmiş ve davalarda mahkûmiyet oranı yüzde 43.7 olmuştur” denildi.

DOLU İDDİANAME ŞARTI

‘İddianamenin iadesi’ şartları genişletilecek ve iadesi kolaylaştırılacak. Hâkimler, “soruşturma sırasında tamamlanması gereken işlemleri tekrar edeceklerini” düşünüyorlarsa iddianameyi iade edecekler. Bakanlık, 2017 itibariyle iade edilen iddianame oranının yüzde 2.6’da kaldığını tespit etti. Buna karşın soruşturmada bitirilmesi gereken birçok işlem mahkemelerce tamamlandı. Reform yasalaşırsa noterlere delil tespiti hakkı getirilecek. Bazı çekişmesiz yargı işleri ile henüz dava açılmamış dönemle sınırlı olmak üzere delil tespitleri noterlerce yapılabilecek.

ÖN ÖDEME GENİŞLEYECEK

Sadece adli para cezası yaptırımı içeren suçlarda uygulanan ‘ön ödeme’ yöntemi genişletilecek. Devlet ile vatandaşın yaptığı bir çeşit ‘suç anlaşması’ olan bu yöntem, uzlaşmaya tabi suçları da kapsayacak. Ön ödemeyi düzenleyen Türk Ceza Yasası’nın 75’inci maddesindeki 6 ay sınırı yükseltilecek. 6 aylık hapis cezasını aşan suçlarda da savcılar, devlete ön ödeme alarak dava açmayabilecek. Ayrıca kamu davasının ertelenme şartları genişletilecek.

Ceza Muhakemesi Yasası’nda şartlar değiştirilecek. Savcılar, şikâyete bağlı olmayan suçlarda da kamu davasını erteleyebilecek. Üst sınır yükseltilerek bir yıl hapis cezasının üstündeki suçlarda da savcıya bu hak tanınacak.

SUÇ TİPLERİ AZALACAK

Mevzuatta suç ayıklaması yapılacak. Hafif cezayı gerektiren bazı suçlar ‘kabahat’e dönüştürülürken, bazı eylemler için idari yaptırım getirilecek. Şikâyete bağlı suçların kapsamı genişletilecek. Basit uyuşmazlıklarda duruşmasız çözüm seçeneği olacak. Duruşmasız yargılamanın getirisi taraflara sunulacak, ancak bir taraf isterse duruşma yoluna gidilecek.

DÜRÜSTLÜK İÇİN YAPTIRIM

Mahkeme salonuna elektronik sistemle katılımı sağlayan SEGBİS uygulaması hukuk davalarında da kullanılacak. Küçük miktarlı talep ve davalar, hızlı yöntemle ‘basit yargılama’ usulüyle görülecek. Hukuk Muhakemeleri Yasası’nda düzenlenen ‘dürüst davranma’ ilkesi katı şartlara bağlanacak. Yasa maddesi, “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. Davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler” hükmünü içeriyor. Ancak bu konuda yaptırım bulunmuyor. Yasaya bununla ilgili ceza hükmü eklenecek. Doğruyu söyleme yükümlülüğüne aykırı davranışlara da ceza getirilecek.

DİĞER ÜLKELERDE NASIL İŞLİYOR?

Modern Amerikan ceza sistemine egemen olan İtham Pazarlığı (Plea Bargaining) yöntemi, Anglosakson hukuk sisteminin ürünü olarak dava yükünü azaltıyor. Hukuk normunda “basit yargılama usulü” olarak geçen sistem, şüphelinin suç itirafında bulunması halinde daha az ceza almasını sağlıyor.

Dünyadaki ceza adalet sisteminin son 30 yılda köklü değişikliklere uğraması nedeniyle bu model başka ülkelere de yayıldı. Savcı-sanık pazarlığı, Almanya, Rusya, Hindistan, Tayvan, Güney Afrika, Avustralya ve Arjantin’de benzer yöntemlerle uygulanıyor. ABD ceza adalet sisteminde yer alan soruşturma dosyalarının yüzde 90’ı savunma anlaşmasıyla sonuçlanıyor. Genellikle savcı, şüpheli ve savunma avukatının katılımıyla müzakere yürütülüyor. Sistem, tüm katılanların karşılıklı çıkarı üzerinde işliyor. Bu yöntem, savcının yeniden delil araştırmasına gerek olmaksızın ve ek maliyetlere neden olmadan elindeki dosyayı sonuçlandırma olanağı veriyor. Bazı örneklerde sanık asıl suçlamadan daha az bir suçlama için suçunu itiraf ediyor. Bu itiraf, sanığın karşı karşıya bulunduğu olası cezayı azaltıyor. Bazen de pazarlık sonucu sanık suçlamaların hepsini değil bazılarını kabul ediyor. Ceza pazarlığındaki yaptırım en yüksek cezadan daha az oluyor.

Örneğin, üç ayrı hırsızlık olayıyla suçlanan sanık bir hırsızlık suçunu itiraf ediyor ve diğer suçlamalar düşüyor. Savcı, sanığın şartla tahliyeye alınacağına ya da hapis süresinin belli süreden fazla olmayacağına dair söz verebiliyor. ABD’deki uygulamada eyaletlerin çoğunda mağdurun savcı-sanık pazarlığında rolü bulunmuyor. Ancak sadece birkaç eyalette savcının mağdura bilgi verme veya danışma zorunluluğu var. Pazarlık sonucunda elde edilen anlaşmalar sözleşme gibi uygulanıyor. Hem savcı hem de sanık, mahkeme tarafından kabul edilen anlaşmaya göre verdikleri sözleri yerine getirmek zorundalar. Savcılığın bu anlaşama hükümlerine bazı durumlarda uymamak amacıyla geçerli nedenler bulması, mahkemenin buna ancak onay vermesiyle mümkün olabiliyor.